Cafer komadadır. Yanında ise karısı... Cafer'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
5 Mart 2015 Perşembe
Önce Kaçanlar
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında,
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve,
- "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş,
- "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler...
Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve,
- "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler...
Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş,
- "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"
4 Mart 2015 Çarşamba
Bu Yaştan Sonra
Temel ve Fadime uzun yıllar nikahsız yaşamaktadır. Bir gün Fadime "Temel bu iş böyle olmuyor, evlenelim artık" demiş.Temel gayet sakin "Bizi bu yaştan sonra kim alır Fadimem" demiş.
Ben Olsaydım
Akşam geç saatte eve gelen Hoca pencerede bir karaltı görür. Hanımına sus işareti yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler. Eve girerler, bir de bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi... "Hanım ucuz kurtulduk. Ya içinde ben olsaydım!" der.
3 Mart 2015 Salı
Kırk Yaşındayım
Hoca'ya yaşını sormuşlar, "kırk yaşındayım" demiş. Aradan birkaç yıl geçmiş. Yine yaşı sorulunca aynı cevabı vermiş, "kırk yaşındayım" demiş.
- Nasıl olur Hoca efendi, demişler, yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin.
Hoca gülümseyerek:
- Erkek olan sözünde durur! demiş.
- Nasıl olur Hoca efendi, demişler, yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin.
Hoca gülümseyerek:
- Erkek olan sözünde durur! demiş.
Yılan
İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: "Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. İdris şaşırmış "Ula ne oldu gene" demiş. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...
Kapıyı Kitledum
Birgün Temel Fadime'yle kavga etmiş.Fadime de kızarak pılısını pırtısını toplayıp annesinin yanına gitmiş.Temel sonradan her yolu denese de Fadime eve dönmemiş. Bir gün Temel Fadime'yi telefondan aramış.
-Fadime eve gelir misun? Beni affetmen içun sana bir supriz hazirladum. Fadime de inanarak eve dönmüş. Açmış kapıyı, girmiş içeri. Koltuğa oturmuş.1-2 dakika sonra Temel gelmiş. Fadime:
-Hani daa benum suprizim? Temel:
-Şaka yaptum. Süpriz müpriz yok .Eve dönmen için yapmiştum. Fadime kalkarak:
-Pen cideyrum. Temel gülerek cevap verir:
-Git bakayum nasil cideyisun, kapıyı kitledum :)
-Fadime eve gelir misun? Beni affetmen içun sana bir supriz hazirladum. Fadime de inanarak eve dönmüş. Açmış kapıyı, girmiş içeri. Koltuğa oturmuş.1-2 dakika sonra Temel gelmiş. Fadime:
-Hani daa benum suprizim? Temel:
-Şaka yaptum. Süpriz müpriz yok .Eve dönmen için yapmiştum. Fadime kalkarak:
-Pen cideyrum. Temel gülerek cevap verir:
-Git bakayum nasil cideyisun, kapıyı kitledum :)
2 Mart 2015 Pazartesi
Ne İşe Yarar?
Fen bilgisi dersinde öğretmen sorar:
-Et yenir, fakat kemikler neye yarar? Söyleyin bakalım..
Çocuklardan birisi cevap verir:
-Neye yarayacak öğretmenim, kedilerin köpeklerin yalamasına..
-Et yenir, fakat kemikler neye yarar? Söyleyin bakalım..
Çocuklardan birisi cevap verir:
-Neye yarayacak öğretmenim, kedilerin köpeklerin yalamasına..
Hazırlık Yapıyorum
Nasrettin Hoca dul bir kadınla evlenir. Nikahtan 5 gün sonra kadın doğum yapınca, hoca iner alt kattan divid, kağıt filan alır koşa koşa gider çocuğun yanına bırakır.
Lohusa kadının yanındaki kadınlar sorar :
- Bu ne iştir hoca ne yapacak çocuk bunları ?
Hoca :
- Bu çocuk 9 aylık yolu 5 günde aldıysa, birkaç gün içinde okumaya da başlar. Onun için hazırlık yapıyorum.
Lohusa kadının yanındaki kadınlar sorar :
- Bu ne iştir hoca ne yapacak çocuk bunları ?
Hoca :
- Bu çocuk 9 aylık yolu 5 günde aldıysa, birkaç gün içinde okumaya da başlar. Onun için hazırlık yapıyorum.
Az Kaldı
Kırk laz harabe bir damda eğleniyorlarmıs. Dam zaten harabe.
Kırk lazın ağırlığına dayanamayıp çökmüş. 39 laz ölmüş. Sağ kalan Temel'de tozların arasından kalkmış. Kısa bir silkelenmeden sonra şunları söylemiş.
"Az kaldi bi sakatluk çıkacaktu."
Kırk lazın ağırlığına dayanamayıp çökmüş. 39 laz ölmüş. Sağ kalan Temel'de tozların arasından kalkmış. Kısa bir silkelenmeden sonra şunları söylemiş.
"Az kaldi bi sakatluk çıkacaktu."
Sinemaya Cideyruz
Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.
Aradaki Fark
Temel ile Dursun kahvede otururken konu konuyu açar. Dursun Temel'e der ki:
-Temel akil hastanesiyle evliluk arasundaçi fark nedur?
-Ula birine deli girup akilli çikarsun, diğerune akilli girup deli çikarsun da.
-Temel akil hastanesiyle evliluk arasundaçi fark nedur?
-Ula birine deli girup akilli çikarsun, diğerune akilli girup deli çikarsun da.
Pire Deneyi
Bilim adamı Temel pirelerle deney yapıyor. Pireye sıçra diyor, pire sıçrıyor. Zıpla diyor, pire zıplıyor. Pirenin kanatlarını koparıyor ve zıpla diyor, zıplıyor. Rapor 1:
Pire kanatları koparılmış olarak zıpladı. Bu defa ayaklarını koparıyor ve zıpla diyor, hareket yok. Bir daha zıpla diyor yine hareket yok. Temel yazıyor. Rapor 2:
Pirelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor.
Pire kanatları koparılmış olarak zıpladı. Bu defa ayaklarını koparıyor ve zıpla diyor, hareket yok. Bir daha zıpla diyor yine hareket yok. Temel yazıyor. Rapor 2:
Pirelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor.
Kaç Yaşındasınız?
Sınavlarda hocalar öğrencileri sürekli olarak çıkmaza sürüklemeye çalışırlar. Mizah öğrencileri bu tuzaklardan kurtulmayı her zaman başarmıştır.
Hoca soruyor:
-Bana bir insanın beyinsiz olarak ne kadar süre yaşayabileceğini söyleyiniz.
Öğrenci:
-Çok özür dilerim hocam, kaç yaşındaydınız?
Hoca soruyor:
-Bana bir insanın beyinsiz olarak ne kadar süre yaşayabileceğini söyleyiniz.
Öğrenci:
-Çok özür dilerim hocam, kaç yaşındaydınız?
Kasırga
Tatil köyünde bir amerikalı ile tanışan türk işadamı adamı sohbet ediyorlar. bizimki anlatıyor:
- böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. bir yangın fabrikamı kül etti. sigorta paramı ödeyince, "oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? şimdi tatil zamanı", dedim ve bu tatile çıktım.
- tesadüfe bak, demiş amerikalı... benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim.
Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:
- yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?
- böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. bir yangın fabrikamı kül etti. sigorta paramı ödeyince, "oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? şimdi tatil zamanı", dedim ve bu tatile çıktım.
- tesadüfe bak, demiş amerikalı... benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim.
Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:
- yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?
Teneffüs Zili
Öğretmen, öğrencilerinin müziğe olan ilgilerini ve yeteneklerini ölçmek için sorular soruyordu. Sıra Mücahit'e geldiğinde:
-Söyle bakalım Mücahit, en çok sevdiğin ses hangisidir?
Mücahit içtenlikle yanıtladı:
-Teneffüs zili öğretmenim.
-Söyle bakalım Mücahit, en çok sevdiğin ses hangisidir?
Mücahit içtenlikle yanıtladı:
-Teneffüs zili öğretmenim.
Sıfırdan Yüze 2 Saniye
Temel ve iki arkadaşı oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış. Birincisi demiş ki,
- 'Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'
Diğer ikisi anlamamışlar.
-Ne aldın?' diye sormuşlar.
-'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki,
-'Bende geçen doğum gününde karıma 4 saniyede ...0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.'
Hemen anlamışlar tabi ki:
- 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın?'
Adam gülümsemiş:
-"Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.'demiş.
Bu sefer Temel'e sormuşlar:
-'Peki sen ne aldın karına?'
Temel demiş ki:
-Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'
Adamlar şaşırmışlar:
- 'Atıyorsun!' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki!'
Temel cevap vermiş:
-'Araba aldığımı kim söyledi? Ben sadece baskül aldım!"
- 'Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'
Diğer ikisi anlamamışlar.
-Ne aldın?' diye sormuşlar.
-'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki,
-'Bende geçen doğum gününde karıma 4 saniyede ...0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.'
Hemen anlamışlar tabi ki:
- 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın?'
Adam gülümsemiş:
-"Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.'demiş.
Bu sefer Temel'e sormuşlar:
-'Peki sen ne aldın karına?'
Temel demiş ki:
-Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.'
Adamlar şaşırmışlar:
- 'Atıyorsun!' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki!'
Temel cevap vermiş:
-'Araba aldığımı kim söyledi? Ben sadece baskül aldım!"
Mailiyeciler
Ormana maliyecilerin geldiğini duyan kaplumbağa hızlı adımlarla kaçmaya
çalışırken ayıyı görmüş, ayı niye kaçtığını sorunca kaplumbağa :
- Nasıl kaçmam, bende bir ev, hanımda bir ev, çocukta bir ev... Kesin bir
açığımızı bulurlar, demiş...
Bunu duyan ayı da kaçmaya başlamış... Ayıyı gören maymun niye kaçtığını
sorduğunda ayi :
- Nasil kaçmam, bende bir kürk, hanımda bir kürk, çocukta bir kürk... Bu
maliyeciler kesin bi açık bulurlar, demiş...
Bunu duyan maymun da kaçmaya baslamış... Bir süre gitmiş ve durup
düsündükten sonra :
- Ben niye kaçıyorum, benim kıçım açıkta, hanımın kıçı açıkta, çocugun kıçı
açıkta!..
çalışırken ayıyı görmüş, ayı niye kaçtığını sorunca kaplumbağa :
- Nasıl kaçmam, bende bir ev, hanımda bir ev, çocukta bir ev... Kesin bir
açığımızı bulurlar, demiş...
Bunu duyan ayı da kaçmaya başlamış... Ayıyı gören maymun niye kaçtığını
sorduğunda ayi :
- Nasil kaçmam, bende bir kürk, hanımda bir kürk, çocukta bir kürk... Bu
maliyeciler kesin bi açık bulurlar, demiş...
Bunu duyan maymun da kaçmaya baslamış... Bir süre gitmiş ve durup
düsündükten sonra :
- Ben niye kaçıyorum, benim kıçım açıkta, hanımın kıçı açıkta, çocugun kıçı
açıkta!..
Ayakta Uyutmak
Adamın biri uyku uyuyamaz olmuş ve çareyi uyku terapisi yapan bir merkezde bulmuş. Gidip derdini anlatmış ve ona uyku uyutabileceklerini söylemişler.
Günler sonra adam yine uyumamaya devam ettiği için merkezi basmış:
-Bi ton para aldınız ama hala bi dakika bile uyutamadınız!
-Ayakta uyuttuk sizi :)
Günler sonra adam yine uyumamaya devam ettiği için merkezi basmış:
-Bi ton para aldınız ama hala bi dakika bile uyutamadınız!
-Ayakta uyuttuk sizi :)
1 Mart 2015 Pazar
Kıyafet Denerken
Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
İki Kere İki
Temel'in oğlu yüzünde üzgün bir ifade ile okuldan gelmiş.Temel bu durumu görünce sormuş:
- Ne oldu ?
- Matematik dersinden zayıf aldım.
- Niye ?
- Öğretmen 2 kere 2 kaç eder dedi, bende 6 dedim.
- E oğlum, 2 kere 2 dört eder, hadi bilemedin beş eder. 6 nerden çıktı?
- Ne oldu ?
- Matematik dersinden zayıf aldım.
- Niye ?
- Öğretmen 2 kere 2 kaç eder dedi, bende 6 dedim.
- E oğlum, 2 kere 2 dört eder, hadi bilemedin beş eder. 6 nerden çıktı?
Çay Takımı
Okuldan dönen Fadime ile Temel konuşurlarken, Fadime şöyle der:
-Bizim evde bir çay takimi var, tam yirmi alti parçadur...
Temel:
-Peki, o parça parça şeyi nasi kullanaysinuz?
-Bizim evde bir çay takimi var, tam yirmi alti parçadur...
Temel:
-Peki, o parça parça şeyi nasi kullanaysinuz?
Temel Rusça Öğreniyor
Temel ile Fadime rusça dil kursuna yazılmışlar, Bunu öğrenen meraklılar sormuşlar:
-"Ula Temel, niçun inciluzce kursina deyilde rusca kursuna gidiysun da!"
-"Bir rus bebek evlat edindukda, uşak konuşmaya başlayinca nasil anlaşacağuz da!"
-"Ula Temel, niçun inciluzce kursina deyilde rusca kursuna gidiysun da!"
-"Bir rus bebek evlat edindukda, uşak konuşmaya başlayinca nasil anlaşacağuz da!"
İnterneti Türkler Bulsaydı
Bilgisayar açılış mesajları:
- Ad Soyad girin
- Şifrenizi girin
- İkametgah girin
- Nüfus sureti girin
- Annenizin kızlık soyadını girin. :)
- Ad Soyad girin
- Şifrenizi girin
- İkametgah girin
- Nüfus sureti girin
- Annenizin kızlık soyadını girin. :)
Neden Öldü?
Temel'e papağanın neden öldü diye sormuşlar.
-Evlendim de ondan, demiş Temel.
-Seni kıskandığı için mi?
-Yok canım ne kıskanması. Fadime konuşmaya başlayınca papağana fırsat kalmadı kahrından öldü. :)
-Evlendim de ondan, demiş Temel.
-Seni kıskandığı için mi?
-Yok canım ne kıskanması. Fadime konuşmaya başlayınca papağana fırsat kalmadı kahrından öldü. :)
Boş Havuz
Doktorlar akıl hastahanesine havuz yaptırmış. Deliler buna çok sevinmişler;o kadar sevinmişler ki hemen havuza dalmaya başlamışlar. Doktor hastalarının birinin yanına yanaşmış:
"Havuzu nasıl buldunuz?" diye sormuş. Deli de çok beğendiklerini, havuzun harika olduğunu söyleyip teşekkür etmiş.
Doktor da:
"İyi iyi beğenmenize sevindim yarın da havuza su dolduracaz" demiş.
"Havuzu nasıl buldunuz?" diye sormuş. Deli de çok beğendiklerini, havuzun harika olduğunu söyleyip teşekkür etmiş.
Doktor da:
"İyi iyi beğenmenize sevindim yarın da havuza su dolduracaz" demiş.
Temel`in Keçisi
Temel günlerden bir gün keçisinin boynuna tasma takıp yanında gezdiriyormuş. Yolda Dursun ona rastlamış ve:
- Ula Temel ne yapaysun? demiş.
Temel:
- Köpeğimi gezdireyrum demiş.
Dursun:
Ula Temel iyi de bunun boynuzları var demiş.
Temel:
Ula Dursun, ben onun özel hayatuna karışmayrum...
- Ula Temel ne yapaysun? demiş.
Temel:
- Köpeğimi gezdireyrum demiş.
Dursun:
Ula Temel iyi de bunun boynuzları var demiş.
Temel:
Ula Dursun, ben onun özel hayatuna karışmayrum...
Uğursuz Kadın
Cafer komadadır. Yanında ise karısı... Cafer'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
Kondüktör Sandım
Kompartmanda tek başına yolculuk ediyordu. Birden kapı açıldı ve çifte tabancalı biri;
Çabuk paraları sökül diye bağırınca, adam korkudan titreyerek cevap verdi:
-Kusuruma bakmayın ama meteliğim yok.
-Öyleyse niye titriyorsun?
-Yolcu güldü:
-Ben sizi kondüktor sanmıştım da!
Çabuk paraları sökül diye bağırınca, adam korkudan titreyerek cevap verdi:
-Kusuruma bakmayın ama meteliğim yok.
-Öyleyse niye titriyorsun?
-Yolcu güldü:
-Ben sizi kondüktor sanmıştım da!
Medeniyet
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Tren Avı
Dört avcı bir gün av yapmaya giderler karşılarına küçük bir delik çıkar avcıların teki yatın bu tavşan deliği der yatarlar başlarlar beklemeye 5 - 10 dakika sonra tavşan çıkar vururlar. Biraz daha giderler karşılarına bir delik daha çıkar avcıların teki yatın bu tilki deliği der yatarlar 5-10 dakika sonra tilki çıkar vururlar.
Biraz daha giderler karşılarına bir delik daha çıkar
avcının teki valla arkadaşlar bu ne deliği bende bilmiyorum yatıp bekleyelim ne çıkarsa şansımıza yatarlar.
Ertesi gün gazetelerin baş sayfasında:
Dört avcı tren altında kalarak can verdi.
Biraz daha giderler karşılarına bir delik daha çıkar
avcının teki valla arkadaşlar bu ne deliği bende bilmiyorum yatıp bekleyelim ne çıkarsa şansımıza yatarlar.
Ertesi gün gazetelerin baş sayfasında:
Dört avcı tren altında kalarak can verdi.
Ona da Sıra Gelir
"Buyur bey, beraber yiyelim.. Buyur bak, sucuk var, pastırma var, sarma var, kızartma var, börek var.."
"Teşekkür ederim. Bende ülser var.."
"Olsun canım, ona da sıra gelir, sonra yeriz."
"Teşekkür ederim. Bende ülser var.."
"Olsun canım, ona da sıra gelir, sonra yeriz."
Medeniyet
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
28 Şubat 2015 Cumartesi
Motor Tamir Edebilen
Bir gün Temel uçak seyahatine çıkar. Hostes anons yapar:
- Pilot yaralandı aranızda uçak kullanmayın bilen var mı?
Temel atılarak:
- Ben biliyurum, der.
Temel pilot kabinine bindikten sonra kurcalamaya başlar. iki motoru da bozar ve ardından anons eder:
- Ula yolcular aranızda motor tamir etmeyi bilen var midur?
- Pilot yaralandı aranızda uçak kullanmayın bilen var mı?
Temel atılarak:
- Ben biliyurum, der.
Temel pilot kabinine bindikten sonra kurcalamaya başlar. iki motoru da bozar ve ardından anons eder:
- Ula yolcular aranızda motor tamir etmeyi bilen var midur?
Trafik Polisi
Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar;
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
Kaymakam Bey
Kaymakam Bayburt'u gezmektedir. Değirmenin bir tanesinde bir eşek görür. Eşeği vatandaşın biri yönlendirmektedir dönmesi için. "Halbuki eşek kendi kendine yolunu bulsa da dönse, sizce daha iyi olmaz mı" der yeni kaymakamımız. Değirmen sahibi "eyi has diyirsen de gaymagam bey, hani ele senin gibi ahılli eşşek" der
Çoban
Bir gün dağda gariban bir çoban zengin ağasının yüzlerce koyununu otlatırken yanına birisi yaklaşmış.
Temel:
- Hey hemşerim kolay gelsin. Sana burda kaç koyun olduğunu söylersem bana bir koyun verir misin?
Gariban çoban biraz düşünmüş ve aklından:
"Ulan ben bile burada kaç koyun olduğunu bazen şaşırıyorum bu adam nerden bilecek demiş" ve Çoban:
- Tamam bilirsen al bir tane koyunu götür.
Temel:
- Tam 548 koyun var.
Çoban:
- Hemşehrim doğru bildin. Bir koyunu al götür.Tabi o adam gitmis koyunların arasına dalmış ve en irisini sırtlamış götürürken çoban seslenmiş.
- Hey...! Dur bakalım bende senin nereli olduğunu bilirsem koyunu geri
bırakacak mısın?.
Temel kabul edince Çoban:
- Sen Trabzon'lusun.
- Peki nereden anladin?
- 548 tane koyun içinden davar köpeğini sırtlayıp götüren
Trabzonludan başkası olmaz da ondan. :)
Temel:
- Hey hemşerim kolay gelsin. Sana burda kaç koyun olduğunu söylersem bana bir koyun verir misin?
Gariban çoban biraz düşünmüş ve aklından:
"Ulan ben bile burada kaç koyun olduğunu bazen şaşırıyorum bu adam nerden bilecek demiş" ve Çoban:
- Tamam bilirsen al bir tane koyunu götür.
Temel:
- Tam 548 koyun var.
Çoban:
- Hemşehrim doğru bildin. Bir koyunu al götür.Tabi o adam gitmis koyunların arasına dalmış ve en irisini sırtlamış götürürken çoban seslenmiş.
- Hey...! Dur bakalım bende senin nereli olduğunu bilirsem koyunu geri
bırakacak mısın?.
Temel kabul edince Çoban:
- Sen Trabzon'lusun.
- Peki nereden anladin?
- 548 tane koyun içinden davar köpeğini sırtlayıp götüren
Trabzonludan başkası olmaz da ondan. :)
İngilizle Türkçe Anlaşmak
Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti. Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz'e bağırdı:
-Tut şu halatı! İngiliz anlamadı bir şey..
Temel yine bağırdı:
-Tut şu halatı! İngiliz'de gene hareket yok..
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:
-Do you speak English?
-Yes.. Yes.. dedi İngiliz.
Temel öfkeyle bağırdı:
-O zaman tut şu halatı..!
-Tut şu halatı! İngiliz anlamadı bir şey..
Temel yine bağırdı:
-Tut şu halatı! İngiliz'de gene hareket yok..
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:
-Do you speak English?
-Yes.. Yes.. dedi İngiliz.
Temel öfkeyle bağırdı:
-O zaman tut şu halatı..!
Bir Soru
Öğretmen öğrencilere:
Size bir soru soracağım der.
Temel'i kaldırır:
- Tavuğun kaç tüyü vardır?
Ayşe:
- 1993 öğretmenim der
Öğretmen:
- Nerden bildin? Diye sorunca da;
- Hani bir soru soracaktınız der
Size bir soru soracağım der.
Temel'i kaldırır:
- Tavuğun kaç tüyü vardır?
Ayşe:
- 1993 öğretmenim der
Öğretmen:
- Nerden bildin? Diye sorunca da;
- Hani bir soru soracaktınız der
90 Dakikalık Dua
Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hoca'dan dua etmesini isterler:
- Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.
Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar:
- Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar. Hoca:
- Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim gavat uzadacah!.
- Hocam bi dua et de takım yensin, heç degilse berabere galsın.
Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar:
- Ne biçim dua ettin" diye Hoca'ya çıkışırlar. Hoca:
- Ula uşah ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim gavat uzadacah!.
Kıyafet Denerken
Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Kırık Parmak
Temel bir gün doktora gitmiş ve meramını doktora aktarmış:
- Doktor bey parmağımı karnıma bastırıyorum acıyor, omzuma bastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyorum acıyor, gözüme bastırıyorum acıyor...
Doktor bu duruma çok şaşırmış. Temel'e yapılabilecek bütün tahliller yapılmış ama bir şey çıkmamış. En sonunda anlaşılmış ki Temel'in parmağı kırık...
- Doktor bey parmağımı karnıma bastırıyorum acıyor, omzuma bastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyorum acıyor, gözüme bastırıyorum acıyor...
Doktor bu duruma çok şaşırmış. Temel'e yapılabilecek bütün tahliller yapılmış ama bir şey çıkmamış. En sonunda anlaşılmış ki Temel'in parmağı kırık...
Azrail Gönderdin
Bektaşi yoksulluktan bıkmış, ellerini açıp dua etmiş:
Allahım, şu canımı al da kurtar beni bu sefil dünyadan.
O sırada yanından geçtiği binanın duvarları yıkılmış. Bektaşi canını zor kurtarmış, ellerini havaya kaldırmış:
Allahım kırk yıldan beri bana biraz dünyalık ver diye sana dua ettim, beni dinlemedin. Şimdi hemen Azrail gönderdin...
Allahım, şu canımı al da kurtar beni bu sefil dünyadan.
O sırada yanından geçtiği binanın duvarları yıkılmış. Bektaşi canını zor kurtarmış, ellerini havaya kaldırmış:
Allahım kırk yıldan beri bana biraz dünyalık ver diye sana dua ettim, beni dinlemedin. Şimdi hemen Azrail gönderdin...
Kayserili
Kayseri'linin biri, Amerika'da bir hemşehrisiyle karşılaşır. Biraz sohbetten sonra hemşehrisi sorar:
-Ne iş yapıyorsun burada?
-Geldiğimden beri ayni fabrikada çalışıyorum?
Arkadaşı hiddetle :
-Ne biçim Kayseri'lisin sen? Onca zamandır çalışırsın da, çalıştığın fabrikanın sahibi olma!..
-Olamam ya!
-Neden?
-Fabrikanın sahibi de Kayseri'li de ondan!
-Ne iş yapıyorsun burada?
-Geldiğimden beri ayni fabrikada çalışıyorum?
Arkadaşı hiddetle :
-Ne biçim Kayseri'lisin sen? Onca zamandır çalışırsın da, çalıştığın fabrikanın sahibi olma!..
-Olamam ya!
-Neden?
-Fabrikanın sahibi de Kayseri'li de ondan!
Kurnaz Çocuk
Küçük çocuk aceleyle gelip kapının zilini çaldı. Kapıyı açan evin hanımına:
-Teyze makasınızı biraz verir misiniz?
-Tabii oğlum vereyim. Sizinkini kaybettiniz galiba.
-Yoo kaybetmedik. Babam bizimkiyle tel kesmeme izin vermiyor da..
-Teyze makasınızı biraz verir misiniz?
-Tabii oğlum vereyim. Sizinkini kaybettiniz galiba.
-Yoo kaybetmedik. Babam bizimkiyle tel kesmeme izin vermiyor da..
Sinyal Vermediniz
Temel Cemal'e telefon eder, sekreter çıkar.
- Teleseçretere not pırakacaytum, der.
- Bana da bırakabilirsiniz der, sekreter.
Temel uzun bir süre ses çıkarmayınca, sekreter kız ne olduğunu sorar.
Temel cevap verir,
- Haçan sinyal vermedunuz daa.
- Teleseçretere not pırakacaytum, der.
- Bana da bırakabilirsiniz der, sekreter.
Temel uzun bir süre ses çıkarmayınca, sekreter kız ne olduğunu sorar.
Temel cevap verir,
- Haçan sinyal vermedunuz daa.
Uygun Çözüm
Temel müdürüne gitmiş.
-Evde poya var, Fadime'ye yardum etmem için bağa izin verir misinuz?
-Veremem!
-Sağolun bağa uygun bir çözüm bulacağunizi piliydum.
-Evde poya var, Fadime'ye yardum etmem için bağa izin verir misinuz?
-Veremem!
-Sağolun bağa uygun bir çözüm bulacağunizi piliydum.
İtikafa Girdim
Bir tavuk 3 yumurta yapıp dua etti civcivlerin dindar olması için.
1. civciv yumurtadan çıktı, namaz kıldı.
2. civciv zikir ederek çıktı.
3. civciv gelmedi.
Anne endişelendi.
Ve yumurtadan şu ses geldi;
"Anne merak etme ben itikafa
girdim." :))
1. civciv yumurtadan çıktı, namaz kıldı.
2. civciv zikir ederek çıktı.
3. civciv gelmedi.
Anne endişelendi.
Ve yumurtadan şu ses geldi;
"Anne merak etme ben itikafa
girdim." :))
Eşeğin Sicili
Zamanın birinde yaşlı bir amca eşeği ile karayolunda ağır ağır ilerlerken yolda görev yapan trafik polislerince durdurulur ve kırmızı ışık ihlali yaptığı söylenir bu sebebten ötürü ceza yazılacaktır trafik polisi yaşlı amcaya dönerek
- Amca kırmızı ışık ihlali yaptın ceza yazacağım cezayı sanamı yazayım yoksa eşeğemi.Eşeğe yazarsam 3 kuruş sana yazarsam 5 kuruş nasıl istersin ?
- Bana yaz oğlum
-Amca anlamadın galiba sana yazarsam 5 kuruş eşeğe yazarsam 3 kuruş
- Anladım oğlum anladım.Eşeğin sicilini bozmayalım belki ilerde polis olur.der...
- Amca kırmızı ışık ihlali yaptın ceza yazacağım cezayı sanamı yazayım yoksa eşeğemi.Eşeğe yazarsam 3 kuruş sana yazarsam 5 kuruş nasıl istersin ?
- Bana yaz oğlum
-Amca anlamadın galiba sana yazarsam 5 kuruş eşeğe yazarsam 3 kuruş
- Anladım oğlum anladım.Eşeğin sicilini bozmayalım belki ilerde polis olur.der...
Tanısana
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş :
''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :
"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :
"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
Anlamsız Evlilik
Çocuk babasına :
- Babacığım, annem ile nasıl evlendin?
Adam eşine dönüp :
- Görüyormusun, çocuk bile anlam veremiyor
- Babacığım, annem ile nasıl evlendin?
Adam eşine dönüp :
- Görüyormusun, çocuk bile anlam veremiyor
Ambulans Şöförü
Temel Ambulans şoförü olarak çalışmaya başlamıştır.
Günlerden bir gün bir otobüs kazası olmuş ve Temeller ambulans çağrısı alırlar ve hemen olay yerine gitmek için harekete geçerler.
Kaza yerine gittikleri zaman gördükleri manzara çok kötüdür. Her tarafta yaralılar, ölüler
Yakınmalar yeri göğü inletmektedir.
Lakin adamcağızın biri diğerlerinden fazla bağırmaktadır. Temel de adamın
yanına gider ve bakar ki adamın iki bacağı birden kırılmış.
Temel yaralıya basıyor fırçayı :
- Ula uşağum ayuptur bu senin yaptuğun. Şunun şurasında iki bacağun kırılmış sadece. Bak orada insanlar ölmüşler hiç ses çıkarıyorlar midur?
Günlerden bir gün bir otobüs kazası olmuş ve Temeller ambulans çağrısı alırlar ve hemen olay yerine gitmek için harekete geçerler.
Kaza yerine gittikleri zaman gördükleri manzara çok kötüdür. Her tarafta yaralılar, ölüler
Yakınmalar yeri göğü inletmektedir.
Lakin adamcağızın biri diğerlerinden fazla bağırmaktadır. Temel de adamın
yanına gider ve bakar ki adamın iki bacağı birden kırılmış.
Temel yaralıya basıyor fırçayı :
- Ula uşağum ayuptur bu senin yaptuğun. Şunun şurasında iki bacağun kırılmış sadece. Bak orada insanlar ölmüşler hiç ses çıkarıyorlar midur?
Karpuz Taşımaca
Nam-ı Kemal, Japon, Alman ve İngiliz en çok kimin karpuz taşıyacağı üzerine iddiaya girerler.
Japon der ki: - "Ben iki tane taşırım.. Koltuklarımın altına birer tane alarak."
İngiliz der: - "Ben de 4 tane taşırım.. İki tane koltuk altlarıma, iki de omuzlarımın üstüne alırım."
Alman da der ki: - "Ben de beş tane taşırım.." Herkes şaşırır "nasıl
taşırsın?" - "İki tane koltuk altına alırım, iki tane omuzlarımın üstüne, bir
tane de önüme takarım" demiş.
Sıra Nam-ı Kemal'e gelmiş, o da "9 tane taşırım" demiş.. "Nasıl?" demişler.. - "İki tane koltuk altına, iki tane omuzlarıma alırım.. Almanı da önüme takarım."
Japon der ki: - "Ben iki tane taşırım.. Koltuklarımın altına birer tane alarak."
İngiliz der: - "Ben de 4 tane taşırım.. İki tane koltuk altlarıma, iki de omuzlarımın üstüne alırım."
Alman da der ki: - "Ben de beş tane taşırım.." Herkes şaşırır "nasıl
taşırsın?" - "İki tane koltuk altına alırım, iki tane omuzlarımın üstüne, bir
tane de önüme takarım" demiş.
Sıra Nam-ı Kemal'e gelmiş, o da "9 tane taşırım" demiş.. "Nasıl?" demişler.. - "İki tane koltuk altına, iki tane omuzlarıma alırım.. Almanı da önüme takarım."
Pratik Zeka
Sevda, babasına:
"Babacığım, bir sopa ve eski bir kutu ile kendime mandolin yaptım."
"İyi ama teli nerden buldun ki?"
"Hiiç, amcamın kemanından birkaç tane çıkardım."
"Babacığım, bir sopa ve eski bir kutu ile kendime mandolin yaptım."
"İyi ama teli nerden buldun ki?"
"Hiiç, amcamın kemanından birkaç tane çıkardım."
Kıyafet Denerken
Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Trafik Polisi
Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar;
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
Şenol Güneş
Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
27 Şubat 2015 Cuma
Sır Saklamak
Yavuz Sultan Selim Han, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz Han ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
Yılan
İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: "Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. İdris şaşırmış "Ula ne oldu gene" demiş. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...
Biraz İtiraz Et
Ünlü filozof dalkavuklardan hiç hoşlanmazmış. Bir gün bu tip bir adamla konuşuyormuş. Filozof ne derse dalkavuk onaylıyormuş.
Nihayet sabrı tükenen filozof şöyle bir serzenişte bulunmuş:
-Hiç olmazsa bir kez olsun itiraz et de iki kişi olduğumuzu anlayalım yahu!..
Nihayet sabrı tükenen filozof şöyle bir serzenişte bulunmuş:
-Hiç olmazsa bir kez olsun itiraz et de iki kişi olduğumuzu anlayalım yahu!..
Devenin Gerdanlığı
Bir arap devesini kaybetmişti. Devesini bulursa bir dirheme satacağına yemin etti. Tesadüf bu ya , devesini buldu ama gönlü onu bir dirheme satmaya el vermedi. Bunun üzerine devenin boynuna bir kedi bağlayıp cerre çıktı:
-Boynunda beşyüz dirhemlik kediyle beraber bir dirheme deve satıyorum!
Yoldan geçen bir arap bunu duyunca dayanamadı:
- Gerdanlığı olmazsa ucuz bir deve !
-Boynunda beşyüz dirhemlik kediyle beraber bir dirheme deve satıyorum!
Yoldan geçen bir arap bunu duyunca dayanamadı:
- Gerdanlığı olmazsa ucuz bir deve !
Kasabaya Yaklaşıyoruz
Sarhoş sürücü arkadaşına döndü:
- Sanırım bir kasabaya yaklaşıyoruz.
- Nerden çıkardın şimdi bunu?
- Daha çok adam ezmeye başladıkta..
- Sanırım bir kasabaya yaklaşıyoruz.
- Nerden çıkardın şimdi bunu?
- Daha çok adam ezmeye başladıkta..
Sünnetçi Temel
Temel,İngiliz ve Fransız bir trende gidiyorlarmış.Bir sinek Fransız'ı rahatsız ediyormuş.Fransız sinirlenmiş çekmiş kılıcını sineği ortadan ikiye bölmüş. Cebinden kimliğini çıkarıp:
-Fransız Kraliyet Ailesi. demiş.
Başka bir sinek İngiliz'i rahatsız ediyormuş.İngiliz kılıcını çekmiş ve sineği ortadan ikiye bölmüş. Sonra cebinden kimliğini çıkartıp:
-İngiliz Kraliyet Ailesi.demiş.
Başka bir sinek de bizim Temel'i rahatsız ediyormuş.Temel kılıcını çıkartıp sineğe sallamış. Sineğe hiç birşey olmamış. Sonra cebinden kimliğini çıkartıp:
-Fenni sünnetçi demiş.
-Fransız Kraliyet Ailesi. demiş.
Başka bir sinek İngiliz'i rahatsız ediyormuş.İngiliz kılıcını çekmiş ve sineği ortadan ikiye bölmüş. Sonra cebinden kimliğini çıkartıp:
-İngiliz Kraliyet Ailesi.demiş.
Başka bir sinek de bizim Temel'i rahatsız ediyormuş.Temel kılıcını çıkartıp sineğe sallamış. Sineğe hiç birşey olmamış. Sonra cebinden kimliğini çıkartıp:
-Fenni sünnetçi demiş.
Kuyumcu ile Köylü
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşşek kafası satıyoruz."
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden bildin iyi gittiğini",
Adam: "Baksana, koskoca dükkanda seninkinden başka kalmamış da ondan!"
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden bildin iyi gittiğini",
Adam: "Baksana, koskoca dükkanda seninkinden başka kalmamış da ondan!"
Benim yerime seni götürür belki
Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış.
-Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.
-Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.
Bildiğiniz 2 Soru
Seviye: Üniversite
Ders : Eğitim felsefesi
Sınav : Bütünleme
Sınav şu sorudan ibarettir:
''Bildiğiniz iki soruyu yazıp cevaplayınız.''
Yanlız bir sorun vardır .Derse hiç devam etmemiş öğrenci dersin içeriğini hiç bilmemektedir. Dolayısıyla kendine sorabileceği iki adet soru da
bulamamaktadır. Beyninin derinliklerinden, dönemin ilk dersine girdiğini hatırlar. Bu derste duyduğu cümleden de yeterli bilgiyi almış.
Soru 1 : İlk Milli Eğitim Bakanımız kimdir?
Cevap : Hasan Ali Yücel
Soru 2 : Hasan Ali Yücel kimdir?
Cevap : İlk Milli Eğitim Bakanımızdır.
İşlem tamamlanmıştır...
Sınav sonucu : 100 (yaşanmıştır...)
Ders : Eğitim felsefesi
Sınav : Bütünleme
Sınav şu sorudan ibarettir:
''Bildiğiniz iki soruyu yazıp cevaplayınız.''
Yanlız bir sorun vardır .Derse hiç devam etmemiş öğrenci dersin içeriğini hiç bilmemektedir. Dolayısıyla kendine sorabileceği iki adet soru da
bulamamaktadır. Beyninin derinliklerinden, dönemin ilk dersine girdiğini hatırlar. Bu derste duyduğu cümleden de yeterli bilgiyi almış.
Soru 1 : İlk Milli Eğitim Bakanımız kimdir?
Cevap : Hasan Ali Yücel
Soru 2 : Hasan Ali Yücel kimdir?
Cevap : İlk Milli Eğitim Bakanımızdır.
İşlem tamamlanmıştır...
Sınav sonucu : 100 (yaşanmıştır...)
Motorlu Testere
Trabzon'da bir grup laz çok ağaç kesebilmek için Amerika'dan motorlu testere getirtmeye karar vermişler. Gerekli bağlantılar kurulduktan sonra para ödenmiş ve birkaç tane elektrikli testere alınmış. Garanti kağıdında da günde en az 500 tane ağaç keseceği belirtiliyormuş. Her neyse, bizimkiler koyulmuşlar ise. Aksam olduğunda en fazla ağaç kesen Temelmiş ve sadece 50 tane ağaç kesebilmiş. Doğal olarak herkes şaşırmış. Bir sonraki gün, Temel zorlayarak sayıyı 100'e çıkarmış. Daha sonraki gün akşam Temel yerinden kalkamaz hale gelmiş ama sadece 150 tane ağaç kesebilmiş. Artık bizimkiler Amerika'dan bir yetkili çağırmaya karar vermişler. Yetkili gelmiş ve birlikte ormana gitmişler. Amerikalı motorun ipini çekip çalıştırmış ve çıkan ses üzerine bizimkiler hep bir ağızdan:
- Uyy o ne daa ?
- Uyy o ne daa ?
Sinirli Temel
Temel Dursun'a fena halde kızar.
-Ula inşallah biri hariç bütun dişlerun dökülur!
Dursun anlamaz:
-Niye biri kaliyi ula, der.
-Ağrimasi için!
-Ula inşallah biri hariç bütun dişlerun dökülur!
Dursun anlamaz:
-Niye biri kaliyi ula, der.
-Ağrimasi için!
Doğuştan Hırsız
Günün birinde dünyanın en iyi hırsız erkeğiyle en iyi hırsız kadını evlenmiş ve bir bebekleri olmuş. Bebek doğduğunda bir eli kapalıdır. Açarlar; bir de ne görsünler, ebenin yüzüğüdür :)
Normal Doğum
Küçük Temel annesine sorar:
-Anne ben nasi doğmişum anladir misun?
-Sen bir güldün uşağum, gül yapraklarinun içunden.
-Ya babam?
-O da lahana yapraklarundan.
-Peki dedem?
-Onu da leylekler getirmuş uşağum.
Bunları duyan Temel defterine şunları yazmış.
-İnce araştırmalaruma göre uç kuşaktur normal yolla dünyaya gelen yokmuş da..
-Anne ben nasi doğmişum anladir misun?
-Sen bir güldün uşağum, gül yapraklarinun içunden.
-Ya babam?
-O da lahana yapraklarundan.
-Peki dedem?
-Onu da leylekler getirmuş uşağum.
Bunları duyan Temel defterine şunları yazmış.
-İnce araştırmalaruma göre uç kuşaktur normal yolla dünyaya gelen yokmuş da..
Deliler
Üç deli kayıkla denizde geziniyorlardı ki birdenfırtına patladı. Birbirlerine akıl danışmaya başladılar. Biri dedi ki:
- İkiniz suya girip kayığı itin, ben de dümene geçeyim
- İkiniz suya girip kayığı itin, ben de dümene geçeyim
Çok Konuşuyor
Öğretmen Öğrencilerinden Fırlama Orhanın Defterine Bir yazı yazar ve babasına göstermesini söyler..Yazıda Oğlunuz Orhan çok konuşuyor yazar..
Bu yazıyı okuyan baba cevap yazıp Orhan'a hocasına göstermesini söyler..Cevapta şu yazar:
O da bir şey mi sen gel bir de annesini gör
Bu yazıyı okuyan baba cevap yazıp Orhan'a hocasına göstermesini söyler..Cevapta şu yazar:
O da bir şey mi sen gel bir de annesini gör
Neden Haram Oluyor?
Sarhoşun biri Kadı İyâs'ın huzuruna çıkarak sorar:
- Hurma yesem zarar verir mi ?
- Hayır.
- Ekmek ile çörek ötu yesem ne gerekir ?
- Bir şey gerekmez.
- Biraz su içsem ?
- İçebilirsin.
- Hurma şarabı bunların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Peki nasıl haram oluyor ?
Kadı İyâs gülümsedi, yerden bir avuç toprak alarak adama sordu:
- Sana bu toprağı atsam bir yerini acıtır mı ?
- Hayır.
- Üzerine biraz su serpsem bir yerin kırılır mı ?
- Hayır.
- Su ve topraktan bir kerpiç yapsam da güneşte kuruttuktan sonra başına vursam nasıl olur?
- Öldürür.
- İşte o da böyledir.
- Hurma yesem zarar verir mi ?
- Hayır.
- Ekmek ile çörek ötu yesem ne gerekir ?
- Bir şey gerekmez.
- Biraz su içsem ?
- İçebilirsin.
- Hurma şarabı bunların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Peki nasıl haram oluyor ?
Kadı İyâs gülümsedi, yerden bir avuç toprak alarak adama sordu:
- Sana bu toprağı atsam bir yerini acıtır mı ?
- Hayır.
- Üzerine biraz su serpsem bir yerin kırılır mı ?
- Hayır.
- Su ve topraktan bir kerpiç yapsam da güneşte kuruttuktan sonra başına vursam nasıl olur?
- Öldürür.
- İşte o da böyledir.
Gümrükten Geçerken
Adam, papağanını gümrükten kolay geçirebilmek için bir kutuya koymuş, üstüne de "kırılacak eşya" diye yazmıştı.
Gümrük memuru yazıyı okuyunca, kutuyu şöyle bir silkelemeye başladı. Aynı anda içeriden papağanın bağırdığı duyuldu:
"Şangur şungur.. Şangur şungur.."
Gümrük memuru yazıyı okuyunca, kutuyu şöyle bir silkelemeye başladı. Aynı anda içeriden papağanın bağırdığı duyuldu:
"Şangur şungur.. Şangur şungur.."
Pahalı Ev
Adam karısıyla tartışır. Araları son derece bozuktur. Suçun kendinde olduğunu bildiği için alttan almaya çalışır.
- Karıcım geçen pahalı bir evde oturmak istiyorum demiştin ya hani..
Kadın heyecanlanır:
- Yoksa?
- Ev sahibine söyledim kirayı iki katına çıkardık artık pahalı bi evde oturuyoruz.
- Karıcım geçen pahalı bir evde oturmak istiyorum demiştin ya hani..
Kadın heyecanlanır:
- Yoksa?
- Ev sahibine söyledim kirayı iki katına çıkardık artık pahalı bi evde oturuyoruz.
Matematik Finali
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
26 Şubat 2015 Perşembe
Şemsiyeli Tilki
Kadın, kürkçü dükkanına girer ve sorar:
Vitrindeki tilki kürkü gerçekten yağmur geçirmiyor mu?
Dükkan sahibi cevap verir:
"Elbette geçirmiyor. Siz hiç şemsiyeyle dolaşan tilki gördünüz mü?"
Vitrindeki tilki kürkü gerçekten yağmur geçirmiyor mu?
Dükkan sahibi cevap verir:
"Elbette geçirmiyor. Siz hiç şemsiyeyle dolaşan tilki gördünüz mü?"
Oksijenin Bulunması
Öğretmen sınıfta öğrencilere kitaptan bir bölüm okutuyordu.
"Hayatımızda oksijenin rolü büyüktür. Onsuz yaşayamayız. Oksijen 1773 yılında bulunmuştur."
Bu sırada arka sıralardan bir öğrencinin sesi yükselir:
"Acaba oksijenin bulunmasından önce insanlar nasıl yaşıyorlardı?"
"Hayatımızda oksijenin rolü büyüktür. Onsuz yaşayamayız. Oksijen 1773 yılında bulunmuştur."
Bu sırada arka sıralardan bir öğrencinin sesi yükselir:
"Acaba oksijenin bulunmasından önce insanlar nasıl yaşıyorlardı?"
Doğum
İlkokulda üç çocuk bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini konuşuyormuş.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Hangisi Daha Cingöz?
New Yorktan Los Angelese giden bir uçakta Kayserili cingöz bir avukat ile bir hanım yanyana oturuyorlar.Avukat hoşça vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor.Kabul görünce oyunu anlatıyor:
-Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5$ vereceksiniz.Sonra siz soracaksınız bilmezsem ben size 50$ vereceğim.
İlk soruyu soruyor:
-Ay ile Dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
Kadın tek söz söylemeden çantasından $5 çıkarıp adama uzatmış.Soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp, 4 ayakla aşağıya inen şey nedir?
Adam dakikalarca düşünmüş cevabı bulamamış.Cüzdanından 50$ çıkarıp kadına uzatmış.Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5$ çıkarıp adama uzatmış.
-Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5$ vereceksiniz.Sonra siz soracaksınız bilmezsem ben size 50$ vereceğim.
İlk soruyu soruyor:
-Ay ile Dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
Kadın tek söz söylemeden çantasından $5 çıkarıp adama uzatmış.Soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp, 4 ayakla aşağıya inen şey nedir?
Adam dakikalarca düşünmüş cevabı bulamamış.Cüzdanından 50$ çıkarıp kadına uzatmış.Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5$ çıkarıp adama uzatmış.
Babam Yaptı
Bir gün öğretmen ödevleri kontrol ediyordu.
Sıra Efeye gelince öğretmeni " Bu ne biçim ödev! Seni babana söyleyeceğim. " demiş. Hayır öğretmenim söylemeyin çünkü ödevimi babam yaptı.
Sıra Efeye gelince öğretmeni " Bu ne biçim ödev! Seni babana söyleyeceğim. " demiş. Hayır öğretmenim söylemeyin çünkü ödevimi babam yaptı.
Normal Doğum
Küçük Temel annesine sorar:
-Anne ben nasi doğmişum anladir misun?
-Sen bir güldün uşağum, gül yapraklarinun içunden.
-Ya babam?
-O da lahana yapraklarundan.
-Peki dedem?
-Onu da leylekler getirmuş uşağum.
Bunları duyan Temel defterine şunları yazmış.
-İnce araştırmalaruma göre uç kuşaktur normal yolla dünyaya gelen yokmuş da..
-Anne ben nasi doğmişum anladir misun?
-Sen bir güldün uşağum, gül yapraklarinun içunden.
-Ya babam?
-O da lahana yapraklarundan.
-Peki dedem?
-Onu da leylekler getirmuş uşağum.
Bunları duyan Temel defterine şunları yazmış.
-İnce araştırmalaruma göre uç kuşaktur normal yolla dünyaya gelen yokmuş da..
Tuğla Maçı
Deliler bir seferinde tuğla taşı ile maç yapıyorlarmış. Ama delinin biri kenarda oturmuş oynamıyor. Doktorlardan biri durumu fark etmiş yaklaşmış kenarda oturan deliye sormuş :
- Sen niye oynamıyorsun?
Deli şöyle bir bakmış ve cevap vermiş:
- Ne oynayacağım ki onlarla. Kafa atacağım orta yapmıyorlar!
- Sen niye oynamıyorsun?
Deli şöyle bir bakmış ve cevap vermiş:
- Ne oynayacağım ki onlarla. Kafa atacağım orta yapmıyorlar!
Tura
Bir ana okulunda öğretmen çocuklara paraları öğretmek istiyordu.Cebinden bir 25 kuruş çıkarıp gösterdi :
-Bilin bakalım bu ne?
Ön sırada oturan küçük bir çocuk çabucak cevap verdi :
-Tura!...
-Bilin bakalım bu ne?
Ön sırada oturan küçük bir çocuk çabucak cevap verdi :
-Tura!...
Bal ile Sirke
Bir gün Nasrettin Hoca'ya;
- Hocam bal ile sirke uyuşmaz derler, derler.
- Nasıl uyuşmasın? der ve gider yarım okka bal yer yarım okka da sirke içer. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar.
- Bal ile sirke birbiri ile anlaşamadı değil mi Hocam?
Hoca hiç mertliği elden bırakmaz.
- Yoo, onlar anlaştılar anlaşmasına da şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.
- Hocam bal ile sirke uyuşmaz derler, derler.
- Nasıl uyuşmasın? der ve gider yarım okka bal yer yarım okka da sirke içer. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar.
- Bal ile sirke birbiri ile anlaşamadı değil mi Hocam?
Hoca hiç mertliği elden bırakmaz.
- Yoo, onlar anlaştılar anlaşmasına da şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.
Kapalı Çarşı
Temel ile Dursun İstanbul'a gelmişler. Dursun Temel'e:
-Ha buraya bi kapali çarşi varmuş ula çok övdiler, gidelum.
Temel şaşkın bir ifadeyle:
-Kapaliysa nasi gireceğuz ula?
-Ha buraya bi kapali çarşi varmuş ula çok övdiler, gidelum.
Temel şaşkın bir ifadeyle:
-Kapaliysa nasi gireceğuz ula?
Allah'ın Rahmeti
Nasrettin hoca birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. Yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. Camı açmış adama bağırarak ;
- Neden Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş. Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya:
- Hocam Allah'ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş:
- Allah'ın rahmetine basmamak için kaçıyorum.
- Neden Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş. Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya:
- Hocam Allah'ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş:
- Allah'ın rahmetine basmamak için kaçıyorum.
Erken Evlilik
Temel, 18 yaşındaki oğlunu evlendirmek isterken, eş dost daha çok erken değil mi diye sorup dururlarmış. Temel de ne dese beğenirsin:
-Şimdi evlendi evlendiii, daha sonra akli paşina gelursa evlendiremem da.
-Şimdi evlendi evlendiii, daha sonra akli paşina gelursa evlendiremem da.
25 Şubat 2015 Çarşamba
Matematik Finali
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
Ahmak
Necip Fazıl Kısakürek merhum, kendisine:
- İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir, diyen ihtiyar gazeteciye cevaben şöyle demiştir:
- Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!
- İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir, diyen ihtiyar gazeteciye cevaben şöyle demiştir:
- Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!
Evin Nerede
Bir gün birtane çocuk ağlıyormuş çocuğun ağladığını gören polisler çocuğa sormuş ;
-Evin nerede senin?
Çocuk ;
-Parkın karşısında.
Polis ;
-Park nerede?
Çocuk
-Evimizin Karşısında.
-Evin nerede senin?
Çocuk ;
-Parkın karşısında.
Polis ;
-Park nerede?
Çocuk
-Evimizin Karşısında.
Hakem
Bir gün temel hakem olmuş. Maçta faul olmuş. Ama Temel faul yapan kişiye değil yere düşen kişiye sarı kart vermiş.
Adam sormuş niye bana sarı verdin de faul yapana vermedin?
Temel cevap vermiş:
-Dikkatli ol bi daha düşme diye.
Adam sormuş niye bana sarı verdin de faul yapana vermedin?
Temel cevap vermiş:
-Dikkatli ol bi daha düşme diye.
Dönüşte buraya uğrama da!
Oburlardan obur biri, Hoca'ya misafir olmuş. Hoca, oburun önüne bir sofra kurmuş. Sofraya önce bir somun ekmek getirmiş. Diğer yemekleri getirmek için çıkmış.
Hoca dönünce, bir somun ekmekten eser kalmadığını görmüş. Elindeki siniyi sofraya bırakıp ekmeğe koşmuş. Fakat ekmeği getirinceye kadar, adam bu sefer de sinideki yemekleri bitirmiş.
Hoca bu işi birkaç kez tekrarlamış. Ne evde yemek kalmış, ne Hoca'da hâl... Hoca artık oturmuş. Obur misafirine nereden gelip nereye gittiğini sormuş. Adam:
"-Midem çok bozuk!" demiş. "İştahım da hiç yerinde değil. Kasabaya gidip kendimi hekime göstereceğim!"
Bu sözleri duyan Hoca dayanamayıp:
"-Aman hemşehrim!.." demiş. "İştahın açıldıktan sonra dönüşte buraya uğrama da, nereye uğrarsan uğra!.."
Hoca dönünce, bir somun ekmekten eser kalmadığını görmüş. Elindeki siniyi sofraya bırakıp ekmeğe koşmuş. Fakat ekmeği getirinceye kadar, adam bu sefer de sinideki yemekleri bitirmiş.
Hoca bu işi birkaç kez tekrarlamış. Ne evde yemek kalmış, ne Hoca'da hâl... Hoca artık oturmuş. Obur misafirine nereden gelip nereye gittiğini sormuş. Adam:
"-Midem çok bozuk!" demiş. "İştahım da hiç yerinde değil. Kasabaya gidip kendimi hekime göstereceğim!"
Bu sözleri duyan Hoca dayanamayıp:
"-Aman hemşehrim!.." demiş. "İştahın açıldıktan sonra dönüşte buraya uğrama da, nereye uğrarsan uğra!.."
Apartman Zili
Ufak bir çocuk Apartmanın ziline basmaya çalışıyormuş. Oradan geçen ihtiyar amca çocuğa yardım etmek istemiş.
- Hangi zile basmak istiyorsun evladım ?
- İkinci zile amca.
Amca zile bastıktan sonra:
- Şimdi ne yapacaksın diye sormuş. Çocuk ;
-Şimdi kaçalım amca..
- Hangi zile basmak istiyorsun evladım ?
- İkinci zile amca.
Amca zile bastıktan sonra:
- Şimdi ne yapacaksın diye sormuş. Çocuk ;
-Şimdi kaçalım amca..
Kadın Lafıyla
Erzurum havaalanında yolcular uçağa binmişler. Kapılar kapanmış ve hostes:
-"Sayın yolcular! Lütfen kemerlerinizi bağlayınız. demiş.
Kimse bağlamamış. Hostes durumu pilota anlatmış. Pilot, mikrofonu eline almış:
- Hele dadaşlar, kemerlerinizi bağlayın da havalanah. diye anons etmiş.
Herkes bir anda kemerlerini bağlamış. Hostesin şaşkınlığını gören ve kendiside Erzurumlu olan pilot şöyle demiş:
- Erzurumlu, ganayahli (kadın) lafiyla iş yapmaz.
-"Sayın yolcular! Lütfen kemerlerinizi bağlayınız. demiş.
Kimse bağlamamış. Hostes durumu pilota anlatmış. Pilot, mikrofonu eline almış:
- Hele dadaşlar, kemerlerinizi bağlayın da havalanah. diye anons etmiş.
Herkes bir anda kemerlerini bağlamış. Hostesin şaşkınlığını gören ve kendiside Erzurumlu olan pilot şöyle demiş:
- Erzurumlu, ganayahli (kadın) lafiyla iş yapmaz.
Ver Kaftanı Al Semeri
Nasreddin Hoca eşeğine binmiş köyüne giderken sıkışır, bir ağaçlık dere kenarında eşekten inerek kaftanını çıkarır, eşeğin üzerine koyarak ortadan kaybolur, ihtiyacını gidererek döndüğünde kaftanı ortada yoktur. Israrlı sorgulamasına rağmen eşeğinden de tık çıkmayınca Hoca sinirlenir. Eşeğin semerini çözerek omuzlar ve eşeğine;
"Bre mel'un! Ver kaftanımı vereyim semerini!" diye bağırır.
"Bre mel'un! Ver kaftanımı vereyim semerini!" diye bağırır.
Biliyor musunuz?
Nasrettin Hoca bir gün camide vaaz edecekmiş.
Cemaate:
- Ey cemaat! Size,ne söyleceğimi biliyor musunuz, demiş.
Cemaat 'bilmiyoruz' diye ses yükselince. Hoca:
- Madem bilmiyorsunuz bilmeyin daha iyi demiş.
Hoca minberden inip, gitmiş. Cemaat merak içinde kalmış.
Ertesi gün Hoca yine aynı soruyu sormuş:
- Ey cemaat! Size, ne söyleceğimi biliyor musunuz?
Cemaat bu sefer anlatsın diye 'biliyoruz' demiş.
Bunun üzerine Hoca:
- Biliyorsanız niye anlatayım ki, demiş.
Yine minberden inip gitmiş. Cemaatin merakı iyice artmış. Bu sefer aralarında kararlaştırmışlar.Hoca bir daha sorarsa 'kimimiz biliyoruz, kimimiz bilmiyoruz' diyeceklermiş. Ertesi gün Hoca yine aynı soruyu sorunca 'kimimiz biliyoruz, kimimiz bilmiyoruz' demişler. Nasrettin Hoca'da :
- O zaman bilenler, bilmeyenlere anlatsın, demiş.
Cemaate:
- Ey cemaat! Size,ne söyleceğimi biliyor musunuz, demiş.
Cemaat 'bilmiyoruz' diye ses yükselince. Hoca:
- Madem bilmiyorsunuz bilmeyin daha iyi demiş.
Hoca minberden inip, gitmiş. Cemaat merak içinde kalmış.
Ertesi gün Hoca yine aynı soruyu sormuş:
- Ey cemaat! Size, ne söyleceğimi biliyor musunuz?
Cemaat bu sefer anlatsın diye 'biliyoruz' demiş.
Bunun üzerine Hoca:
- Biliyorsanız niye anlatayım ki, demiş.
Yine minberden inip gitmiş. Cemaatin merakı iyice artmış. Bu sefer aralarında kararlaştırmışlar.Hoca bir daha sorarsa 'kimimiz biliyoruz, kimimiz bilmiyoruz' diyeceklermiş. Ertesi gün Hoca yine aynı soruyu sorunca 'kimimiz biliyoruz, kimimiz bilmiyoruz' demişler. Nasrettin Hoca'da :
- O zaman bilenler, bilmeyenlere anlatsın, demiş.
Nefes Tutma
Temel bir gün arkadaşlarıyla denize gitmiş. Denizin altından en uzağa kim gider diye iddaya girmişler. Herkes dalmış sıra Temel'e gelmiş. Temel daldığı gibi çıkmış. Herkes şaşırmış. Sormuşlar:
-Temel napaysun uşağum sen?
-Ula nefes almayi unutmuşum da!
-Temel napaysun uşağum sen?
-Ula nefes almayi unutmuşum da!
Uçakla Geliyorum
Usame Bin Ladin Bush'a telefon etmiş, kendini tanıtıp, konuşmasına devam etmiş..
"Sayın Bush size iki haberim var,biri iyi bir kötü hangisini önce söylememi istersiniz?"
Bush :
- "Önce iyisini söyleyin "demiş.
Ladin:
- "Teslim olmaya karar verdim",
Bush :
"Pekii kotu haber ne?"
Ladin:
- "Uçakla geliyorum ...!!!"
"Sayın Bush size iki haberim var,biri iyi bir kötü hangisini önce söylememi istersiniz?"
Bush :
- "Önce iyisini söyleyin "demiş.
Ladin:
- "Teslim olmaya karar verdim",
Bush :
"Pekii kotu haber ne?"
Ladin:
- "Uçakla geliyorum ...!!!"
Kapak
İki deli çölde seyahat ediyormuş. Bir vahada durup yanlarındaki yemekleri yemeye karar vermişler. Delilerden biri su içerken cam şişesinin kapağını açıyor, içince geri kapatıyormuş. Bunu sürekli tekrarlayınca yanındaki neden böyle yaptığını sormuş. Deli şöyle cevaplamış:
- Eğer şişe düşüp kırılırsa içindeki su dökülmesin diye.
- Eğer şişe düşüp kırılırsa içindeki su dökülmesin diye.
Yalan Makinası
Babası oğluna demişki yazılından kaç aldın çocuk demişki beş,
bi anda yalan makinası ötmüş bu olay üç kere daha tekrarlanmış hep ötmüş.
sonunda bi daha ötmüş babası oğluna demişki oğlum ben senin yaşındayken hep beş alırdım yalan makinesi patlamış.
bi anda yalan makinası ötmüş bu olay üç kere daha tekrarlanmış hep ötmüş.
sonunda bi daha ötmüş babası oğluna demişki oğlum ben senin yaşındayken hep beş alırdım yalan makinesi patlamış.
Gizli Ajan
Temel gizli ajan olmuş. Saksılara konulan mikrofonların paslandığını fark edince hemen bir not bırakmış:
"Çiçekleri sulamayun, mikrofonlar paslaniyi"
"Çiçekleri sulamayun, mikrofonlar paslaniyi"
Memnun mu?
Nasreddin Hocaya sormuşlar:
- Hocam Ramazan bizden memnun mu, onu memnun edebiliyor muyuz?
Hoca cevaplamış:
- Memnun olmasa her sene 10 gün önce gelir miydi?
- Hocam Ramazan bizden memnun mu, onu memnun edebiliyor muyuz?
Hoca cevaplamış:
- Memnun olmasa her sene 10 gün önce gelir miydi?
Hizmetçi
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
Net Cevap
Bütünleme sınavına girmişti Hakan.Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu :
-Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?
-Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.
-Peki, ne cevaplar verdin bakalım?
-Bilmiyorum, dedim babacığım!...
-Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?
-Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.
-Peki, ne cevaplar verdin bakalım?
-Bilmiyorum, dedim babacığım!...
Ben Uyuyorumsssss
Bir gün Nasreddin Hoca 㧐hire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarıs arkadaşı sormu:
- Hocam, uyudunuz mu?
- Buyurun bir㧐y mi var?
- Biraz bor para isteyecektim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya baayıp:
- Ben uyuyorum! demi.sssssssssss
- Hocam, uyudunuz mu?
- Buyurun bir㧐y mi var?
- Biraz bor para isteyecektim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya baayıp:
- Ben uyuyorum! demi.sssssssssss
24 Şubat 2015 Salı
Şaşkın Yolcu
Tren bir istasyonda durmuştu. Yolcunun biri fırsattan istifade bir şeyler satın almak için vagondan indi. Bu arada vagonu şaşırmamak için vagonun numarası olan 1492'yi ezberledi ve "Amerika'nın keşfi de bu tarihteydi"dedi kendi kendine.
Yarım saat sonra tren görevlileri o yana bu yana koşuşturan bir bey gördüler. Önüne gelene "Afedersiniz, Amerika'nın hangi yıl keşfedildiğini biliyor musunuz?" diye soruyordu.
Yarım saat sonra tren görevlileri o yana bu yana koşuşturan bir bey gördüler. Önüne gelene "Afedersiniz, Amerika'nın hangi yıl keşfedildiğini biliyor musunuz?" diye soruyordu.
Can Geldi
Oruç tutan Temel pek fena susamış. Vakit geçirmek için kırda giderken bakmış gürül gürül akan bir çeşme... Adeta kendinden geçmiş bir halde ağzını dayayıp lıkır lıkır içmeye başlamış. Bu sırada oradan geçen biri görüp:
-Ula Temel napayisun oruç gitti
-Oruç gittu ama façire de can geldu!
-Ula Temel napayisun oruç gitti
-Oruç gittu ama façire de can geldu!
Şenol Güneş
Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
Seyis ve Profesör
Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör sonunda seyise sormuş:
-Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
Seyis cevap vermiş:
-Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.
Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
-Konuşmamı nasıl buldun?
Seyis cevap vermiş:
-Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.
-Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
Seyis cevap vermiş:
-Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.
Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
-Konuşmamı nasıl buldun?
Seyis cevap vermiş:
-Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.
Kapıya Dikkat
Temel'in karısı vefat etmiş. Cenaze namazı kılınmış, cemaat tabutu sırtlamış tam camiiden cenazeyi çıkartacaklar, tabut camiinin kapısına çarpmış. Tabuttan bir inilti duyulmuş. Hemen açmışlar tabutu. Öldü sanılan kadın yaşıyormuş. Hemen hastaneye götürmüşler ve kadın 10 sene daha yaşamış.
10 sene sonra kadın ölmüş. Yine aynı camiide cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camiinin kapısından çıkartacaklar, birden Temel'in sesi duyulmuş:
- Uşaklar gözünüzü seviyim şu kapiya tikkat edun da!
10 sene sonra kadın ölmüş. Yine aynı camiide cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camiinin kapısından çıkartacaklar, birden Temel'in sesi duyulmuş:
- Uşaklar gözünüzü seviyim şu kapiya tikkat edun da!
Özel Hayat
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp:
-Ula Temel Napiysin?
-Ula cörmiymisin çöpeğimi cezdurayrum.
-Ula Temel bunun boynuzlari var.
-Valla ben onin özel hayatina karişmayrum.
-Ula Temel Napiysin?
-Ula cörmiymisin çöpeğimi cezdurayrum.
-Ula Temel bunun boynuzlari var.
-Valla ben onin özel hayatina karişmayrum.
Yüzme Yarışı
İstanbul'da özürlüler için açılan bir olimpiyat salonunda, yüzme yarışları yapılmaktadır. Yüzücüler yerlerini alırlar. 1. Kulvarda bacağından sakat bir yüzücü, 2. Kulvarda kolundan sakat biri vs vs. 10. kulvarda ise Temeli getirirler, Temel sırf "Kafa" dan oluşmakta:
Sonra yarışma başlamış tüm sporcular kulvara çıkmışlar,bizim temelin kafasını da koymuşlar kulvara.Start verilmiş tüm sporcular havuza atlamış. Neyse oradan biri de temelin kafayı sallamış havuza. Herkes finishe doğru giderken bizim temelin kafa dibe doğru gidiyormuş. Yarışma bitmiş görevliler temelin kafayı çıkartmışlar "hani 1. olcaktın" demişler.
Temel "Ya hiç sormayın, olacaktım ama kulağıma kramp girdi" demiş.
Sonra yarışma başlamış tüm sporcular kulvara çıkmışlar,bizim temelin kafasını da koymuşlar kulvara.Start verilmiş tüm sporcular havuza atlamış. Neyse oradan biri de temelin kafayı sallamış havuza. Herkes finishe doğru giderken bizim temelin kafa dibe doğru gidiyormuş. Yarışma bitmiş görevliler temelin kafayı çıkartmışlar "hani 1. olcaktın" demişler.
Temel "Ya hiç sormayın, olacaktım ama kulağıma kramp girdi" demiş.
Timsah Şovu
Şovmenin biri yaptığı şovuyla dünyada çok büyük bir üne kavuşmuş. Şovunu bir timsahla gerçekleştiriyormuş.
Sopasıyla timsahın başına vuruyormuş, timsah ağzını açıp adamın kolunu ağzına alıyormuş,adam tekrar sopayla timsahın başına vurunca tekrar ağzını açıp hiçbir zarar vermeden adamın kolunu bırakıyormuş.
Şovmen bütün dünya ülkelerini gezer, sıra Türkiye'ye gelir. Büyük bir kalabalık şovu heyecanla izlemektedir. Şov biter,şovmen alkışlardan aldığı zevkle seyircilere döner kasılarak sorar:
- Aranızda bunu yapabilecek biri var mı?
Seyircilerin arasından bizim Temel atılır:
- Ben yaparım ama söz ver,kafama hızlı vurmayacaksın.
Sopasıyla timsahın başına vuruyormuş, timsah ağzını açıp adamın kolunu ağzına alıyormuş,adam tekrar sopayla timsahın başına vurunca tekrar ağzını açıp hiçbir zarar vermeden adamın kolunu bırakıyormuş.
Şovmen bütün dünya ülkelerini gezer, sıra Türkiye'ye gelir. Büyük bir kalabalık şovu heyecanla izlemektedir. Şov biter,şovmen alkışlardan aldığı zevkle seyircilere döner kasılarak sorar:
- Aranızda bunu yapabilecek biri var mı?
Seyircilerin arasından bizim Temel atılır:
- Ben yaparım ama söz ver,kafama hızlı vurmayacaksın.
Erkek İsmi
Temel bir gün Fadime'nin kalbini kırar. Fadime, kadın hakkını aramak için mahkemeye başvurur.
Temel de "Ula boşa arama bulamazsun" der.
Fadime neden diye sorunca da. Temel:
-Çünkü Hakkı erkek ismidur da.
Temel de "Ula boşa arama bulamazsun" der.
Fadime neden diye sorunca da. Temel:
-Çünkü Hakkı erkek ismidur da.
Mezarlık Bekçisiyim
İki arkadaş konuşuyorlarmış;
-Nasıl iş bulabildin mi?
-Elbette, altımda 1500 kişi çalışıyor.
-Vay canına! Ne işi bu?
-Mezarlık bekçisiyim.
-Nasıl iş bulabildin mi?
-Elbette, altımda 1500 kişi çalışıyor.
-Vay canına! Ne işi bu?
-Mezarlık bekçisiyim.
Azrail Gönderdin
Bektaşi yoksulluktan bıkmış, ellerini açıp dua etmiş:
Allahım, şu canımı al da kurtar beni bu sefil dünyadan.
O sırada yanından geçtiği binanın duvarları yıkılmış. Bektaşi canını zor kurtarmış, ellerini havaya kaldırmış:
Allahım kırk yıldan beri bana biraz dünyalık ver diye sana dua ettim, beni dinlemedin. Şimdi hemen Azrail gönderdin...
Allahım, şu canımı al da kurtar beni bu sefil dünyadan.
O sırada yanından geçtiği binanın duvarları yıkılmış. Bektaşi canını zor kurtarmış, ellerini havaya kaldırmış:
Allahım kırk yıldan beri bana biraz dünyalık ver diye sana dua ettim, beni dinlemedin. Şimdi hemen Azrail gönderdin...
Rüya Tabirleri
-Temel! Gece rüyamda ne gördüm biliyor musun?
-Ne gördün Fadime?
-Akşam eve gelirken elinde çok güzel bir paketle geliyorsun.
-Eeee?
-Ben de paketi heyecanla açıyorum ve içinden bir inci kolye çıkıyor! Sence bunun anlamı ne olabilir?
Temel gülümsemiş:
-Hele akşam olsun da anlamını öğrenirsin, demiş.
Akşam olmuş Temel elinde güzel bir paketle eve gelir. Fadime gözlerine inanamaz ve çok heyecanlanır, paketi aceleyle açar. Bir de ne görsün kutunun içinde bir kitap ve üzerinde 'rüya tabirleri' yazıyor.
-Ne gördün Fadime?
-Akşam eve gelirken elinde çok güzel bir paketle geliyorsun.
-Eeee?
-Ben de paketi heyecanla açıyorum ve içinden bir inci kolye çıkıyor! Sence bunun anlamı ne olabilir?
Temel gülümsemiş:
-Hele akşam olsun da anlamını öğrenirsin, demiş.
Akşam olmuş Temel elinde güzel bir paketle eve gelir. Fadime gözlerine inanamaz ve çok heyecanlanır, paketi aceleyle açar. Bir de ne görsün kutunun içinde bir kitap ve üzerinde 'rüya tabirleri' yazıyor.
Ön Vagon
Dursun Temel'i istasyonda memleketine uğurlarken şöyle dedi:
-Sakın en öndeki vagona binmeyesun Temel. Bir kaza anında en çok hasari gören vagon ön vagondur uşağum.
Temel:
-Hiç anlamayrum ula neden ha bu ön vagonu kaldirmayiler?
-Sakın en öndeki vagona binmeyesun Temel. Bir kaza anında en çok hasari gören vagon ön vagondur uşağum.
Temel:
-Hiç anlamayrum ula neden ha bu ön vagonu kaldirmayiler?
Hiç Birşey Olmayan Dükkan
Kadının biri bakkala girmiş:
- Ekmek var mı?
- Özür dilerim ama yok!
- Yoğurt var mı?
- Maalesef o da yok.
- Çikolata? Bisküvi?
- Kusura bakmayın..
- Deterjan? Tuvalet kağıdı?
- Hayır..
- Aman Allah'ım! Kapatmalısınız bu dükkanı..
- Haklısınız ama anahtar da yok.
- Ekmek var mı?
- Özür dilerim ama yok!
- Yoğurt var mı?
- Maalesef o da yok.
- Çikolata? Bisküvi?
- Kusura bakmayın..
- Deterjan? Tuvalet kağıdı?
- Hayır..
- Aman Allah'ım! Kapatmalısınız bu dükkanı..
- Haklısınız ama anahtar da yok.
Çaycı
Adam iş hanındaki çaycıya sorar."Bir günde kaç demlik satıyorsun ?" Çaycı "Aşağı yukarı on demlik satarım." Onbeş demlik satmak istermisin ? Çaycı " Tabi " Öyleyse bardakları tam doldur.
23 Şubat 2015 Pazartesi
Sinemaya Cideyruz
Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.
Cahil Öğretmen
Öğretmen öğrencisine:
- Zil çaldıktan sonra sınıftan çıkma, seninle beş dakika görüşmek istiyorum demiş.
İkisi yalnız kaldıklarında öğrencinin ödev kâğıdını eline almış,
-Bu şiiri kendin mi yazdın? diye sormuş.
- Evet öğretmenim, ben yazdım, bütün mısraları tek tek bana aittir diye cevap vermiş öğrencisi.
-Ooo, o zaman sayın Namık Kemal Bey, sizinle tanışmak benim için inanılmaz bir onur demiş öğretmen saygıyla ayağa kalkıp telaşla ceketini iliklemeye çalışırken, Türk edebiyatseverleri sizin uzun yıllar önce öldüğünüz gibi saçma sapan bir düşünceye kapılıp büyük bir üzüntü içerisindeydiler efendim.
- Zil çaldıktan sonra sınıftan çıkma, seninle beş dakika görüşmek istiyorum demiş.
İkisi yalnız kaldıklarında öğrencinin ödev kâğıdını eline almış,
-Bu şiiri kendin mi yazdın? diye sormuş.
- Evet öğretmenim, ben yazdım, bütün mısraları tek tek bana aittir diye cevap vermiş öğrencisi.
-Ooo, o zaman sayın Namık Kemal Bey, sizinle tanışmak benim için inanılmaz bir onur demiş öğretmen saygıyla ayağa kalkıp telaşla ceketini iliklemeye çalışırken, Türk edebiyatseverleri sizin uzun yıllar önce öldüğünüz gibi saçma sapan bir düşünceye kapılıp büyük bir üzüntü içerisindeydiler efendim.
Hava Nasıl
Fadime Temel'e havanın nasıl olduğunu sorar. Temel gidip pencereyi açar kafasını çıkarıp havaya doğru bakar ve Fadime'ye şöyle bir rapor verir:
-Ula yağmur hep gözume gözume yağiyii hiç pişi göremeyrum ki
-Ula yağmur hep gözume gözume yağiyii hiç pişi göremeyrum ki
Üzüm Fidanı
Büyük Tufan'dan sonra Nuh ve adamları yerleştikleri yeni yurtlarında, yeni bitkiler dikiyormuş. Sıra "asma"nın dikimine gelmiş.Demiş ki Nuh:
-"Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir eşek kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün!"
Çevredekiler bir anlam veremedikleri bu merasimin nedenini sormuşlar Nuh'a. O da şu şekilde açıklamış:
-"Bakın, bu ağacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk başta kuş gibi cıvıldaşacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecekler. Durmayı bilmeyenlerse eşekleşecek. "
-"Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir eşek kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün!"
Çevredekiler bir anlam veremedikleri bu merasimin nedenini sormuşlar Nuh'a. O da şu şekilde açıklamış:
-"Bakın, bu ağacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk başta kuş gibi cıvıldaşacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecekler. Durmayı bilmeyenlerse eşekleşecek. "
Namaz Batıl Oldu
Bir cemaat namaza durmuştu. İçlerinden biri konuşunca, öteki "Namazda konuştun ve namazın bozuldu!" diye çıkıştı. Bir başkası gülerek "İkinizin namazı da bozuldu" diye güldü. Dördüncüsü " Üçünüzün namazı da bozuldu. Çünkü üçünüz de konuştunuz" dedi. Aynı safta duran bir başkası "Allah'a şükür ben hiç konuşmadım!" deyiverdi.
Takma Diş
Antikacı dükkanına giren adam,hiddetle bağırdı:
bana gerçek fildişi diye sattığınız biblo,meğer fildişi değilmiş,sahteymiş!..
antikacı hiddetli müşteriyi dinledikten sonra sakince cevap verdi:
olamaz efendim,dedi.Çünkü bizim biblolarımızın,hepsi gerçek fildişidir.Haa,ama fil takma diş takıyorsa onu bilemem. :)
bana gerçek fildişi diye sattığınız biblo,meğer fildişi değilmiş,sahteymiş!..
antikacı hiddetli müşteriyi dinledikten sonra sakince cevap verdi:
olamaz efendim,dedi.Çünkü bizim biblolarımızın,hepsi gerçek fildişidir.Haa,ama fil takma diş takıyorsa onu bilemem. :)
Hamal
Bir gün yaz sıcağında hamalın biri arkasında yükle ilerlemektedir. O esnada yukarı apartmanlardan birinden hamal hamal hamal diye bir kadın seslenir:
- Hamal saat kaç?
Hamal nereden bilsin:
- Saat 40 der.
Kadın tekrar hamala dönerek:
- Hamal hamal saat hiç kırk olur mu?
Hamal da kadına dönerek:
- Ulan manyak kadın hamal da saat olur mu?
- Hamal saat kaç?
Hamal nereden bilsin:
- Saat 40 der.
Kadın tekrar hamala dönerek:
- Hamal hamal saat hiç kırk olur mu?
Hamal da kadına dönerek:
- Ulan manyak kadın hamal da saat olur mu?
Trafik Polisi
Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar;
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!
Oflu Bayburtlu ve Rizeli
Osmanlılar zamanında Rizeli, Bayburtlu bir de Oflu içki içerken yakalanmışlar.
Kadı bunları huzuruna almış;
- Bunlara 100'er kırbaç vurun birer tane de istek hakkı verin...
Kadı, Rizeliyi çağırmış huzuruna;
- Rizeli söyle bakalım isteğin nedir?
- Sırtıma bir balon bağlansın.
Kadı emir vermiş ve Rizelinin sırtına balon bağlamışlar.40 kırbaçta balon patlamış ve 60 kırbaç yemiş Rizeli.
Kadı Bayburtluyu çağırmış huzuruna;
- Bayburtlu senin isteğin nedir?
- Benim de sırtıma balon bağlayın.
Kadı emir vermiş ve Rizelinin sırtına balon bağlamışlar. 30 kırbaçta balon patlamış ve 70 kırbaç yemiş Rizeli.
Kadı Ofluyu çağırmış;
- Oflu sen çok Müslüman bir adamsın, senin iki istek hakkın var.Birincisi nedir?
- 1000 kırbaç vurun bana...
- Oğlum sen manyakmısın.Adamlar 100 'e dayanamıyor,sen 1000 kırbaç diyorsun.
- Yahu istek benim değil mi? Sana ne kadı efendi? Sen vur 1000 kırbacı.
- Tamam.İkinci isteğin nedir?
- Bu Bayburtluyu da arkama bağlayın..
Kadı bunları huzuruna almış;
- Bunlara 100'er kırbaç vurun birer tane de istek hakkı verin...
Kadı, Rizeliyi çağırmış huzuruna;
- Rizeli söyle bakalım isteğin nedir?
- Sırtıma bir balon bağlansın.
Kadı emir vermiş ve Rizelinin sırtına balon bağlamışlar.40 kırbaçta balon patlamış ve 60 kırbaç yemiş Rizeli.
Kadı Bayburtluyu çağırmış huzuruna;
- Bayburtlu senin isteğin nedir?
- Benim de sırtıma balon bağlayın.
Kadı emir vermiş ve Rizelinin sırtına balon bağlamışlar. 30 kırbaçta balon patlamış ve 70 kırbaç yemiş Rizeli.
Kadı Ofluyu çağırmış;
- Oflu sen çok Müslüman bir adamsın, senin iki istek hakkın var.Birincisi nedir?
- 1000 kırbaç vurun bana...
- Oğlum sen manyakmısın.Adamlar 100 'e dayanamıyor,sen 1000 kırbaç diyorsun.
- Yahu istek benim değil mi? Sana ne kadı efendi? Sen vur 1000 kırbacı.
- Tamam.İkinci isteğin nedir?
- Bu Bayburtluyu da arkama bağlayın..
Geveze
Kızın biri okulda çok geveze idi. Herkes şikayetçiydi. Müdür bir gün kızın babasına telgraf çekti:
-Kızınız çok geveze, diliyle ortalığı karıştırıyor. Lütfen çaresine bakınız.
Telgrafın cevabı gelir:
-Siz gelin bir de annesini görün. Geveze nasıl olurmuş!
-Kızınız çok geveze, diliyle ortalığı karıştırıyor. Lütfen çaresine bakınız.
Telgrafın cevabı gelir:
-Siz gelin bir de annesini görün. Geveze nasıl olurmuş!
Uğursuz Kadın
Cafer komadadır. Yanında ise karısı... Cafer'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
Kola İsteyince
Akıl hastanesinde bir gün bir deli, bir hasta bakıcıyı yanına çağırır,
- Bana çabuk 5 şişe kola getir, der.Hasta bakıcı bu duruma kızar ve hastaya beş tane tokat atar ve
- Al işte kolalarını, der.Aradan zaman geçtikten sonra
yine aynı hasta, bakıcıyı yanına çağırır ve bakıcıyı tokatlar. Bu durum karşısında bakıcı hastaya
- Ne oluyor? der.Hasta cevap verir,
- Şişeleri getirdim abi... :)
- Bana çabuk 5 şişe kola getir, der.Hasta bakıcı bu duruma kızar ve hastaya beş tane tokat atar ve
- Al işte kolalarını, der.Aradan zaman geçtikten sonra
yine aynı hasta, bakıcıyı yanına çağırır ve bakıcıyı tokatlar. Bu durum karşısında bakıcı hastaya
- Ne oluyor? der.Hasta cevap verir,
- Şişeleri getirdim abi... :)
Hizmetçi
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
Rüyaların Tersi
Bir gün delinin biri köprüden geçiyormuş köprü kırıkmış ve bunu bildiği halde yürümeye devam etmiş. Çünkü gece rüyasında kendini o köprüden düşerken görmüş. Kendi kendine "Bana herkes rüyaların tersi olur derdi, bende buradan düşersem eğer yalan söyledikleri belli olur bir daha da bana deli demezler" demiş.
İki Er
İki general bir cafede oturup konuşuyorlarmış. generalin biri "benim bir erim var çok salak demiş. diğeriyse "hayır, benim bir erim var o daha da salaktır." demiş. tartışma çok büyümeden kimin askerinin daha salak olduğunu anlamak için yarışma gibi bir şey yapmaya karar vermişler. ilk general askerini yanına çağırıp "oğlum, git bana şu 5000 lirayla bir mercedes al gel" demiş. ikinci general de askerini çağırıp "git bak ben ordu evinde miyim?" demiş. iki asker yolda karşılaşmışlar. ilki "ya benim general çok salak. bu günün pazar olduğunu bildiği halde beni araba aldırmaya gönderdi." demiş. ikincisiyse "benim general daha salak. yanında telefon dururken, beni ordu evine gönderdi." demiş
Şenol Güneş
Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..
Bush`un Pulu
Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."
Şanslı Pizzacı
Fabrikanın patronu, müdürünü yanına alarak ani bir baskınla Fabrika içinde personeli kontrole çıkar. Dolaşırken tembel tembel oturan bir genç görür ve çok sinirlenir.
- Haftalığın ne kadar senin?
- 300 dolar efendim.
Patron cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır.
- İşte haftalığın şimdi git bir daha gelme!
Genç 300 doları alır ve oradan gider.
Patron müdüre dönerek:
-Bu genç ne kadar zamandır burada çalışıyordu?
Müdür:
-O genç burada çalışmıyor efendim yalnızca pizza siparişimizi getirmişti.
- Haftalığın ne kadar senin?
- 300 dolar efendim.
Patron cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır.
- İşte haftalığın şimdi git bir daha gelme!
Genç 300 doları alır ve oradan gider.
Patron müdüre dönerek:
-Bu genç ne kadar zamandır burada çalışıyordu?
Müdür:
-O genç burada çalışmıyor efendim yalnızca pizza siparişimizi getirmişti.
Baklava
Babası oğluna öğüt veriyordu,
- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.
Oğlu hemen annesine sesleniyor.
- Anne! Yarına bıraktığın baklavayı getir de bugün yiyelim.
- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.
Oğlu hemen annesine sesleniyor.
- Anne! Yarına bıraktığın baklavayı getir de bugün yiyelim.
22 Şubat 2015 Pazar
Nezleyim de
Timurlenk, Akşehir'de karargah kurulunca şehir halkı adına Nasrettin Hoca ile eşraftan iki zat hatır sormaya gittiler. Kahveler içilip sohbet edildikten sonra, Timur sormuş :
- Karargahımı nasıl buldunuz?
Beylerden biri cevap vermiş :
- Çok güzel ama fena bir koku var!
Timur fena halde kızmış, yanındakilere " Alın şu adamı, boynunu vurun" demiş ve öteki beye dönmüş :
- Koku var mı?
Adam korkusundan :
- Ne münasebet efendimiz, misk-ü amber kokuyor, deyince Timur gene kızmış :
- Neresi misk kokuyor dalkavuk herif! Alın şununda boynunu vurun!
Sonra aynı soruyu Hoca'ya sormuş. Hoca bakmış pabuç pahalı yapıştırmış cevabını :
- Vallahi hükümdarım ne diyeyim, nezleyim burnum koku almıyor.
- Karargahımı nasıl buldunuz?
Beylerden biri cevap vermiş :
- Çok güzel ama fena bir koku var!
Timur fena halde kızmış, yanındakilere " Alın şu adamı, boynunu vurun" demiş ve öteki beye dönmüş :
- Koku var mı?
Adam korkusundan :
- Ne münasebet efendimiz, misk-ü amber kokuyor, deyince Timur gene kızmış :
- Neresi misk kokuyor dalkavuk herif! Alın şununda boynunu vurun!
Sonra aynı soruyu Hoca'ya sormuş. Hoca bakmış pabuç pahalı yapıştırmış cevabını :
- Vallahi hükümdarım ne diyeyim, nezleyim burnum koku almıyor.
Kimya Dersi
Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı gösterdi:
-Şimdi bu beşyüzlüğü asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?
Nuri parmak kaldırıp cevapladı:
-Erimez, öğretmenim:
-Evet erimez, neden erimez?
-Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan...
-Şimdi bu beşyüzlüğü asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?
Nuri parmak kaldırıp cevapladı:
-Erimez, öğretmenim:
-Evet erimez, neden erimez?
-Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan...
Nazik Hanım
İstanbul'a gurbete giden Erzurum'lu, dönüşte karısına İstanbul'lu hanımların, akşam eve dönen kocalarını, kapıda nasıl karşıladıklarını "Hoş geldin kocacığım, üşümüşsün, yorulmuşsun!" gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmış. Belli ki o da karısının kendisini öyle karşılamasını istiyor.
Akşam eve gelmiş, kar, tipi, soğuk, karısı kapıyı açmış:
-Uyiyy kocacığım, it gibi titriyirsin...
Akşam eve gelmiş, kar, tipi, soğuk, karısı kapıyı açmış:
-Uyiyy kocacığım, it gibi titriyirsin...
Cinslik
Eşekle karga uçakla yolculuk yaparken,karga hostesi çağırma düğmesine basar ve hostes gelir.
- Buyurun karga bey, ne arzu edersiniz?
diye sorar .
Karga:
- Cinslik olsun diye, der.
Aradan birkaç dakika geçer, gene düğmeye basar hostes gene gelir.
- Buyurun karga bey ne istemiştiniz?
diye sorar.
Karga yine:
- Cinslik olsun diye, der.
Bunu gören eşek butona basar ve hostes gelir.
- Buyurun eşek bey ne arzu edersiniz?
Eşek:
- Hiiç , cinslik olsun diye, der.
Hostes sinirle pilotun yanına gider efendim yolculardan eşekle karga beni ikide bir boş yere çağırıyor sonrada cinslik olsun diye deyip gülüyorlar der. Pilot eşekle kargayı tuttuğu gibi uçaktan aşağı atar ikisi aşağı düşerken karga eşeğe bağırır.
-Uçmasını bilmiyorsan cinslik yapma!
- Buyurun karga bey, ne arzu edersiniz?
diye sorar .
Karga:
- Cinslik olsun diye, der.
Aradan birkaç dakika geçer, gene düğmeye basar hostes gene gelir.
- Buyurun karga bey ne istemiştiniz?
diye sorar.
Karga yine:
- Cinslik olsun diye, der.
Bunu gören eşek butona basar ve hostes gelir.
- Buyurun eşek bey ne arzu edersiniz?
Eşek:
- Hiiç , cinslik olsun diye, der.
Hostes sinirle pilotun yanına gider efendim yolculardan eşekle karga beni ikide bir boş yere çağırıyor sonrada cinslik olsun diye deyip gülüyorlar der. Pilot eşekle kargayı tuttuğu gibi uçaktan aşağı atar ikisi aşağı düşerken karga eşeğe bağırır.
-Uçmasını bilmiyorsan cinslik yapma!
Kapıya Dikkat
Temel'in karısı vefat etmiş. Cenaze namazı kılınmış, cemaat tabutu sırtlamış tam camiiden cenazeyi çıkartacaklar, tabut camiinin kapısına çarpmış. Tabuttan bir inilti duyulmuş. Hemen açmışlar tabutu. Öldü sanılan kadın yaşıyormuş. Hemen hastaneye götürmüşler ve kadın 10 sene daha yaşamış.
10 sene sonra kadın ölmüş. Yine aynı camiide cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camiinin kapısından çıkartacaklar, birden Temel'in sesi duyulmuş:
- Uşaklar gözünüzü seviyim şu kapiya tikkat edun da!
10 sene sonra kadın ölmüş. Yine aynı camiide cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camiinin kapısından çıkartacaklar, birden Temel'in sesi duyulmuş:
- Uşaklar gözünüzü seviyim şu kapiya tikkat edun da!
Yaramazın Aklı
Küçük afacan, komşusunun bahçesindeki elma ağacına çıkmıştı. Tam bir tane kopardığı sırada komşunu onu suç üstü yakaladı. Öfkeyle:
"Ne yapıyorsun orada bakayım?" diye bağırdı.
Yaramaz çocuk soğukkanlılıkla:
"Birşey yapmıyorum amca" dedi, "bir elma düşmüştü de onu yerine yapıştırmaya çalışıyorum."
"Ne yapıyorsun orada bakayım?" diye bağırdı.
Yaramaz çocuk soğukkanlılıkla:
"Birşey yapmıyorum amca" dedi, "bir elma düşmüştü de onu yerine yapıştırmaya çalışıyorum."
Hep Aynı Yemek
Adanalı Cemal, Kayserili Kemal ve Temel bu üç arkadaş Boğaz Köprüsü'nde tamir yapıyorlarmış ve karıları da bunlara yemeleri için
bir şeyler hazırlıyormuş. Ama hep aynı şeyler. Kayserili yemek torbasını açıyor pastırmalı ekmek. Adanalı açıyor köfte ekmek.
Temel açıyor ekmek arası hamsi. Bu hep böyle devam ediyormuş. Neyse günlerden bir gün bunların canına tak etmiş ve demişler
yine aynı şeyleri hazırladılarsa kendimizi köprüden atalım. Adanalı bakmış ekmeğe köfteli hiç düşünmeden atlamış aşağıya , Kayserilinin ki de
pastırmalı, oda atlamış aşağı. Temel bakmış hamsili, o da dayanamamış ve atlamış. Bunların evlerinde de ağıt yakılıyormuş.
Adanalının karısı:
- Vah zavallı kocacığım köfte ekmeği ne çok severdi hep kendi ellerimle hazırlardım.
Kayserili:
- Vah zavallı kocacığım pastırmalı ekmeği ne çok severdi hep kendi ellerimle hazırlardım.
Karadenizli ise
- Vah zavallı kocacığım hamsi+ekmeği ne çok severdi her sabah kalkıp kendi hazırlardı.
bir şeyler hazırlıyormuş. Ama hep aynı şeyler. Kayserili yemek torbasını açıyor pastırmalı ekmek. Adanalı açıyor köfte ekmek.
Temel açıyor ekmek arası hamsi. Bu hep böyle devam ediyormuş. Neyse günlerden bir gün bunların canına tak etmiş ve demişler
yine aynı şeyleri hazırladılarsa kendimizi köprüden atalım. Adanalı bakmış ekmeğe köfteli hiç düşünmeden atlamış aşağıya , Kayserilinin ki de
pastırmalı, oda atlamış aşağı. Temel bakmış hamsili, o da dayanamamış ve atlamış. Bunların evlerinde de ağıt yakılıyormuş.
Adanalının karısı:
- Vah zavallı kocacığım köfte ekmeği ne çok severdi hep kendi ellerimle hazırlardım.
Kayserili:
- Vah zavallı kocacığım pastırmalı ekmeği ne çok severdi hep kendi ellerimle hazırlardım.
Karadenizli ise
- Vah zavallı kocacığım hamsi+ekmeği ne çok severdi her sabah kalkıp kendi hazırlardı.
Göz Ağrısı
Temel, göz doktoruna gitmiş:
-Doktor bey, ne zaman çay içsam gözlerum ağriyi, ne yapmam lazim.
Doktor da Temel'in gözleri muayene etmiş ve:
-Çayı içmeden önce kaşığı bardaktan çıkartmanız gerekli, demiş.
-Doktor bey, ne zaman çay içsam gözlerum ağriyi, ne yapmam lazim.
Doktor da Temel'in gözleri muayene etmiş ve:
-Çayı içmeden önce kaşığı bardaktan çıkartmanız gerekli, demiş.
Buz Hokey Bekçisi
Temel Kuzey Kutbuna gider. Buzda balık avlamak çok popüler olduğunu duyar, hemen kendine bir olta alır ve bulduğu ilk geniş buzlu alanda ise girişir.
Tam buzu kırmaya çalışırken gümbür gümbür bir ses duyar:
"Orada balık bulamazsın!".
Ne olduğunu anlamayarak etrafına bakınır ama sesin nereden geldiğini çözemez. Biraz ileriye gidip tekrar buzu kırmaya çalışırken aynı ses yine duyulur:
"Sana söyledim geri zekalı, orada balık bulamazsın!!".
Temel korku içinde basını yukarı kaldırır ve dehşet içinde sorar:
"Tanrım? Sen misin?".
Aynı ses cevap verir:
"Hayır, ben buz hokey sahasının bekçisiyim"
Tam buzu kırmaya çalışırken gümbür gümbür bir ses duyar:
"Orada balık bulamazsın!".
Ne olduğunu anlamayarak etrafına bakınır ama sesin nereden geldiğini çözemez. Biraz ileriye gidip tekrar buzu kırmaya çalışırken aynı ses yine duyulur:
"Sana söyledim geri zekalı, orada balık bulamazsın!!".
Temel korku içinde basını yukarı kaldırır ve dehşet içinde sorar:
"Tanrım? Sen misin?".
Aynı ses cevap verir:
"Hayır, ben buz hokey sahasının bekçisiyim"
Kim Almış
İlkokulun beşinci sınıfına müfettiş gelmiştir.
Tarh dersinde çocuklara birkaç soru sorup cevap alamayınca:
- Peki, İstanbul`u kim aldı? diye sorar.
- Vallahi biz almadık öğretmenim, derler. Sinirlenen müfettiş, doğru müdüre çıkar ve:
- Ne biçim beşinci sınıf bunlar, der.
Müdür gayet ciddi cevap verir:
- Aman müfettiş bey biz o sınıftan neler çekiyoruz. İşte böyle alırlar da almadık derler.
Tarh dersinde çocuklara birkaç soru sorup cevap alamayınca:
- Peki, İstanbul`u kim aldı? diye sorar.
- Vallahi biz almadık öğretmenim, derler. Sinirlenen müfettiş, doğru müdüre çıkar ve:
- Ne biçim beşinci sınıf bunlar, der.
Müdür gayet ciddi cevap verir:
- Aman müfettiş bey biz o sınıftan neler çekiyoruz. İşte böyle alırlar da almadık derler.
Göle Yoğurt Çalmak
Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye :
- Ne yapıyorsun Hoca ? demişler.
- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.
- Olur mu demişler, göl yoğurt mayası tutar mı hiç ? Hoca cevabı yapıştırmış tabii.
- Ya tutarsa...
- Ne yapıyorsun Hoca ? demişler.
- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.
- Olur mu demişler, göl yoğurt mayası tutar mı hiç ? Hoca cevabı yapıştırmış tabii.
- Ya tutarsa...
Aynı Köpek
Öğretmen:
-Köpek hakkında yazdığın yazı ağabeyininkinin tıpkısı.
Öğrenci:
-Evet öğretmenim aynı köpeği anlattık.
-Köpek hakkında yazdığın yazı ağabeyininkinin tıpkısı.
Öğrenci:
-Evet öğretmenim aynı köpeği anlattık.
Akrebini Kaybettim
İki deli arasında konuşma :
-Saat kaç?
-Beş var
-Kaça beş var?
-Bilmiyorum, akrebini kaybettim.
-Saat kaç?
-Beş var
-Kaça beş var?
-Bilmiyorum, akrebini kaybettim.
Öğrenme Açlığı
Öğretmen, küçük öğrencisinden çok memnundu.
Annesine sordu:
- Oğlunuz bu şaşırtıcı öğrenme açlığını kimden aldı?
Anne cevapladı:
- Öğrenmesini benden, açlığını babasından...
Annesine sordu:
- Oğlunuz bu şaşırtıcı öğrenme açlığını kimden aldı?
Anne cevapladı:
- Öğrenmesini benden, açlığını babasından...
Kısa Cevap
Binlerce yıl önce,Yunan halkı ayrı şehir devletleri halinde yaşıyordu. Yunanistan'ın kuzey kesimini oluşturan Makedonya kralı Filip ise, bütün Yunanistan'ı kendi liderliğinde toplamak istiyordu.Bu yüzden,büyük bir ordu toplandı ve kendi krallığını kabul ettirene kadar diğer şehir devletleri ile savaştı. Bir tek Isparta ona karşı direndi.
Ispartalılar,Yunanistan'ın Lakonya adı verilen güney kısmında yaşıyorlardı. Bu yüzden, kendilerine Lakonyalılarda denirdi. Lakakonyalılar sade yaşantıları ve cesaretleriyle tanınırlardı.Ayrıca, az ve öz konuşmaları ve kullandıkları kelimeleri dikkatlice seçmeleri ile,
Filip bütün Yunanistan'ı ele geçirmek için Ispartalı'ları hakimiyeti altına alması gerektiğinin farkındaydı.Bu yüzden,ordusunu Lakonya sınırına dayandı ve Ispartalılar'a bir mesaj gönderdi.
"Eğer hemen teslim olmazsanız,ülkenizi işgal ederim.Ve eğer işgal edersem, sahip olduğunuz herşeyi yağmalayıp yakarım.Ve Lakonya'ya girersem büyük şehrinizi yerle bir ederim."
Bir kaç gün içinde Ispartalıların cevabı geldi.
mektup İspartalıların azminin ve cesaretinin belgesi hükmündeydi ve sadece bir kelimeden ibaretti:
"EĞER..."
Ispartalılar,Yunanistan'ın Lakonya adı verilen güney kısmında yaşıyorlardı. Bu yüzden, kendilerine Lakonyalılarda denirdi. Lakakonyalılar sade yaşantıları ve cesaretleriyle tanınırlardı.Ayrıca, az ve öz konuşmaları ve kullandıkları kelimeleri dikkatlice seçmeleri ile,
Filip bütün Yunanistan'ı ele geçirmek için Ispartalı'ları hakimiyeti altına alması gerektiğinin farkındaydı.Bu yüzden,ordusunu Lakonya sınırına dayandı ve Ispartalılar'a bir mesaj gönderdi.
"Eğer hemen teslim olmazsanız,ülkenizi işgal ederim.Ve eğer işgal edersem, sahip olduğunuz herşeyi yağmalayıp yakarım.Ve Lakonya'ya girersem büyük şehrinizi yerle bir ederim."
Bir kaç gün içinde Ispartalıların cevabı geldi.
mektup İspartalıların azminin ve cesaretinin belgesi hükmündeydi ve sadece bir kelimeden ibaretti:
"EĞER..."
Annem Gel Dedi
İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar,
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...
Nasreddin Böyle Atar
Kasabanın eşrafı ok atmaya giderken Nasreddin Hoca'yı da yanlarına almışlar. Sırasıyla herkes hedefe ok atmış. Kimi isabet ettirmiş, kimi ettirememiş. Sıra Hoca'ya gelince
- Haydi Hoca seni de görelim, demişler.
Hoca fırlatmış, ok hedefin çok uzağına düşmüş.
- İşte, demiş Hoca, Sekban başı böyle atar.
İkinci ok da hedefi vurmamış.
Hoca bu kez de:
- Bizim Subaşı da böyle atar, demiş.
Üçüncü ok hedefe tam isabet edince göğsünü kabartıp arkadaşlarına dönüp eklemiş:
- İşte Nasreddin de böyle atar.
- Haydi Hoca seni de görelim, demişler.
Hoca fırlatmış, ok hedefin çok uzağına düşmüş.
- İşte, demiş Hoca, Sekban başı böyle atar.
İkinci ok da hedefi vurmamış.
Hoca bu kez de:
- Bizim Subaşı da böyle atar, demiş.
Üçüncü ok hedefe tam isabet edince göğsünü kabartıp arkadaşlarına dönüp eklemiş:
- İşte Nasreddin de böyle atar.
Issız Ada
Temel, bir Fransız ve bir Amerikalı ile ıssız bir adadaymış. Bir gün iyi huylu bir deniz perisi gelip demiş ki:
- Uzun zamandır izliyorum sizi. Geminiz battıktan sonra cok acı çektiniz. Dileyin benden, ne dilerseniz.
- N'olur beni Fransa'ya gönder, demiş Fransız. Hoop gitmiş Paris'e.
- Beni de Amerika'ya lütfen demiş Amerikalı ve o da hoop California'ya.
Sıra Temel'e gelmiş. Düşünmüş, düşünmüş...
- O Fransız ile Amerikali uşaklaru çok ozledum. Çağur onları geriye.
- Uzun zamandır izliyorum sizi. Geminiz battıktan sonra cok acı çektiniz. Dileyin benden, ne dilerseniz.
- N'olur beni Fransa'ya gönder, demiş Fransız. Hoop gitmiş Paris'e.
- Beni de Amerika'ya lütfen demiş Amerikalı ve o da hoop California'ya.
Sıra Temel'e gelmiş. Düşünmüş, düşünmüş...
- O Fransız ile Amerikali uşaklaru çok ozledum. Çağur onları geriye.
Güzellik Salonu
Temel akşam eve gitmiş. Fadime evde yokmuş. Yarım saat sonra Fadime gelmiş. Temel sormuş:
-Neriyeydun Fadime?
-Güzelluk salonina gitmişidum.
-Eee ne oldi saa sıra gelmedi mi? :)
-Neriyeydun Fadime?
-Güzelluk salonina gitmişidum.
-Eee ne oldi saa sıra gelmedi mi? :)
21 Şubat 2015 Cumartesi
Pilot Temel
Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu:
- "Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum."
Kule hemen cevapladı :
- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
- "Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum."
Kule hemen cevapladı :
- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
Doğum
İlkokulda üç çocuk bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini konuşuyormuş.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Öğretmen Uyuyakalınca
Öğretmen sınıfta uyuyakalmıştı. Uyanınca hatasını örtbas etmek için, rüyalar ülkesinin kralıyla randevum vardı, dedi. Ertesi gün uyuyakalan bir öğrenciyi sopayla uyandırıp:
- Sınıfata nasıl uyursun, diye bağırdı.
Öğrenci de kendini savundu:
- Benim de rüyalar ülkesi kralıyla randevum vardı.
Öğretmen, kralın ne dediğini sordu.
Öğrenci cevapladı:
- Kral, ben sizin öğretmeninizi dün hiç görmedim, dedi!..
- Sınıfata nasıl uyursun, diye bağırdı.
Öğrenci de kendini savundu:
- Benim de rüyalar ülkesi kralıyla randevum vardı.
Öğretmen, kralın ne dediğini sordu.
Öğrenci cevapladı:
- Kral, ben sizin öğretmeninizi dün hiç görmedim, dedi!..
Bush`un Pulu
Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."
Mikrofon Sizin
Sunucu,Temel'i sahneye davet eder:
-Buyurun beyefendi mikrofon sizin, der.
Temel:
-Şurda bir yere koy da giderken alurum oni.
-Buyurun beyefendi mikrofon sizin, der.
Temel:
-Şurda bir yere koy da giderken alurum oni.
Yaş Hesabı
İki yaşlı hanım otobüste konuşuyorlardı. Biri sordu:
- Sahi kardeş, kaç yaşındasın sen?
- Biliyorsun işte, otuz. Peki sen kaç yaşındasın?
- Ben de yirmi yedi.
Sonra ikisi de yanlarında ayakta duran ve konuşmalarına kulak misafiri olan genç kıza sordular:
- Kızım sen kaç yaşındasın?
- Sizin hesaba göre daha doğmadım ben!
- Sahi kardeş, kaç yaşındasın sen?
- Biliyorsun işte, otuz. Peki sen kaç yaşındasın?
- Ben de yirmi yedi.
Sonra ikisi de yanlarında ayakta duran ve konuşmalarına kulak misafiri olan genç kıza sordular:
- Kızım sen kaç yaşındasın?
- Sizin hesaba göre daha doğmadım ben!
Temel'den Vecize
Temel'in vecizesi:"İnsanlarla paluklar ayni tehlukeye maruzdurlar. Her ikisi de ağzuni açunca paşlari pelaya cirer.
Soğan Var mı?
Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, girmiş bir eczaneye:
- Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temeli başından savmış. Temel bu durur mu? Her gün yeni saçma sorularla geliyormuş. Bir gün eczacı Temele:
- Kardeşim senin derdin ne?
- Burayı bana sat.
Eczacı kurtulmak için eczaneyi satmış, birkaç gün sonra eczaneyi satan adam içeri girmiş, Temele:
- Siz de soğan var mı? demiş.
Temel adama:
-Bizde soğan var ama senin reçeten var mı? demiş.
- Beyefendi sizde soğan var mı?
Adam Temeli başından savmış. Temel bu durur mu? Her gün yeni saçma sorularla geliyormuş. Bir gün eczacı Temele:
- Kardeşim senin derdin ne?
- Burayı bana sat.
Eczacı kurtulmak için eczaneyi satmış, birkaç gün sonra eczaneyi satan adam içeri girmiş, Temele:
- Siz de soğan var mı? demiş.
Temel adama:
-Bizde soğan var ama senin reçeten var mı? demiş.
Telefon Direği
Bizim Temel, Amerikalı ve İngilizle telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
Keşke sarı öküzü vermeseydik
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. "Yahu" demişler, "hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader!.."
Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; Fillere saldırsak, fazla büyük...
Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, ee balık yakalayacak halimiz de yok...
Ne yapsak?
Bir tanesi "en iyisi, öküzlere saldıralım" demiş,
"İri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!"
Olur mu? Olur.
Hücum!
Ama evdeki hesap çarşıya uymamış;
Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer...
Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış.
Aslanlar aç bilaç.
N'apsak, n'apsak?
"tilkiye danışalım" demişler.
Tilki "kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..."
Kabul etmişler.
Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, "saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! "
Öküz heyeti düşünmüş taşınmış,
"bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla, verivermişler sarı öküzü...
Aslanlar da afiyetle yemiş.
Bir gün, iki gün...
Tilki gene gelmiş.
"Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş.
Ve eklemiş:
"Ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş. Canları çekiyor, verin, kurtulun!"
Öküz heyeti düşünmüş, "otlağın selameti için" teslim etmiş benekli öküzü...
Üç gün, dört gün...
Tilki gene gelmiş.
Kuyruğu uzun olanı... Burnu beyaz olanı... Tombul olanı...
Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar.
Günlerden bir gün... Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü. Doğrudan aslan gelmiş.
"Hanginizi istiyorsam, vanım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, adamı hasta etmeyin" demiş.
Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demiş ama artık iş işten geçmiş...
Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; Fillere saldırsak, fazla büyük...
Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, ee balık yakalayacak halimiz de yok...
Ne yapsak?
Bir tanesi "en iyisi, öküzlere saldıralım" demiş,
"İri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!"
Olur mu? Olur.
Hücum!
Ama evdeki hesap çarşıya uymamış;
Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer...
Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış.
Aslanlar aç bilaç.
N'apsak, n'apsak?
"tilkiye danışalım" demişler.
Tilki "kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..."
Kabul etmişler.
Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, "saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! "
Öküz heyeti düşünmüş taşınmış,
"bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla, verivermişler sarı öküzü...
Aslanlar da afiyetle yemiş.
Bir gün, iki gün...
Tilki gene gelmiş.
"Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş.
Ve eklemiş:
"Ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş. Canları çekiyor, verin, kurtulun!"
Öküz heyeti düşünmüş, "otlağın selameti için" teslim etmiş benekli öküzü...
Üç gün, dört gün...
Tilki gene gelmiş.
Kuyruğu uzun olanı... Burnu beyaz olanı... Tombul olanı...
Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar.
Günlerden bir gün... Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü. Doğrudan aslan gelmiş.
"Hanginizi istiyorsam, vanım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, adamı hasta etmeyin" demiş.
Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demiş ama artık iş işten geçmiş...
Doğanın Dengesi
Temel ormanda agaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni..
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni..
Dünyanın Dengesi
Nasreddin Hoca`ya sormuşlar:
- Niçin insanlar sabah kalkınca hep farklı yönlere dağılıyor da aynı yöne gitmiyorlar?
Hoca cevaplamış:
- Herkes aynı yöne gidecek olsa dünyanın dengesi bozulurdu da ondan...
- Niçin insanlar sabah kalkınca hep farklı yönlere dağılıyor da aynı yöne gitmiyorlar?
Hoca cevaplamış:
- Herkes aynı yöne gidecek olsa dünyanın dengesi bozulurdu da ondan...
Cesaret
Ögretmen öğrencilere soru:
-Cesaret neye denir?
Birisi parmak kaldırıp yanıtladı:
-Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp, parmak kaldırmaya denir...
-Cesaret neye denir?
Birisi parmak kaldırıp yanıtladı:
-Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp, parmak kaldırmaya denir...
Taksiyle gelecem
Akıl hastanesinde bir gün doktorlar test yapmaya karar verirler. Ve duvara bir tane otobüs çizerler. Bütün hastalar çağrılır. Doktor - Arkadaşlar otobüse binen buradan gider. Diye açıklama yapar. Biri hariç bütün hastalar otobüse binmeye çalışır. Doktor hastanın otobüse binmediğini görünce iyileştiği zanneder ve -Sen neden binmedin? der Hasta: -Ben arkadan taksiyle gelecem :)
Oruç Borcu
III. Mustafanın veziri Koca Ragıp Paşanın konağında bir Ramazan günü oruç üzerine sohbet yapılıyordu. Ragıp Paşa, orada bulunanlardan Şair Haşmete:
- Haşmet! Senin de borcun var mı? diye sorunca,
Haşmet:
- Evet efendim! diye cevap verdi. Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş.
Ragıp Paşa gülümseyerek:
- Onu sormuyorum yahu, dedi. Oruç borcun var mı, sen onu söyle.
Şair Haşmet şu cevabı verdi:
- Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız, kul borcudur.
- Haşmet! Senin de borcun var mı? diye sorunca,
Haşmet:
- Evet efendim! diye cevap verdi. Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş.
Ragıp Paşa gülümseyerek:
- Onu sormuyorum yahu, dedi. Oruç borcun var mı, sen onu söyle.
Şair Haşmet şu cevabı verdi:
- Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız, kul borcudur.
Okur-Yazarlık
Köpekleri kaybolmuş. Fadime,
-Gazeteye ilan verelim.
Temel,
- Saçmalama Fadime, karabaşın okuma-yazması yok
-Gazeteye ilan verelim.
Temel,
- Saçmalama Fadime, karabaşın okuma-yazması yok
Deli Toplama
Yıl; 1960, yer; Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi.
Nasıl olduysa 423 hasta, hastaneden kaçar ve Elazığ sokaklarına dağılır. Dönemin başhekimine danışırlar. Doktor bey ne yapalım? derler. Doktor, bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin der. Doktor önde, arkada 4-5 personel çıkarlar sokağa. Düüüüt, düüüttt diyerek trencilik oynayarak Elazığı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girerek vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde ise sayı 600'ü çoktan geçmiştir.
(Gerçek bir olaydır.)
Nasıl olduysa 423 hasta, hastaneden kaçar ve Elazığ sokaklarına dağılır. Dönemin başhekimine danışırlar. Doktor bey ne yapalım? derler. Doktor, bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin der. Doktor önde, arkada 4-5 personel çıkarlar sokağa. Düüüüt, düüüttt diyerek trencilik oynayarak Elazığı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girerek vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde ise sayı 600'ü çoktan geçmiştir.
(Gerçek bir olaydır.)
Her Gün Bayram Olsa
Bir kıtlık zamanıymış. Hoca'nın yolu bir köye düşmüş. Öyle de olmak üzereymiş. Köylüler Hoca'yı köy odasına davet etmişler.
Bir zaman sonra, köy odasına çocuklardan biri girip biri çıkmaya başlamış. Ellerinde de türlü türlü yemekler varmış. Hoca bunları hayretle izlemeye başlamış.
Derken çabucak sofralar kurulmuş. Büyük küçük herkes sofraların başına geçmiş. Hocayı da sofraya çağırmışlar. Çeşitli yemekler, börekler, hoşaşar, tatlılar ikram etmişler. Hoca, hayretler içinde kalmış. Bir ara dayanamayıp:
"-Allah bereketinizi artırsın!" demiş."Burası meğer ne bolluk yermiş! Bizim oralarda ise halk, açlıktan kırılıyor."
Sofradaki köylülerden biri:
"-İlahi Hoca..." demiş. "Sen bayram, seyran nedir bilmez misin? Bugün bayram! Onun için herkes karınca kararınca azığını ortaya döktü. Bolluğun sebebi budur!"
Hoca, bir süre düşündükten sonra:
"-Ah, ah hemşehrim!..." demiş. "Keşke her gün bayram olsa! Olsa da şu ümmet-i Muhammet yiyecek darlığı çekmese..."
Bir zaman sonra, köy odasına çocuklardan biri girip biri çıkmaya başlamış. Ellerinde de türlü türlü yemekler varmış. Hoca bunları hayretle izlemeye başlamış.
Derken çabucak sofralar kurulmuş. Büyük küçük herkes sofraların başına geçmiş. Hocayı da sofraya çağırmışlar. Çeşitli yemekler, börekler, hoşaşar, tatlılar ikram etmişler. Hoca, hayretler içinde kalmış. Bir ara dayanamayıp:
"-Allah bereketinizi artırsın!" demiş."Burası meğer ne bolluk yermiş! Bizim oralarda ise halk, açlıktan kırılıyor."
Sofradaki köylülerden biri:
"-İlahi Hoca..." demiş. "Sen bayram, seyran nedir bilmez misin? Bugün bayram! Onun için herkes karınca kararınca azığını ortaya döktü. Bolluğun sebebi budur!"
Hoca, bir süre düşündükten sonra:
"-Ah, ah hemşehrim!..." demiş. "Keşke her gün bayram olsa! Olsa da şu ümmet-i Muhammet yiyecek darlığı çekmese..."
Ağlama Sebebi
Nasrettin Hoca, bir gün zengin bir adamın cenazesinde hem tabutun yanında yürüyor hem de sesli sesli ağlıyormuş. Cenazeye katılanlardan biri onu teselli etmek için yaklaşmış.
- "Merhum akraban mıydı?"
Hoca cevap vermiş:
-"Yok akrabam değildi, bende ondan ağlıyorum ya!"
- "Merhum akraban mıydı?"
Hoca cevap vermiş:
-"Yok akrabam değildi, bende ondan ağlıyorum ya!"
Hizmetçi
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
Neden Haram Oluyor?
Sarhoşun biri Kadı İyâs'ın huzuruna çıkarak sorar:
- Hurma yesem zarar verir mi ?
- Hayır.
- Ekmek ile çörek ötu yesem ne gerekir ?
- Bir şey gerekmez.
- Biraz su içsem ?
- İçebilirsin.
- Hurma şarabı bunların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Peki nasıl haram oluyor ?
Kadı İyâs gülümsedi, yerden bir avuç toprak alarak adama sordu:
- Sana bu toprağı atsam bir yerini acıtır mı ?
- Hayır.
- Üzerine biraz su serpsem bir yerin kırılır mı ?
- Hayır.
- Su ve topraktan bir kerpiç yapsam da güneşte kuruttuktan sonra başına vursam nasıl olur?
- Öldürür.
- İşte o da böyledir.
- Hurma yesem zarar verir mi ?
- Hayır.
- Ekmek ile çörek ötu yesem ne gerekir ?
- Bir şey gerekmez.
- Biraz su içsem ?
- İçebilirsin.
- Hurma şarabı bunların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Peki nasıl haram oluyor ?
Kadı İyâs gülümsedi, yerden bir avuç toprak alarak adama sordu:
- Sana bu toprağı atsam bir yerini acıtır mı ?
- Hayır.
- Üzerine biraz su serpsem bir yerin kırılır mı ?
- Hayır.
- Su ve topraktan bir kerpiç yapsam da güneşte kuruttuktan sonra başına vursam nasıl olur?
- Öldürür.
- İşte o da böyledir.
Ders Alınacak Bir Hikaye
Mübarek bir zat, bir Müslümana ait kabrin önünde durup, talebelerine sorar:
Bu kabirdeki kişi, tekrar dünyaya gelse sizce ne ile uğraşır, ne yapar?
Talebenin birisi der ki:
Elbette sürekli namaz kılar.
Diğer bir talebe de der ki:
Devamlı oruç tutar.
Bir diğeri de der ki:
Cihat eder, emri maruf yapar.
Velhasıl talebeler faydalı bütün işleri sayarlar. O zat buyurur ki:
Bu mezarda yatan kişinin artık dünyaya kapıları kapanmıştır. Ama sizin oraya gideceğiniz kesindir; yani siz de onun gibi öleceksiniz. O halde neden şimdi bu söylediklerinizi yapmıyorsunuz?
Neyi bekliyorsunuz?
Onun kaybettiği fırsatı, siz bir ganimet bilmelisiniz yarına bırakmadan bu faydalı işlerle uğraşmalısınız..
Bu kabirdeki kişi, tekrar dünyaya gelse sizce ne ile uğraşır, ne yapar?
Talebenin birisi der ki:
Elbette sürekli namaz kılar.
Diğer bir talebe de der ki:
Devamlı oruç tutar.
Bir diğeri de der ki:
Cihat eder, emri maruf yapar.
Velhasıl talebeler faydalı bütün işleri sayarlar. O zat buyurur ki:
Bu mezarda yatan kişinin artık dünyaya kapıları kapanmıştır. Ama sizin oraya gideceğiniz kesindir; yani siz de onun gibi öleceksiniz. O halde neden şimdi bu söylediklerinizi yapmıyorsunuz?
Neyi bekliyorsunuz?
Onun kaybettiği fırsatı, siz bir ganimet bilmelisiniz yarına bırakmadan bu faydalı işlerle uğraşmalısınız..
Avamız Olsun
Roman mahallesinde kavga çıkar bir kişi bıçaklanır. Ambulans çağırırlar ve hasta yakınlarından biri ambulansta şoförün yanına geçer ve o koparan cümleyi kurar... :
"Abe üttür üttüürr avamız olsun" :)
"Abe üttür üttüürr avamız olsun" :)
Avlu Karanlık
Nasreddin Hoca kapısının önünde bir şeyler aranıyormuş. Komşusu sormuşı:
- "Hayrola Hoca efendi bir şey mi yitirdin?"
- "Mühürüm düştü de..."
- "Nerede düşürdün? Söyle, biz de bakıverelim."
- İçerde düşürdüm, avluda."
- "Avluda yitirilen şey sokakta aranır mı be Hoca?"
- "Avlu karanlık. Burası daha aydınlık da onun için burada arıyorum!"
- "Hayrola Hoca efendi bir şey mi yitirdin?"
- "Mühürüm düştü de..."
- "Nerede düşürdün? Söyle, biz de bakıverelim."
- İçerde düşürdüm, avluda."
- "Avluda yitirilen şey sokakta aranır mı be Hoca?"
- "Avlu karanlık. Burası daha aydınlık da onun için burada arıyorum!"
Kıskançlık
Kaan okuldan eve geldi.
Babası, okulda yeni öğretmeniyle işlerin yolunda gidip gitmediğini sordu.
- Harika, dedi. Yalnız seni çok kıskanıyor.
Babası şaşırdı:
- Kıskanıyor mu, neden?
- Bugün defalarca: Çocuk çocuk, senin baban ben olsaydım.... dedi durdu.
Babası, okulda yeni öğretmeniyle işlerin yolunda gidip gitmediğini sordu.
- Harika, dedi. Yalnız seni çok kıskanıyor.
Babası şaşırdı:
- Kıskanıyor mu, neden?
- Bugün defalarca: Çocuk çocuk, senin baban ben olsaydım.... dedi durdu.
Temel'in Evliliği
Temel Meksika'ya gitmiş, bir bakmış kilisede parayı bastıran evleniyor. Para toplamış. Dayanmış kiliseye,
-Ben evlenmek isteyrum.
-Karın nerede?
-Karıyu ben bultuktan sonra niye ha bu kadar para bastirayum?
-Ben evlenmek isteyrum.
-Karın nerede?
-Karıyu ben bultuktan sonra niye ha bu kadar para bastirayum?
Doğum
İlkokulda üç çocuk bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini konuşuyormuş.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.
Kıyafet Denerken
Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)
20 Şubat 2015 Cuma
Annem Gel Dedi
İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar,
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...
Zengin Olmasına Zengin Ama
Kendisini dünya çapında ressam zanneden birinin atölyesine bir dostu uğramıştı. Ressam geçinen dostunun tablolarını bir bir inceledikten sonra:
"Bunlara senin istediğin parayı verebilecek birini tanıyorum." dedi.
Ressamın gözleri sevinçle parladı:
"Olsa olsa sanat aşkıyla tutuşan bir zengindir."
Arkadaşı güldü:
"Zengin omasına zengindir; ama doğuştan kördür."
"Bunlara senin istediğin parayı verebilecek birini tanıyorum." dedi.
Ressamın gözleri sevinçle parladı:
"Olsa olsa sanat aşkıyla tutuşan bir zengindir."
Arkadaşı güldü:
"Zengin omasına zengindir; ama doğuştan kördür."
Hizmetçi
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."
Saklambaç
Temel savaştadır ama bir gün ortalıktan kaybolur.
Herkes onu arar.
Komtanın yanına Teğmen Ali bey gelir ve şöyle der: " Komutanım 15 dakikaya yakın zamandır onu arıyoruz. "
Komutan : " Bu kadar zamanımızı bir asker aramak için mi harcıyoruz, annesinede söyleriz şehit oldu diye " der ve yol almaya başlarlar.
Temel birden meydana çıkar " Ula durun da beni bekleyin " der.
Komutan bağırır:" Deminden beri neredeydin ? " diye sorar.
Temel cevap verir: " Arkadaşla saklambaç oynuyordukta. "
Herkes onu arar.
Komtanın yanına Teğmen Ali bey gelir ve şöyle der: " Komutanım 15 dakikaya yakın zamandır onu arıyoruz. "
Komutan : " Bu kadar zamanımızı bir asker aramak için mi harcıyoruz, annesinede söyleriz şehit oldu diye " der ve yol almaya başlarlar.
Temel birden meydana çıkar " Ula durun da beni bekleyin " der.
Komutan bağırır:" Deminden beri neredeydin ? " diye sorar.
Temel cevap verir: " Arkadaşla saklambaç oynuyordukta. "
Ahır
Temel Trabzon'dan İstanbul'a gelir ve ev aramaya başlar. İstanbul kazan Temel kepçe günlerce dolaşır ve en sonunda bir kiralık daire bulur. Evin sahibine dairenin kirasını sorar. Adam:
-650.000.000 TL der.
-Temel de "salakmısın sen 2 oda 1 salon ev 650.000.000 TL olur mu?"
Temel biraz düşünür ve der ki "peki bu evin ahırı var mı?"
-Ahırı ne yapacaksın?
-Bu evi alacak inek nerede yatacak
-650.000.000 TL der.
-Temel de "salakmısın sen 2 oda 1 salon ev 650.000.000 TL olur mu?"
Temel biraz düşünür ve der ki "peki bu evin ahırı var mı?"
-Ahırı ne yapacaksın?
-Bu evi alacak inek nerede yatacak
Kuşa Benzedin
Hoca yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş. Daha önce hiç leylek görmemiş. Leyleğin uzun gagası ve bacakları çok tuhafına gitmiş. Tutup bir
güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
- Bak şimdi kuşa benzedin.
güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
- Bak şimdi kuşa benzedin.
Bir Mont, Bir De Kot
Kasabamızda kış bitimi gençler dışarıya çalışmaya giderler. Süleyman Eryılmazın çocukları iki oğlu- da çalışmaya gider. Sonbahar geldiğinde geri gelirler. Komşular: -Nasıl senin oğlanlar bir şeyler getirdi mi? İşleri iyi miymiş? Gibi göz aydın ederler. Süleyman Eryılmaz, yaz boyunca işlerin de kendine kalması oğullarının da tatmin edici bir şeyler getirmemesi üzerine: - Ne olacak gurbete giden bi mot, bi got getiriyor.
Merdivenle Alışveriş
Temel elinde merdivenle çarşıya gidiyormuş. Bunu gören Dursun
- Hayırdır uşağum nereye gidiyisun merdivenle? der.
Temel de alışverişe gittiğini söyler. Dursun şaşırır.
- Neden merdivenle gideysun?
- Fiyatlar çok yüksek olayi ondan da.
- Hayırdır uşağum nereye gidiyisun merdivenle? der.
Temel de alışverişe gittiğini söyler. Dursun şaşırır.
- Neden merdivenle gideysun?
- Fiyatlar çok yüksek olayi ondan da.
WC'de Sohbet
Genç adam, İstanbul'dan Ankara'ya otobüsle giderken, verilen molada hemen tuvalete koşturdu. Boş bir kabin bulup kendini oraya attı. Tam kabine girmişti ki, yan kabinden bir ses,
- "Merhaba" dedi.
Adam şaşkın şaşkın,
-"Merhaba" diye cevap verdi.
Ses devam etti:
-"Nasılsın?"
İlk defa başına böyle bir sey geliyordu... yine de şaşkın şaşkın cevap verdi:
-"Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın?"
Ses sordu:
-"Ne yapıyorsun?"
Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Başka bir şey söylemesi gerektiğini düşündü ve:
-"Ben," dedi, "İstanbul'dan gelip, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
-"Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor. Ben seni daha sonra ararım."
- "Merhaba" dedi.
Adam şaşkın şaşkın,
-"Merhaba" diye cevap verdi.
Ses devam etti:
-"Nasılsın?"
İlk defa başına böyle bir sey geliyordu... yine de şaşkın şaşkın cevap verdi:
-"Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın?"
Ses sordu:
-"Ne yapıyorsun?"
Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Başka bir şey söylemesi gerektiğini düşündü ve:
-"Ben," dedi, "İstanbul'dan gelip, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
-"Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor. Ben seni daha sonra ararım."
Ters Tepki
Temel'in karısı Fadime vefat eder. Cenaze evinde herkes ağlayıp feryat eder. Ama bir ara Temel'in olmadığını anlarlar. Her tarafa bakarlar ama göremezler Temel'i. En sonunda bir bakarlar ki Temel at yarışı izliyor. Son derece heyecanlı tezahürat yapıyor. Temel'i bu halde görenler çok şaşırıyor:
-Temel ne bu hal Fadime öldü sen burda mutluluktan uçuyorsun at yarışı izliyorsun?
-Ben üzüntüden ne yaptığımı biliyor muyum canım...
-Temel ne bu hal Fadime öldü sen burda mutluluktan uçuyorsun at yarışı izliyorsun?
-Ben üzüntüden ne yaptığımı biliyor muyum canım...
KGB
KGB karargahındaki telefon çalmış..
- "Alo?.."
- "Komşum Salamon bir devlet düşmanı.. Odunluğunda deklare edilmemiş elmaslar saklıyor."
- "Not edildi, merak etmeyin."
Ertesi gün KGB Salamon'un evini basmış. Odunluğa dalmışlar. Tüm odunları kırmışlar, içlerine bakmışlar. Bir tek elmas bile bulamamışlar. Salamon'a sövmüşler gitmişler.
Akşam üzeri Salamon'un telefonu çalmış..
- "Alo?.."
- "Ben Mose.. KGB geldi mi?.."
- "Geldi.."
- "Kışlık odunları kırdı mı?.."
- "Kırdı.."
- "O zaman telefon etme sırası sende. Sebze tarlamın ekim için
çapalanması gerek.."
- "Alo?.."
- "Komşum Salamon bir devlet düşmanı.. Odunluğunda deklare edilmemiş elmaslar saklıyor."
- "Not edildi, merak etmeyin."
Ertesi gün KGB Salamon'un evini basmış. Odunluğa dalmışlar. Tüm odunları kırmışlar, içlerine bakmışlar. Bir tek elmas bile bulamamışlar. Salamon'a sövmüşler gitmişler.
Akşam üzeri Salamon'un telefonu çalmış..
- "Alo?.."
- "Ben Mose.. KGB geldi mi?.."
- "Geldi.."
- "Kışlık odunları kırdı mı?.."
- "Kırdı.."
- "O zaman telefon etme sırası sende. Sebze tarlamın ekim için
çapalanması gerek.."
Yazık
Temel satılık papağanları inceliyormuş.
En pahalğ papağanın önünde durmuş:
-Abi bunlar nece konuşuyor?
-İngilizce, Fransızca, Almanca
-Kaç paradır.
-On milyon
-Lazca biliyomu?
-Bilmiiyo
Temel papağanın burnunu okşamış:
-Bu burunla yazık!.
En pahalğ papağanın önünde durmuş:
-Abi bunlar nece konuşuyor?
-İngilizce, Fransızca, Almanca
-Kaç paradır.
-On milyon
-Lazca biliyomu?
-Bilmiiyo
Temel papağanın burnunu okşamış:
-Bu burunla yazık!.
Neden Öldü?
Temel'e papağanın neden öldü diye sormuşlar.
-Evlendim de ondan, demiş Temel.
-Seni kıskandığı için mi?
-Yok canım ne kıskanması. Fadime konuşmaya başlayınca papağana fırsat kalmadı kahrından öldü. :)
-Evlendim de ondan, demiş Temel.
-Seni kıskandığı için mi?
-Yok canım ne kıskanması. Fadime konuşmaya başlayınca papağana fırsat kalmadı kahrından öldü. :)
Dünya Serüveni
Nasreddin Hocaya sormuşlar;
-İnsanlar ne zamana kadar böyle doğup yaşayıp sonrada göç edecekler?
-Cennetle cehennem doluncaya kadar, diye cevap vermiş Hoca.
Hocanın Vermek İstediği Nasihat: İnsanoğluna cennete veya cehenneme gitmesi hususunda tam bir özgürlük verilmiştir.
+Her ikisi de akıl sahipleriyle doldurulacak!
+Deliler cehennemden muaftır.
-İnsanlar ne zamana kadar böyle doğup yaşayıp sonrada göç edecekler?
-Cennetle cehennem doluncaya kadar, diye cevap vermiş Hoca.
Hocanın Vermek İstediği Nasihat: İnsanoğluna cennete veya cehenneme gitmesi hususunda tam bir özgürlük verilmiştir.
+Her ikisi de akıl sahipleriyle doldurulacak!
+Deliler cehennemden muaftır.
Kara
Osmanlı döneminde, liman cüzdanını kaybeden kaptan yenisini çıkarmak için Liman Reisliği'ne gitmiş...
Memur başlamış sormaya:
"Adın ne?"
"Kara Ali!"
"Nerelisin?"
"Karabigalı!"
"Geminin adı ne?"
"Kara Yunus!"
"Nereden geliyorsun?"
"Karadeniz'den!"
"Yükün ne?"
"Karalahana!"
"Nereye gideceksin!"
"Karamürsel'e!"
Memur, ya sabır demiş:
"Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
"Hayır. Orada gemiyi karaya çekeceğim, Karaman'da Karadağlı, Karamustafa'yı gördükten sonra, karadan Mekke - i Mükerreme'ye gidip, kara donlu Baytullah'a yüz süreceğim!"
Memur lahavle çekmiş:
"İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!"
"Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!"
Memur dayanamamış:
"Zift mi kesildin be mübarek!
Memur başlamış sormaya:
"Adın ne?"
"Kara Ali!"
"Nerelisin?"
"Karabigalı!"
"Geminin adı ne?"
"Kara Yunus!"
"Nereden geliyorsun?"
"Karadeniz'den!"
"Yükün ne?"
"Karalahana!"
"Nereye gideceksin!"
"Karamürsel'e!"
Memur, ya sabır demiş:
"Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
"Hayır. Orada gemiyi karaya çekeceğim, Karaman'da Karadağlı, Karamustafa'yı gördükten sonra, karadan Mekke - i Mükerreme'ye gidip, kara donlu Baytullah'a yüz süreceğim!"
Memur lahavle çekmiş:
"İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!"
"Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!"
Memur dayanamamış:
"Zift mi kesildin be mübarek!
Kola Makinesi
Temel ile Dursun Amerikaya gitmişler.
Hava alanında Dursun çantalarla ilgilenirken Temel de etrafı geziniyormuş.
Bakmış bir kola makinası, başlamış para atmaya.
Bu sırada işi biten Dursun bi bakmış ki Temel kola makinesine para atıp kola alıyor. Etrafında yüzlerce kola kutusu. Hemen koşmuş yanına.
"Na'pıyosun!!" demeye kalmamış, Temel basmış cevabı:
-"Karışma bugün şansım çok iyi."
Hava alanında Dursun çantalarla ilgilenirken Temel de etrafı geziniyormuş.
Bakmış bir kola makinası, başlamış para atmaya.
Bu sırada işi biten Dursun bi bakmış ki Temel kola makinesine para atıp kola alıyor. Etrafında yüzlerce kola kutusu. Hemen koşmuş yanına.
"Na'pıyosun!!" demeye kalmamış, Temel basmış cevabı:
-"Karışma bugün şansım çok iyi."
Matematik Finali
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"
19 Şubat 2015 Perşembe
Kurdun Keyfini Bozma
Hoca, bir kış günü ormanda odun kesiyormuş. Odun kesmeye iyice dalmış gitmiş. Bir aç kurt sessizce saldırıp, Nasreddin Hoca'nın yokuşun altında bıraktığı eşeğini yemiş, yokuş yukarı kaçmaya başlamış.
Birisi uzaktan durumu görüp seslenmiş:
- "Hoca yetiş! Kurt eşeğini yedi, kaçıyor!"
Hoca bir eşeğin kemikleri çıkmış ölüsüne, bir de yokuş yukarı kaçmakta olan kurda baktıktan sonra:
- "Boşuna yorulma efendi" demiş. "Olan oldu! Hiç olmazsa tok karnına yokuş yukarı kaçmaya çalışan kurdun keyfini bozma."
Birisi uzaktan durumu görüp seslenmiş:
- "Hoca yetiş! Kurt eşeğini yedi, kaçıyor!"
Hoca bir eşeğin kemikleri çıkmış ölüsüne, bir de yokuş yukarı kaçmakta olan kurda baktıktan sonra:
- "Boşuna yorulma efendi" demiş. "Olan oldu! Hiç olmazsa tok karnına yokuş yukarı kaçmaya çalışan kurdun keyfini bozma."
Ona Olmaz
Ölüm döşeğindeki kadın kocasına sormuş: Bana söz ver ben öldükten sonra elbiselerimi evleneceğin kadına giydirmeyeceksin. Adam da :
Saçmalama birincisi sen haftaya kalmaz iyileşirsin, ikincisi onun boyu seninkinden ufak elbiselerin ona olmaz, demiş.
Saçmalama birincisi sen haftaya kalmaz iyileşirsin, ikincisi onun boyu seninkinden ufak elbiselerin ona olmaz, demiş.
Pilot Temel
Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu:
- "Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum."
Kule hemen cevapladı :
- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
- "Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum."
Kule hemen cevapladı :
- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel gayet ciddi :
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."
İndin Sandım
Dadaşlardan biri ucağa binmiş ne kadar istediyse de cam kenarı koltuk bulamamış. Hemen yanında cam kenarında oturan yolcu tuvalete kalkmış. Bizim hemşoda aceleyle adamın yerine oturmuş. Adam döndüğünde karşısında görünce birden - Vallah gardaş ben seni indin sandım demiş...
Büyük İkramiye
Aldığı bilete büyük ikramiye çıkan Temel'i aylar sonra bakkal, kasap ve borçlu olduğu diğer esnaf yolda çevirir;
- Ula Temel, sana büyük ikramiye çıktığı halde üç aydır niye borcunu ödemiyorsun?
+ Zengin oldu, değişti demesinler diye uşağum.
- Ula Temel, sana büyük ikramiye çıktığı halde üç aydır niye borcunu ödemiyorsun?
+ Zengin oldu, değişti demesinler diye uşağum.
Deniz Feneri
Temel büyük balıkçı gemisiyle gece vakti balığa çıkar. Denizde giderken tam karşıdan bir geminin ışıklarını görür. Hoparlörü alır ve anons eder:
-Karşımda duran gemi çekil rotamdan, ben balıkçı Temel!
-Asıl sen çekil, burası deniz feneri bende Fenerci Dursun.
-Karşımda duran gemi çekil rotamdan, ben balıkçı Temel!
-Asıl sen çekil, burası deniz feneri bende Fenerci Dursun.
İş İlanı
Laz gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.
- Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.
Dağınık Kalsın
Temel'in üç tel saçı varmış. Berbere gitmiş berber sağa yatırmış biri kopmuş sola yapıştırmış biri daha kopmuş. "Abi bir tel saçı ne yapayım." demiş. Temel de " Bırak uşağum dağınık kalsın! " demiş.
Enini Boyuna Uyduracaktı
Nasreddin Hoca'nın memleketi olan Akşehir'e gelen bir İranlı, sürekli palavra atarmış. Bir gün:
- "Bizim Isfahan'da Şahın iki yüz odalı, beş bin arşın boyunda sarayları var." diye söze başlamış, attıkça atmış.
Dinleyenlerden biri de karşılık vermek istemiş.
- "Bizim başkentimiz Bursa'da daha da büyük saraylar var. Hele bir de kaplıca yapıldı ki, görmelisin boyu beş bin arşın..."
Tam o sırada başka bir İranlı içeri girip ;
- "Bursa'dan gelirem..." diye söze başlayınca :
- "Eni de elli arşın" deyivermiş.
- "Nasıl olur" diye karşı çıkmış İranlı, "eni boyuna uymadı."
Konuşmaları dinlemekte olan Nasreddin Hoca :
- "Şu adam Bursa'dan gelmiş olmasaydı, bu adam kaplıcanın enini boyuna bir güzel uyduracaktı" demiş.
- "Bizim Isfahan'da Şahın iki yüz odalı, beş bin arşın boyunda sarayları var." diye söze başlamış, attıkça atmış.
Dinleyenlerden biri de karşılık vermek istemiş.
- "Bizim başkentimiz Bursa'da daha da büyük saraylar var. Hele bir de kaplıca yapıldı ki, görmelisin boyu beş bin arşın..."
Tam o sırada başka bir İranlı içeri girip ;
- "Bursa'dan gelirem..." diye söze başlayınca :
- "Eni de elli arşın" deyivermiş.
- "Nasıl olur" diye karşı çıkmış İranlı, "eni boyuna uymadı."
Konuşmaları dinlemekte olan Nasreddin Hoca :
- "Şu adam Bursa'dan gelmiş olmasaydı, bu adam kaplıcanın enini boyuna bir güzel uyduracaktı" demiş.
Ağlama Duvarı
Kudüste görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarının önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevinin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta... Sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. İzin alıp açmış teybini, sormuş adama:
- Kendinizi biraz anlatır mısınız?
- Adım David, Polonya Yahudisiyim. Yaşım 68. Smallada bir kumaş dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Avivde bir çiçek serasında çalışıyor...
- Sizi her gün burada, Ağlama Duvarının önünde, dua ederken görüyorum.
- Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barışı ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradana yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günümü de burada, yine dua ederek geçiririm.
- Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz ?
- İsraile göçtüğümden beri, yani 40 yılı geçti.
Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş:
- 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?
Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi, sonra da bezgin bir sesle cevap vermiş:
Vallahi artık bilemiyorum demiş, İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var...
- Kendinizi biraz anlatır mısınız?
- Adım David, Polonya Yahudisiyim. Yaşım 68. Smallada bir kumaş dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Avivde bir çiçek serasında çalışıyor...
- Sizi her gün burada, Ağlama Duvarının önünde, dua ederken görüyorum.
- Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barışı ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradana yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günümü de burada, yine dua ederek geçiririm.
- Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz ?
- İsraile göçtüğümden beri, yani 40 yılı geçti.
Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş:
- 40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?
Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi, sonra da bezgin bir sesle cevap vermiş:
Vallahi artık bilemiyorum demiş, İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var...
Şampiyon
Temel' in mezar taşında şunlar yazılıymış:
"Trabzon ili, Of ilçesi, camdan sarkma şampiyonu"
"Trabzon ili, Of ilçesi, camdan sarkma şampiyonu"
Bir Avuç
Ayşe manava gider. Ayşe istediklerini alır. Manavcı Ayşe'ye:
-Bir avuç kiraz alabilirsin, der. Ayşe bekler. Manavcı "Alsana Ayşe" der. Ayşe
-Manavcı amca senin vermeni bekliyorum, der.
- Neden?
- Çünkü senin senin avcun benden büyük.
-Bir avuç kiraz alabilirsin, der. Ayşe bekler. Manavcı "Alsana Ayşe" der. Ayşe
-Manavcı amca senin vermeni bekliyorum, der.
- Neden?
- Çünkü senin senin avcun benden büyük.
Kavuncunun Alçak Gönüllülüğü
Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın makamına gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: Ben Kavuncuyu görmeye geldim, nerede? diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.
Büsbütün Gavur mu Olayım
Temel Ramazan da oruç tutmadığı halde sahura kalkıp tıka basa karnını doyururmuş. Karısı:
-Uyy, madem oruç tutmaysun gece kalkup oruç tutanlarun rızkını yemesen olmaz mi? Deyince:
-Fadime, oruç tutmayisam günahkar olayirum. Sahurda kalkmayip da büsbütün gavur mu olayım da!
-Uyy, madem oruç tutmaysun gece kalkup oruç tutanlarun rızkını yemesen olmaz mi? Deyince:
-Fadime, oruç tutmayisam günahkar olayirum. Sahurda kalkmayip da büsbütün gavur mu olayım da!
Kurnaz Çocuk
Küçük çocuk aceleyle gelip kapının zilini çaldı. Kapıyı açan evin hanımına:
-Teyze makasınızı biraz verir misiniz?
-Tabii oğlum vereyim. Sizinkini kaybettiniz galiba.
-Yoo kaybetmedik. Babam bizimkiyle tel kesmeme izin vermiyor da..
-Teyze makasınızı biraz verir misiniz?
-Tabii oğlum vereyim. Sizinkini kaybettiniz galiba.
-Yoo kaybetmedik. Babam bizimkiyle tel kesmeme izin vermiyor da..
Laz mısın?
Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ula' diyor, "Ben aşağudan içki isterken laz olduğum anlaşilur mi acaba?"
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir visku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor böyle de anlarlar. "Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor:
-"Birader sen laz mısın?"
Temel:
"Uuuy nasil anladun" diyor:
- "Burası resepsiyon bar karşıda.."
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir visku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor böyle de anlarlar. "Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor: - "Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor:
-"Birader sen laz mısın?"
Temel:
"Uuuy nasil anladun" diyor:
- "Burası resepsiyon bar karşıda.."
Pireler
İki dost pire sinemadan çıkmışlar. Biri arkadaşına sormuş:
-Eve kadar yürüyelim mi, yoksa bir köpeğe mi binelim?
-Eve kadar yürüyelim mi, yoksa bir köpeğe mi binelim?
Kusur
Minik kiz elinde karnesiyle evden iceri girmis. Karnesini babasina gostermis. Babasi bir bakmis bastan asagi pekiyi, bir iki tane de iyi var, ama ogretmen karnenin altina soyle bi not dusmus:
- "Cok akilli ve yetenekli bir cocuk fakat bir kusuru var, derste cok konusuyor. Buna nasil son verebilecegimiz hakkinda fikirlerim var, en kisa zamanda siz velisiyle de paylasmak istiyorum"
Baba bunun uzerine karneyi imzalamis ve ogretmenin goruslerinin altina kendi de bi not dusmus:
- "Lutfen paylasalim, cunku ise yararsa ben de annesinde uyguluyacagim.."
- "Cok akilli ve yetenekli bir cocuk fakat bir kusuru var, derste cok konusuyor. Buna nasil son verebilecegimiz hakkinda fikirlerim var, en kisa zamanda siz velisiyle de paylasmak istiyorum"
Baba bunun uzerine karneyi imzalamis ve ogretmenin goruslerinin altina kendi de bi not dusmus:
- "Lutfen paylasalim, cunku ise yararsa ben de annesinde uyguluyacagim.."
İndirim
İki dilenci yakın aralıkla kaldırıma oturmuş dileniyorlardı. Hayırseverin biri dilencilerden birine bir sikke verecekti ki öteki dayanamadı:
- Beyim, sadakayı bana verirseniz, indirim yaparım!
- Beyim, sadakayı bana verirseniz, indirim yaparım!
Asker
Askerin birine sordular:
- Neden savaşa gitmiyorsun?
- Valla düşmanlardan birini bile tanımam. Onlar da beni tanımazlar. Öyleyse niye düşmanlık olsun aramızda?
- Neden savaşa gitmiyorsun?
- Valla düşmanlardan birini bile tanımam. Onlar da beni tanımazlar. Öyleyse niye düşmanlık olsun aramızda?
İyi Adamdan Kim Korkar
Diyojen, İskenderin sarayına gelir. İskenderi görünce ayağa kalkmak şöyle dursun, yerinden dahi kımıldamayarak herkesi hayretler içinde bırakır. İskender buna şaşırarak:
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun, der.
Bir cevap alamayınca daha da sinirlenerek:
- Peki sen hiç korkmuyor musun? Bu ne cüret? Diye bağırır.
Diyojen omuzlarını silkerek sakince sorar:
- Sen iyi bir adam mısın, yoksa kötü bir adam mı?
İskender cevap verir:
- Elbette iyi adamım.
Diyojen bu cevaba karşılık:
- Peki iyi adamlardan kim korkar ki ben de senden korkayım, der ve zekice verilmiş bu cevabı İskender tarafından ödüllendirilir.
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun, der.
Bir cevap alamayınca daha da sinirlenerek:
- Peki sen hiç korkmuyor musun? Bu ne cüret? Diye bağırır.
Diyojen omuzlarını silkerek sakince sorar:
- Sen iyi bir adam mısın, yoksa kötü bir adam mı?
İskender cevap verir:
- Elbette iyi adamım.
Diyojen bu cevaba karşılık:
- Peki iyi adamlardan kim korkar ki ben de senden korkayım, der ve zekice verilmiş bu cevabı İskender tarafından ödüllendirilir.
Serçenin Özverisi
Orman müthiş bir hızla yanarken küçücük bir serçe yakındaki gölden gagasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri alaycı bir tavır ile bağırmış:
-"Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?"
Serçenin verdiği cevap çok manidardır :
-"'Benim elimden gelen bu."
Çıkarılacak Ders: Ben ne yapabilirim demeyip olağanüstü bir durumda herkes ama herkes bilinçli olarak elinden geleni yapmalı ve seyirci kalmamalıdır.
-"Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?"
Serçenin verdiği cevap çok manidardır :
-"'Benim elimden gelen bu."
Çıkarılacak Ders: Ben ne yapabilirim demeyip olağanüstü bir durumda herkes ama herkes bilinçli olarak elinden geleni yapmalı ve seyirci kalmamalıdır.
Eşeğe mi İnanıyorsun Bana mı?
Bir gün Nasreddin Hoca nın komşusuna eşek lazım olmuş. Hocadan istiyim demiş.ve hoca nın kapısını çalmış hoca kapıyı açmış.
-ne oldu ?demiş
komşusu
-eşeğini alabilirmiyim hocam ? demiş
hoca
-eşek evde değil. demiş
komşusu tam gideyim derken eşek anırmış
komşusu
-eşek hani evde değildi .demiş
hoca bu durur mu:
bana mı inanıyorsun yoksa eşeğe mi ? demiş
-ne oldu ?demiş
komşusu
-eşeğini alabilirmiyim hocam ? demiş
hoca
-eşek evde değil. demiş
komşusu tam gideyim derken eşek anırmış
komşusu
-eşek hani evde değildi .demiş
hoca bu durur mu:
bana mı inanıyorsun yoksa eşeğe mi ? demiş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)