31 Ocak 2015 Cumartesi

Sinyal Vermediniz

Temel Cemal'e telefon eder, sekreter çıkar.
- Teleseçretere not pırakacaytum, der.
- Bana da bırakabilirsiniz der, sekreter.
Temel uzun bir süre ses çıkarmayınca, sekreter kız ne olduğunu sorar.
Temel cevap verir,
- Haçan sinyal vermedunuz daa.


Tut Satiram

Tortumlu'nun biri eşeğe yüklediği dutu "batmanı 2.5" diye bağırarak satıyordu.Biri kulağına eğilip "kilosu gaça" diyende:
- Niye baba ele egilib gulağıma fısıldirsan, hoç esgeriye mevzeri satmiram; tut satiram!


Gelincik

Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın vardır, kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlamıştır. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz.

Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadın çocuğunu doğurur.
Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Bahçesinde küçücük bir bölüme ektiği sebzelerle hayatını sürdürmektedir.

Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa dikili sebzelerle ilgilenmek ve o gün ki yiyeceklerini koparmak üzere evden ayrılmak ve yavrusunu evde gelincik ile yalnız bırakmak zorunda kalır.

Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve döner. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Çocuğuna bir zarar verdi düşüncesi ile anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.

Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir...

Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı görür. 


Akıllı Eşek

Milletvekilinin biri bir köyü gezerken, bağlı olduğu değirmeni döndüren bir eşek görmüş.
Yanındaki köylüye sormuş:
-Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor ?
-Efendim, demiş köylü. O zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince tekrar harekete başlıyor.
-Akıllıca ,demiş vekil. Peki eşek olduğu yerde durupta başını sağa sola sallarsa nereden anlayacaksın durduğunu?
-Anlayamam ama, ne gezer efendim sizin gibi akıllı eşek buralarda...


Sinemaya Cideyruz

Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.


Armut Ağacı

Ziraat mühendisliği okumuş bir çocuk babasına der ki;
- Baba çok yavaş çalışıyorsun bu çalışmayla bu ağaç size 10 yılda 10 kilo elma bile vermez!
Baba:
- Doğru söylüyorsun oğlum çünkü o elma ağacı değil armut ağacı...


Uçaklar

Temelcik öğretmenine soruyormuş,

-Tünyamuz pi cün yok olacak mi?

-Evet yavrum.

-Peçi uçan uçaklar nereye inecek?


Hızlı Tren

İstanbul - Ankara arasını 3 saatte alan hızlı tren sonunda gerçekleşmiş. İşadamının biri de Ankara'ya gidecek bir toplantı için. Yetişebilmek için atlamış hızlı trene. Fakat yolda Ankaradaki toplantı için hazırladığı evrakları İstanbulda unuttuğunu farkediyor. Kondüktöre gidiyor ve derdini anlatıp mutlaka inmesi gerektiğini söylüyor. Binbir yalvarmadan sonra Kondüktör adama trenin hızlı tren olduğunu hiçbir yerde durmadığını ama Arifiye'de biraz yavaşladığını söylüyor. Ve diyor ki :
- Yalnız trenden atlar atlamaz hızla trenin gidiş yönünde koşman lazım yoksa parçalanırsın.
Adamcağız çaresiz "Tamam" diyor. Arifiye'ye geldiklerinde de atlıyor başlıyor koşmaya. Bizim Temel'le Dursun da en arka vagonda seyahat ediyormuş. Camdan bir bakmış adamcağızın biri son hız koşuyor.
"Vah adamcağıza. Yazık, herhalde treni kaçırdı yetişmeye çalışıyor" diyor ve adamı tuttuğu gibi tekrar vagona çekiyor.


E-5

Temel bir gün e-5 karayoluna ters yönden girmiş. Bunu fark eden trafik polisleri yol üzerinde seyreden araçları uyarmak için telsizden "e-5 te bir araç ters yönde seyretmektedir." diye anons yapmışlar. Bunu duyan Temel "Ulan pi tane olirmi punların hepsi ters geleyi" demiş.


Kayboldum

Adamın biri karısının kedisinden o kadar nefret ediyormuş ki, ne yapıp yapıp ondan kurtulmanın yollarını düşünüyormuş. Sonunda bir sabah kediyi arabaya attığı gibi evlerinin 20 blok ötesinde bi sokağa götürmüş, onu orda bırakıp doğru ise gitmiş. Aynı akşam isten eve gelmiş bi bakmış kedi evin bahçesinde karışıyla oynuyor, kadın neşe içinde "Ayy bütün Gün onu aradım" demiş. "ama akşamüstü bir baktım gelivermiş, evin yolunu nasıl da bulurmuş benim akıllı kedim"
Adam tabi çok bozulmuş ama belli etmemiş. Ertesi sabah yine kediyi
arabasına atmış, bu sefer evin 40 blok ötesinde bi sokağa götürüp bırakmış yine işe gitmiş, akşam işten eve gelmiş bi de ne görsün kedi salonda yine karısıyla yerlerde yuvarlanıyor. Ertesi gün adam kediyi 60 blok öteye bırakmış, akşam gelmiş yine kedi evde. Sonraki gün 70 blok öteye bırakmış, akşam kedi yine evde. Adam artık ertesi sabah kediyi arabaya koymuş, 90 blok öteye gitmiş. Ordan köprü yoluna girmiş, ilk çıkıştan sağa dönmüş, ordan tekrar sağa donmuş, gitmiş gitmiş, bi 20 blok daha uzağa gitmiş, sola donmuş, biraz daha gitmiş, ve kediyi orda arabadan atmış. Saatler sonra evin telefonu çalmış, adam karısını aramış:
"Hayatım, kedi orda mi?"
"Evet.. neden sordun?"
"Şunu telefona bi çağırsana, Kayboldum!"


MİT

Bilim adamları, birgün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur, bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar. Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki;

- Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında...

Daha sonra CIA girer ve 12 Saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar:

- Bu fosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında, derler...

Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 Gün kalırlar. 49. Saatte çıkar derler ki;

- Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında...

En son olarak bizim MİT girer. Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok, 1 Ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok. Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya... Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda... sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla;

- İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi?

Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve;

- Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903, der.

Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:

- Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz?

Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki;

- Zor oldu ama "Konuşturduk alçak herifi..."


Gazete Kağıtı

Deliler hastanesinde delileri muayene etmeye geleceklermiş. Hepsinin aklını kontrol etmek için masaya yağ sürmüşler ve bir ampul vemişler. Görevleri masaya çıkıp ampulü takabilmekmiş. Birinci deli çıkmış kaymış düşmüş, ikincisi çıkmış kaymış düşmüş üçüncü deli gazetesini sermiş ampulu güzelce takmış ve inmiş doktorlar adamın akıllı olduğunu düşünüp bir soru sormuşlar. "Neden sen gazete serdin?" Delide "Boyum yetmez gazete koyayım" demiş


Yılan

İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: "Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. İdris şaşırmış "Ula ne oldu gene" demiş. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...


Babada Kalacaktır

Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım."
Hakim kocaya sormuş:
- "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?"
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış:
- "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?"
Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."


İkizler

Annesi ikiz çocuklarını yıkadıktan sonra yatağa yatırmış. Çocukların kıkır kıkır güldüğünü görünce sormuş: - Neler oluyor, neden gülüyorsunuz? İkizlerden biri yanıt vermiş: - Anneciğim, kardeşimi iki kere yıkadın, beni yıkamadın ki.


Matematik Finali

4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"


Nasıl Tanıştınız?

Çocuk babasına :
- Baba, annemle nasıl tanıştınız?
Adam eşine dönüp :
- Görüyor musun, çocuk bile anlam veremiyor!


Saç Kuvvetlendirici

Müşteri saçlarını kuvvetlendirici ilaç almak için eczaneye girdi. Eczacı bir şişe çıkarıp müşteriye uzattı. Müşteri şişeye şüpheli şüpheli baktıktan sonra "Eczacı bey; gerçekten de bu ilaç saçları kuvvetlendiriyor mu?" diye sordu.
Eczacı:
- Ne demek efendim. Müşterilerden biri bundan bir şişe kullandı. Zavallı iki yıl önce Berber Hasan'a gitmişti ama hala dönemedi bir türlü. Çünkü başının bir tarafının tıraşı bitmeden öbür tarafın tıraşı geliyor!


Yürü Ya Kulum

Temel, rüyasında yürü ya kulum dendiğini duymuş. Gidip arabasını satmış. :)


Suyun Sıcaklığı

Öğretmeni ayşe'ye sordu. bebek banyosunda suyun sıcaklığını nasıl ölçersin. ayşe : önce bebeği suya koyarım .bebek kırmızı renk aldıysa su sıcak eğer mor renk aldıysa su soğuk beyaz bir renk alırsa bebeğin bir daha banyo yapmasına gerek yoktur.


Sinirli Temel

Temel Dursun'a fena halde kızar.
-Ula inşallah biri hariç bütun dişlerun dökülur!
Dursun anlamaz:
-Niye biri kaliyi ula, der.
-Ağrimasi için!


Kimin İçi Yanıyor?

Bir bayram günü nasreddin hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. dayanamayıp:
- 'aman hoca fazla yeme yoksa için yanar.' deyince hoca cevabı yapıştırır:
- 'kimin içinin yandığını allah bilir.'


40 Haramiler

Temel birgün kahvede ağlıyormuş.
Dursun:
-Uyyy Temel ne oldi saa.
- Sorma ula Dursun benim karı hamile.
- Ne güzel işte daa!
- Anlamaysun beni; karım ilk hamileyken 2 insanı okudu, ikiz doğurdu, ikinci hamileliğinde 3 silahşörleri okudu üçüz doğurdu...
-Dursun peki şimdi ne okuyor senin kari?
-40 haramiler.


30 Ocak 2015 Cuma

Oda Kayseriliydi

İki Kayserili uçaga biner. Birbirleriyle sohbete başlarlar. Birisi öbürüne sorar: -"Amerika'da ne iş yapıyorsun.?

O da; - "Fabrikalarım var" der ve sorar:

- "Peki sen ne iş yapıyorsun?"

O da; -"Ben de bir fabrikada isçi olarak çalısıyorum" der.

- "Peki kaç senedir çalışıyorsun?" diye sorunca

O da; "25 yıldır" der.

- "Sen nasıl Kayserili'sin, 25 yılda o fabrikanın sahibi olman lazımdı? diyince;

- "Çalıştığım fabrikanin sahibi de Kayserili idi. O yüzden olamadım.."


Ters Ceket

Motorsikletli turist ceketini ters giydiği için yolda giderken dikkati dağılmış ve virajı dönerken Temel’in arabası ile çarpışmış ve yuvarlanmış. Önemli bir şeyi yokmuş.
Temel hemen yardımına koşmuş ama adam birden ölmüş.
Çevredekiler yetişip durumu sormuş;
-Ne yaptın da adam öldü birden?
-Kafasi geri dönmişidu, tüzelttum öldi...


Paraşüt

Uzun süren eğitimlerden sonra nihayet ilk atlayış günü gelmişti. Uçak havalanmadan önce komutan askerlere ;

"arkadaşlar hiç panik yapmayın, uçaktan atladıktan sonra ilk önce paraşütün ana kolunu çekin, açılmazsa korkmayın sakin bir şekilde yedek paraşütün kolunu çekin, oda açılmazsa bilin ki aşağıda ambulans bekliyor olacaktır" der ve uçak havalanır.

bir iki üç derken sıra Temele gelir.Temel büyük bir heyecanla birinci kolu çeker.... paraşüt açılmaz. İkinci kolu çeker....yine açılmaz ve Temel aşağı doğru hızla süzülürken, "Allah bilir aşağıda ambulans da yoktur " der.


Yeni Duydum

Temel yolda yahudinin birine tokat atmış.
-Manyak mısın kardeşim sen ne vuruyosun?
-Siz İsa peygamberu çarmıha germişsinuz.
-İki üç bin yıl önce olmuş bir şey bu.
-Valla ben yeni duydum.


Tavuk ile Horoz

Tavukla horoz karı kocadır. Kümeslerinde uyurken güneşin doğmasının yaklaştığını anlayan horoz kümesten çıkar ve ötmeye başlar.
Bunun üzerine kümesteki tavuk homurdanır..

"Bir sabahta öperek uyandır be adam..."


Yılan

İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: "Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. İdris şaşırmış "Ula ne oldu gene" demiş. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...


Sinirli Temel

Temel Dursun'a fena halde kızar.
-Ula inşallah biri hariç bütun dişlerun dökülur!
Dursun anlamaz:
-Niye biri kaliyi ula, der.
-Ağrimasi için!


Otuz Senedur

Temel büyük bir yük gemisinde kaptandır ve sürekli okyanuslarda dolaşır. Bir gün Trabzon'a yolu düşmüş, köyüne gelmiş, köy kahvesinde can arkadaşı Dursun'u görmüş ve Dursun'a;

-Ula Tursun gel getureyim seni gemilan uzak denizlere!" demiş

Dursun kabul etmeye yanaşmamış ama nihayetinde zor da olsa ikna etmiş. Yola çıkmışlar. Büyük okyanusun ortalarına gelmişler. Dursun bide ne görsün küçücük bir adanın kenarında, saçı sakalı uzun sefil durumda yaşlı bir adam el kol sallayarak gemiye doğru bağırıyor.

Dursun Temel'e sormuş:

-"Ula Temel ha bu adamda kimdur?"

-"La ne bileyim otuz senedur haburdan gelur giderum, o adam bana hep oyle el sallar delimidur nedur anlamadum ki."


Sinemaya Cideyruz

Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.


Şuursuz Çocuk

Evden habersiz denize gidip eğlenen çocuklardan biri boğulma tehlikesi atlatır. Neyse ki etrafta başkaları da vardır, yetişip çocuğu kurtarırlar. Kendine gelince ilk cümlesi:

-Eğer poğulup da ölseydum var ya, akşam babam tayaktan öldururdu beni!


Ben Neye Uğraşıyorum

Bizim Temel’le Dursun Almanya’da bir gün arabayla gezmeye çıkarlar... Tabii otobandan giderken alışmışlar burda suratli gitmeye. Dursun tahrik eder:
- Ula bas kaza nerdeyse at arabasi bize yetişecek.
Temel bu durur mu. Hız sınırını çoktan aşmıştır. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçların arasına paldur küldür giderken Dursun atılır:
- Ula ne oldi eyi giderken birden sallanmaya başladuk.
Temel heyecanla:
- Ula Dursun, sorma önüme bi köpek çikti...
Dursun:
- Ula uşağum ezseydun oni da geçseydun...
Temel:
- Ula ben neye uğraşiyrum zannedeysun...


Hapis Cezası

Kadın, gece yarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkar.
Evde yalnızlık içinde, aşağıdan bir ses duyar. Aşağı iner ve tekrar dinlemeye başlar, ama kocasını bulamaz.
Biraz daha aramak için aşağı depo'ya iner, orda kocasını dizleri üstüne çökmüş, duvara dönmüş ağladığını görür.
Ve merakla sorar:
- Kocacığım, neyin var, ne oldu?
Kocası:
- Hatırlıyor musun, baban bizi el ele yakaladığında bir soru sormuştu, ya evlenirsin ya da 20 yıl hapis çekersin."
Kadın şaşırarak:
- Eeee ne oldu?
Adam:
- Bugün, hapisten çıkmış olacaktım...


Paylaşımcı Temel

Fadime, Temel'e:
"Ula Temel dolaptan elma aşurduğuni gördüm," dedi. "Paylaşalum.."

Temel:
"Peki ama akşama annemdem işiteceğum azari da paylaşmaya razi olursan."



Matematik Finali

4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"


Uzun Namaz

Nasreddin Hoca ile adamın biri birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca:

- Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya.

Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam.
Adamın beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş:

- Yahu bu ne uzun namaz böyle?
- Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim.
Bu sefer adam:
- Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza.
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış:

- Mübarek, senin namaz da uzun sürdü.
- Önümüzdeki haftanın namazını kıldım...



Hanımından Korkmayan

Hoca cemaate seslenir:
-Hanımından korkan ayağa kalksın!
Herkes kalkar Temel yerinde oturur, hoca sorar:
-Sen hanımından korkmuyor musun? diye.
Temel de sesi titreyerek der ki:
-Hanımın ismini duyunca dizlerimin bağı çözüldü, kalkamıyorum :)


Gözlerini Yumsana

Küçük Temel dedesinin kucağında otururken birden:
-Dedeciğim! Gözlerini bir yumsana, der.
-Neden yavrum?
-Annem geçenlerde "Deden gözlerini bir yumsa çok zengin olacağız" diyordu da. :)


İtikafa Girdim

Bir tavuk 3 yumurta yapıp dua etti civcivlerin dindar olması için.
1. civciv yumurtadan çıktı, namaz kıldı.
2. civciv zikir ederek çıktı.
3. civciv gelmedi.
Anne endişelendi.
Ve yumurtadan şu ses geldi;
"Anne merak etme ben itikafa
girdim." :))


29 Ocak 2015 Perşembe

Neden Haram Oluyor?

Sarhoşun biri Kadı İyâs'ın huzuruna çıkarak sorar:
- Hurma yesem zarar verir mi ?
- Hayır.
- Ekmek ile çörek ötu yesem ne gerekir ?
- Bir şey gerekmez.
- Biraz su içsem ?
- İçebilirsin.
- Hurma şarabı bunların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Peki nasıl haram oluyor ?
Kadı İyâs gülümsedi, yerden bir avuç toprak alarak adama sordu:
- Sana bu toprağı atsam bir yerini acıtır mı ?
- Hayır.
- Üzerine biraz su serpsem bir yerin kırılır mı ?
- Hayır.
- Su ve topraktan bir kerpiç yapsam da güneşte kuruttuktan sonra başına vursam nasıl olur?
- Öldürür.
- İşte o da böyledir.


İmzandan Anladım

Adamın birisi kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine gider. Fakat adamı evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerle "EŞEK" diye yazıp döner.
Bir kaç gün sonra o adamdan şöyle bir yazı alır:
- Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım.


Hırsızın Böylesi

Adamın birinin arabası çalınır. İki gün sonra araba geri gelir ve bir not vardır içinde:
-Özür dilerim arabanızı aldım ama karım doğum yapacaktı.. Kendimi affettirmek için yarın tiyatroya eşiniz ve sizin için 2 bilet aldım, hatamı telafi etmek için ben de orada olacağım, lütfen kabul edin.
Adam çok duygulanır, eşiyle tiyatroya giderler. Adam yoktur ama güzel vakit geçirmişlerdir, memnun eve dönerler. Ev soyulmuştur ve duvarda bir not vardır:
- Abi tiyatro nasıldı?


Kurtulsun Bakalım

Temel'in küçük oğlu hayvanat bahçesinde koşarak babasının yanına gelmiş:
- Koş baba, anami kocaman bir goril kapti!..
Temel gayet sakin cevap vermiş:
- Eyi, eyi. Bundan sonrasi gorilin problemi. Kurtulsun bakalum kurtulabiliyisa.


Mağaza

Tuhafiyeci dükkanından geçimini sağlayabiliyor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu. Günün birinde sağındaki dükkan boşaldi, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti. Ama sonunda bir çözüm yolu buldu:
Sağındaki komşusu, dükkanının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı. Solundaki, en büyük tuhafiye mağazası, yazılı bir bez asmıştı. Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurdu:
Mağazaya buradan girilir.


Kaza

Bir araba, yaşlı Temel'e çarpar. Arabanın şoförü bağırır:
-Suç sende ben 20 yıllık şoförüm!
Temel karşılık verir:
-Ben de 80 yıldur yüreyrum!



Yanlış Taraf

Vahşi Batıda bir gün bardan içeri devasa gibi çift tabancalı bir kovboy girer. Herkesin şaşkın bakışları arasında son derece hızlı bir hareketle iki tabancayı da çekip havaya birer el ateş eder ve bağırır:
- Sağ tarafımdakiler beyinsiz sol tarafımdakiler gerizekalı. Var mı lan itirazı olan? Varsa kalksın ayağa!
Temel, hemen ayağa kalkar, kovboy derhal tabancaları Temel'e doğrultur:
- Hey, senin itirazın var galiba!
Temel tabancaları görür ve:
- Yok be abicum, ha pen yanliş tarafa oturmisum da...


Heç Belli Olmaz

Tortum'lu iki kardeş, yan köyden kız kaçırmış, kendi köylerine dönüyorlardı. Arazi malum patika! Büyük kardeş önde kız ortada küçük kardeş arkada. Kız hangi kardeşe kaçırıldığını merak edip arkadaki küçüğe yanaştı ve sordu:
- Bahasan beni hangüze kaçırdıııız?
Küçük kardeş şöyle bir bıyıklarını burduktan sonra :
- Orası heç bellim olmaz! Hele bir eva gidah!



Bozuk Asansör

Kapıcı Temel çalıştığı on katlı binanın asansörü bozulunca asansörün kapısına
şöyle bir yazı asıyor:
"Asansör pozuk, en yakın asansör yüz metre ileride, Veysel Apartimanundadir."


Temel Askerden Dönünce

Temel askere gitmiş ve orda dolu şey öğrenmiş. Neyse askerlik bitmiş, bizim Temel eve gelmiş ve hemen annesine:
- Anne, anne, askerde neler öğrendim bir bilsen...
Annesi:
- Anlat bakayum neler öğrendun...
Temel hemen eline bir silah almış ve evin duvarına adını yazmış. Sonra el bombası almış ve hemen bahçeye çıkmış, el bombasını kümese atmış. Annesi Temel'e:
- Aslan Temel'um, haçen ne güzel öğrenmişsin. Ama ne yazık ki Fadime bunları göremeyecek...
Temel şaşkın bir halde:
- Nasıl yani?
Annesi:
- Haçen Fadime sen el bombasını atmadan önce, kümeste tavukları yemliyordu...


Acemi Bülbül

Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter" der.


Müjde

Derler ki; Şair Hâce Mecd-i Hemger'in karısı bir hayli yaşlıydı. Hâce Yezd'den Isfahan'a geldikten bir süre sonra karısı da Isfahan'a geldi.
Hâce'ye müjde verdiler:
- Müjde! Hanımın eve indi!
- Ev hanımın başına inseydi, müjde ona derdim ben!


Alttakini Dövelim

Temel ile Dursun 2 katlı ranzada uyuyorlarmış. Temel üstte Dursun altta. Geceleri hırsızlar eve girip hem evi soyuyorlar hem de Temel'i dövüyorlarmış. Bir gün Temel Dursun'a:
-Ben altta yatayım sen de üstte yat demiş. Sonra yer değiştirmişler.
Hırsızlar eve girdiklerinde, bir tanesi:
-Hep üsttekini dövdük biraz da alttakini dövelim demiş.


Falcı

Temel ile Dursun iki ortaktır ve maddi durumları kötüye gider. Bir gün Cemal'i görürler. Cemal de durumlarının ne zaman düzeleceğini falcı bilir diye onun numarasını verip randevu almalarını söyler. Temel, Cemal'e:
-Falcıya gitmeden neden randevu alıyoruz ki, zaten geleceğimizi bilmez mi demiş :)


Araştırmacı Temel

Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir pire almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye zıpla bakayım diye seslenmiş. Doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış.
O sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış:
-Zıpla bakayım, ula zıplasana, zıpla be hayvan.
Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış:
"Pire incelendi. Sonuç: pirenin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."


28 Ocak 2015 Çarşamba

Lokomotif

Öğretmen, birinci sınıfta lokomotifin nasıl hareket ettiğini anlatıyordu. Bir ara Küçük Hasan`a
sordu:
- Şimdi iyi anladın mı lokomotifin nasıl hareket ettiğini?
Hasan:
- Anladım öğretmenim, ama aklıma bir şey takıldı.
Beygirsiz nasıl hareket ediyor.


Onun Her İşi Terstir

Nasreddin Hoca'nın bütün gayretlerine rağmen malesef kötü huylarından vazgeçiremediği bir yakını varmış. Namazdan sonra camiden çıkmakta olan cemaate doğru bir çocuk koşarak gelmiş ve o adamın suya düştüğünü haber vermiş.
- "Falanca kişi ırmak kenarında gezerken ırmağa düştü. Azgın sularla boğuşuyor" demiş.
Hoca birkaç arkadaşıyla birlikte koşarak ırmak kenarına gelmiş ve suyun geldiği tarafa doğru ilerlemeye başlamış.
Köylüler:
- "Su öbür yana doğru akıyor Hocam" demişler. "Aşağıda aramak gerekmez mi?"
Hoca başını sallamış;
- "Bu adamın ne aksi, ne ters biri olduğunu siz bilmezsiniz. Onun her işi terstir" demiş.


Zayıflama Metodu

- Karım zayıflamaya karar verdi.
- Peki bunun için ne yapıyor?
- On gündür, her sabah üç saat ata biniyor.
- Şu anda durum nasıl?
Adam, hüzünle başını eğdi:
- At, beş kilo zayıfladı.


Doğasında Var

Akrep bir gün yiyecek ararken bir nehrin kenarına gelmiş. Karşıya geçmek için bir yol ararken, bir kurbağa görmüş. Kurbağaya kendisini karşıya geçirip geçiremeyeceğini sormuş. Kurbağa:

-"Sen beni sokarsın!" diyerek, kabul etmemiş.

Akrep, kurbağaya söz vermiş onu sokmayacağına dair. Kurbağa da:

-"O halde çık sırtıma seni karşıya geçireyim" demiş.

Akrep kurbağanın sırtına çıkmış, nehrin yarısına geldiklerinde, akrep dayanamayıp kurbağayı sokmuş. Kurbağa son anlarında akrebe sormuş:

- “Hani beni sokmayacağına dair söz vermiştin! Şimdi ben ölüyorum, ben ölünce sen de boğularak öleceksin!”

Akrep de mahçup bir şekilde karşılık vermiş:

- “Ne yapayım kurbağa kardeş? Bu benim doğamda var!” 


Allah Cezanı Versin!

Adam işten eve gelir tam yatacak boşluktan bir ses :
-İşinden ayrıl, evini arabanı sat ve Lasvegas'a git.
Adam umursamaz tabi. Fakat bir ay boyunca hep aynı hikaye. Adam eve gelir tam yatacak :
-İşinden ayrıl, evini, arabanı sat, Lasvegas'a git.
Adam sonunda bunda birşey var deyip ertesi gun işinden ayrılır en kısa yoldan evi ve arabayı satıp Lasvegasa gider bir otele yerleşir. Gece olur gene o ses :
-Paraları al ve kumar salonuna in!
Adam apar topar giyinir salona iner aynı ses :
-Rulet masasına git!
Adam gider, bir yandan da sesi beklemektedir, ses gelir :
-Tüm parayı kırmızı 17 ye yatır.
Adam heyecanla yatırır tüm parayı. Rulet döner döner durur, bilye dönmeye devam eder ve 21 de durur ve ses devam eder :
-Tüh Allah cezanı versin!...


Çaylak

Hocaya sormuşlar:
- Hocam, bir rivayete göre Çaylak denilen hayvan altı ay erkek olurmuş, altı ay ise dişi; doğru mudur?
- Valla, demiş, bu suâle hakkıyla cevap verebilmek için bir yıl çaylak olmak gerek...


Bekledim

Çocuk okula gec gelir.Ögretmen sorar neden geç kaldın.Çocuk:

-"Yasli bir kadin parasini kaybetmisti."

Ögretmen:

-"Aferin yasli insanlara yardim sevaptir.Peki

kadin parasini buldumu."

Çocuk:



-"İste ben onun icin kadin gidene kadar

bekledim de o yüzden gec kaldim"


Devam Et

Temel'in eski bir BMC kamyonu vardır.
Yolda giderken kırmızı ışık yanar ve frene basar.
Kamyon durmaz önünde giden son model BMW ye çarpar.
Temel hemen atlar şoföre yalvarır:
- Aman abi affet sen zengin adamsın seni etkilemez ama ben ömür boyu çalışsam ödeyemem.
Adam temele acır ve affeder.
Yollarına devam ederler. İleride yine kırmızı ışık yanar.
Temel kamyonu yine durduramaz BMW yi hurdaya çevirir.
Yine atlayıp yalvarmaya başlar
- Aman abi benim çocuklarım var affet. Zaten arabana çarpmıştım hasar biraz daha büyüdü sadece.
Adam:
- Tamam gözüme görünme, bas git. der. Yollarına devam ederler. Yine kırmızı ışık yanar.
Temel BMW ye yine gömer. Bu sefer kafasını camdan çıkarıp bağırır
- Benim abi devam et...


Kitap Okuma Alışkanlığı

Bir baba kızına kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek
için ödül vermek istemiş ve:
"Kızım, eğer sana verdiğim şu kitabı bitirirsen
20 milyon lira vereceğim." demiş.
Bu teklif çocuğun çok hoşuna gitmiş ama
kitap okumayla da pek arası yokmuş.
O nedenle ;
"En iyisi ben bu kitabın özetini internetten araştırıp bulayım,
onu iyice ezberleyeyim, babam okudun mu diye sorunca da
o özeti anlatırım." diye düşünmüş.
Ve çocuk gitmiş, babasının okuması
için verdiği kitabın özetini bulmuş.
İki sayfalık bu özeti iyi bir şekilde öğrenmiş.
Tabi babası anlamasın diye bir hafta da beklemiş.
Bir hafta sonra "Babacığım ben kitabı okudum,
ödülümü verir misin?" diye sormuş.
Babası kızından kitapta geçen konuyu anlatmasını istemiş.
Genç kız güzel bir şekilde konuyu anlatmış.
Ardından tekrar ödülünü istemiş babasından.
Ama babası hiç beklemediği bir tepki vermiş ve kızına:
"Sen bu kitabı okumamışsın, beni kandırıyorsun. Çünkü eğer okusaydın kitabın içine koyduğum 20 milyon lirayı bulurdun.


Nasıl Hecelenir

Temelle Dursun gece bekçisiymiş. Tam konservatuarın önünden geçerken ölü bir adamın yerde yattığını görmüşler. Temel telsizi açmış durumu polise bildirecekken "Dursun konservatuar nasıl hecelenir?"der. Dursunda "inan bilmiyorum." der. Temel "O zaman bu ölüyü eczanenin önüne çekelim."


Satranç maçı

Adamın biri oğlu ile satranç oynuyormuş, bakmış ki işi zor. Elinde 2-3 piyon kalmış. Yenildi yenilecek. Yedirememiş bu durumu, bir tane vurmuş oğluna. Oğlu:
- Ne vuruyorsun baba düşünüyordum!
- Bu kadar çok derslerini düşünsen okulu bitirir profesör olurdun eşek sıpası!


Eşek Öldü

Hocanın eşeği ölmüş. Kapının eşiğine oturmuş, hüngür hüngür ağlıyormuş. Bir komşusu yaklaşarak:

- A Hoca! Geçende karın öldü, ağlamadın. Bir eşek için ağlamak sana yakışır mı?

- Nasıl ağlamam! Karım ölünce eş, dost hepiniz etrafımı aldınız, üzülme biz sana daha iyisini buluruz dediniz. Ama biri çıkıp da; Hoca ağlama, sana daha iyi bir eşek alırız demedi!!!


El Sıkışma

Bir İngiliz sorar:
-Kadınlarınız neden yabancıyla el sıkışmıyor?
Müslüman cevap verir:
-Siz neden Kraliçe Elizabeth ile el sıkışmıyorsunuz?
İngiliz:
-Herkes onunla el sıkışamaz, o bir kraliçe.
Müslüman da cevap verir:
-Bizim kadınlarımız da bizim kraliçemizdir, helali olmayanlarla el sıkışmazlar.


Sahte Alarm

Temel itfaiye şefi, teşkilata yeni yangın arabası alınmış, itfaiye erleri hayran, hayran incelemişler.
Temel ikaz etmiş.
- Uyy uşaklar, pu cüzel ve pahali arabaya iyi pakacağuz. Onu gerçek yangınlarda kullanacağuz. Sahte alarmlarda eski arabalari kullanuruz.


Türktür

Temel ile Dursun kahvede oturup sohbet ediyorlarmış. Temel Dursun'a:
-Ula Dursun sana bişi diyim mi?
-De bakalum.
-Birine napayisun hemşerum dediğunde, oturayirum diyisa kesin Türk'tür bak.
-Nerden anliyusun ula oni?
-Bunda anlaşılmayacak ne var ula, oturayirum İngilizce midur?


Annem Gel Dedi

İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar,
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...


Huysuz Adam

Yaşlı Karadenizli çift arabaları ile seyahat ederken öğle yemeği için bir yol kenarı restoranında mola vermişler, daha sonra yollarına devam etmişler, hareket ettikten 40 dakika sonra yaşlı kadın gözlüğünü orada unuttuğunu fark etmiş, ilk buldukları kavşaktan geri dönüş yapmışlar. Restorana varış süresince adam klasik bir “yaşlı canavar”a dönüşmüş, oflamış puflamış, bütün geri dönüş yolunu karısının burnundan getirmiş. 

Sonunda restorana gelmişler, kadın arabadan inip içeri doğru yürürken;

- “Heyy” demiş kocası, “Madem gözlüğünü alacaksın bari benim şapkamla kredi kartımı da isteyiver!”


Özeleştri

Temel Cemale bir fıkra anlatmış. Cemal anlamamış.Temel gene anlatmış, yine anlamamış. Dördüncüden sonra Cemal katıla katıla gülmeye başlamış.Temel:
-Abartma o kadar komik bi fıkra değildi.
-Ben fıkraya gülmeyrum kendime güliyrum, gene anlamadum.


Eski Gazeteler

Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı. Hemen oraya seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
-Papendreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı...Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış :
-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.
Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim...


Korkuluk

Adamın biri tarlasına o kadar korkunç, o kadar korkunç bir korkuluk yapmış ki, onu gören kargalar korkudan geçen sene aldıkları mısırları bile geri getirmişler.


Noşut

Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş.
İngiliz "ben bugün 1 gergedan vurdum" demiş. Fransız "ben de 1 aslan vurdum" demiş. Temel de "ben de 1 noşut vurdum" demiş.
İngilizle Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar.
Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz "ben 2 kaplan vurdum" demiş. Fransız "ben de 1 fil vurdum" demiş. Temel "ben 4 noşut vurdum" demiş.
İngiliz dayanamamış sormuş:
"Kusura bakma ama noşut nasıl birşeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım."
Temel de:
"Ben de ilk defa burda gördüm. Kara kara birşeyler insana benziyorlar. Ellerini kaldırıp "noşut noşut" diye bağırıyorlar demiş.


Tamtam Çalmak

Afrika gezisinde bir turist devamlı tamtam çalan yamyamın yanına giderek sordu:
- Niçin durmadan çalıyorsunuz?
Yamyam cevap verdi:
- Suyumuz hiç yokta...
Turist başını salladı:
- Anladım. Allah'tan yağmur yağdırmasını istiyorsunuz...
Yamyam:
- Yok canım, muslukçuyu çağırıyorum.


Kazı

Hoca yer altına ahır yapmaya karar vermiş. Toprağı kaza kaza komşunun ahırına girmiş. Bir sürü öküz görünce koşa koşa karısına gitmiş:
- Hanım, hanım! diye bağırmış.
Müjdemi isterim. Eski zamanlardan kalma bir ahır dolusu öküz buldum..


27 Ocak 2015 Salı

Torpil

Temel, acemi er olarak İzmir Deniz Komutanlığına sevk edilmiş. Birliğine varan Temel'e Bölük Komutanı sormuş:
-Buraya herhalde torpille geldin.
Temel :
-Hayır komitanum, Trapzon'tan otopüsle geldum.


Martini

Bir isadami tavernaya girer, bara oturur ve bir duble
martini siparis eder.Ickisini bitirdikten sonra, gomleginin cebine bir goz
atar, ardindan barmene bir duble martini daha hazirlamasini soyler.

Bunu da bitirince, yine gomleginin cebine bir goz atar, sonra barmene donup bir duble daha martini siparisi verir.

Barmen;"Bakin bayim, size butun bir gece boyunca martini getirebilirim. Fakat, bardagi her doldurmami istemenizden once nicin gomleginizin cebine baktiginizi soylemek zorundasiniz."deyince adam cevap verir;

"Karimin fotografina bakiyorum.Ne zaman gozume guzel gozukecek, iste o zaman eve gitme zamani gelmis olacak."


Şimdiye Hafız Olmuştun

Küçük Temel yine bir gün Facebook'da miskin miskin gezinirken dedesine yakalanır, ensesinden de sağlam şaplağı yer.
- Ula şu feysbuku açtuğun kadar Kur'an`ı açsaydin şimdiye hafız olmiş idun, hergeleee!


Kim Daha Büyük?

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
- Pâdişah mı büyük, yoksa çiftçi mi?
"Çiftçi büyük elbet" demiş Hoca ve eklemiş;
- Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür.


Teknoloji

Temel Eskişehir'den Ankara'ya gidecek bir trene binmiş. Karşısındakinin nereye gittiğini sormuş İstanbul'a gittiğini öğrenince,
- Teknoloji ne çadar celişti, pen purada oturayrum Ançara'ya, sen karşumda oturaysun İstanbul'a cideysun.


Rica

Temel Karadenizlinin firınından bir ekmek alacak. Kafasını fırından içeri uzatır:
- Ha oradan bi ekmek vermeni rica edeyirum!
- Ula parasini verecek misun?
- Elbette vereceğum.
- Haçan parasini vereceksen ne diye rica edeyisun?


Trafik Polisi Temel

Temel Almanya'da trafik polisi olmuş. Bir gün bisikletiyle trafiği aksatan
bir papazı durdurur:
-Dur, ceza yazacağum.
-Yazamazsın.
-Haçan nedenmiş o?
Papaz gülerek cevap vermiş:
-Ben papazım, suç işlemem, çünkü benim sağ kolumda İsa, sol kolumda Meryem
var.
Temel hemen atılarak:
-Uy işte şimdi yandun! Pisiklete üç kişi bineysun.


Işığı Gören Çıkıyor

Bir adam, çocuğu olacak diye çok seviniyormuş. Adamın karısı gebe kaldıktan sonra adam çok sevinmiş ve kadın hastaneye doğuma gitmiş. Adam kapının önünde beklerken, hemşire çıkmış:
"Bir oğlunuz oldu" demiş.
Adam deli gibi mutlu olmuş. Ama tam bu sırada hemşire çıkmış:
"İkiziniz oldu" demiş.
Adam ona da sevinmiş ama ardı arkası kesilmemiş. Üçüz, dördüz derken, adam içeri dalmış: "Kapatın şu deliği, ışığı gören çıkıyor!"


Yanlışlık

Eski devirlerde serseri takımından birini zaptiyeler bir gece elinde kocaman kaması olduğu halde yakalamışlar.
- Sen kimsin? diye sormuşlar.
- Talebeyim, demiş. Yeniden sormuşlar:
- Bu koca bıçağı niçin taşıyorsun?
- Kitaplardaki yanlışları kazımak için.
- Hiç bununla yanlış kazınır mı?
- Bazen öyle yanlışlar oluyor ki, bu bile az geliyor.


Burun ile Ense...

Bir sohbet sırasında, adamın biri şaka olsun diye Hoca'ya sormuş:

"- Hoca efendi! Burnunuz, yüzünüzün hangi tarafında?"

Hoca, ensesini göstererek:
"- İşte burada..." cevabını vermiş.
Adam şaşkın:
"- Aman hocam," demiş, "burun, ensenin tam tersinde değil midir?"
Hoca gülerek:
"- Haklısın," demiş, "fakat bir şeyin aksini ele almayınca aslı meydana çıkmaz!.."


Astronotluk

Anne, öğretmene gidip çocuğu hakkında konuşmak istemişti:
- Efendim, biliyorsunuz oğlum bu yıl son sınıfta, hangi mesleği seçmesini tavsiye edersiniz?
- Astronotluk.
- Neden?
- Çünkü, bütün ders boyunca akli bir karış havada. Bir soru sorduğumda da uzaydan düşmüş gibi oluyor...


Özenti

Temel`in çocuğunu sokakta ders çalışırken görenler, Temel`e nedenini sormuşlar.
Temel`in cevabı hazır:
- Herkes çocuğunu dışarda okutayi.


Vasiyet

Kayserili bircimri kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır. Üç oğluna da vasiyette bulunur. Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğlu da mezara gider ve mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar...



Su Aygırı

Hakim suçluya sorar:
- Bu adamı niçin dövdün?
- Bana su aygırı dedi efendim.
- Ne zaman?
- Tam bir yıl önce.
- Ama sen onu yeni dövmüşsün!
- Ben hiç su aygırı görmemiştim, geçen gün gördüm de...


İtikafa Girdim

Bir tavuk 3 yumurta yapıp dua etti civcivlerin dindar olması için.
1. civciv yumurtadan çıktı, namaz kıldı.
2. civciv zikir ederek çıktı.
3. civciv gelmedi.
Anne endişelendi.
Ve yumurtadan şu ses geldi;
"Anne merak etme ben itikafa
girdim." :))


26 Ocak 2015 Pazartesi

Hizmetçi

Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
"Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?"
Hizmetçi, gayet sakin:
"Uyanamazsam, siz başlayın."


Tekrar Deneyiniz

Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar:
- "Tekrar deneyin."
Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur:
- "Tekrar deneyin." ... ... ...
En sonunda sinirlenen Temel:
- "Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."


Kara Bulutlar

Öğretmen Hayat Bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu uzun, uzun anlattıktan sonra ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sordu :

-"Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur?"

Çocuk düşündü, yutkundu, birşey diyemedi. Onun yanında oturan küçük Temel parmak kaldırarak şu cevabı verdi :

-"Kirli sulardan olur öğretmenum!"


Güldüren Sebze

Bir dram artisti çok ünlü bir komedi sanatçısı ile alay ediyordu:

-Milleti güldürmenin ne değeri var anlayamıyorum. Zor olan ağlatmaktır ben onu yapıyorum.

-Senin yaptığını soğan da yapar. Bana milleti güldüren bir sebze gösterebilir misin?


Canın Çıha Erzurum

Öğretmeni Antalya'da bir okulda orta okul son sınıfta okuyan Erzurumlu bir öğrenciyi kaldırır tahtaya ve sorar:

-Yavrum Erzurum'un bitki örtüsünü anlat bize.

Öğrenci başlar:

-"Canın çıha Erzurum, dokkuz ay gış, iki ay yağmur, bir ay da yazi görir görmir bidaha gışa dönir, bizimde her yanımız donir. Bu durumda bitki ne arir"


Enayi Araştırmacı

Enayi Bir araştırmacı sabır ve dikkatle çalışarak iki fareye acıktıkları zaman burunları ile bir zile basmayı öğretti. Üç gün sonra bu farelerden biri diğerine şöyle diyordu:
"Enayiyi amma alıştırdık yahu... Her zile basışımızda peynir veriyor


Yurt

Üniversitede dönemin ilk gününde Rektör yeni gelenleri toplamış, üniversite kurallarını anlatırken sıra yurt olayına gelmiş. Rektor demiş ki
"- Kız yurtları erkek öğrenciler için yasak bölge. Erkek yurtları da kız öğrenciler için. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 20 dolar ceza kesilecek. İkinci yakalanışında 60 dolar, üçüncü yakalanışında da 180 dolar ceza kesilecek. Sorusu olan var mı?"
Arka taraftan bir erkek öğrenci sesi:
- Sezonluk bilet ne kadar?



Kalorifer

Sinif ögretmeni ögrencilere teker teker sorular soruyormus.Ama hiçbiri dogru düzgün cevaplayamiyorlarmis.Ögretmen iyice sinirlenerek baska birine daha soru sormus.O da bilemeyince

-"Bir sey bilmiyosun, pekii niye geliyosun sen buraya?" diye bagirarak sormus. O da cevaplamis:

-"Ama sayin ögretmenim, ben kalorifer tamircisiyim, radyatörleri kontrol ediyodum".


Doğum

İlkokulda üç çocuk bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini konuşuyormuş.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.


Balıklar Neden Konuşmaz?

Filozof Temel'e sormuşlar :
- Hocam, sizce balıklar neden konuşmazlar?
- Başını suya sok, anlarsın!.


Bademli Çikolata

Birgün halk otobüsünde yaşlı bir teyze şoförün tam arkasına oturmuş. Şoföre dokunarak elini uzatmış, şoför bakmış bir avuç dolusu badem. Teşekkür ederek almış ve afiyetle yemiş. 5 dk sonra yaşlı teyze tekrar dokunmuş 1 avuç daha badem vermiş.
Şoför yine almış ve bitirmiş. 3. defa teyze badem uzatınca şoför :

- Teyzecim teşekkür ederim, hepsini bana verdin birazda sen yesene demiş. Teyzenin cevabı :

- Olum ben bademli çikolata alırım hep. Ama sadece çikolatasını emmeyi severim. İçinide sana veriyorum işte.


Nasıl Dikmişler?

Küçük Çiğdem'in teyzesi bir kaza geçirmişti. Hastaneden gelen annesi durumunu anlatmaya başladı.

-Yaraları dikkatle temizleyip diktiler.

Çiğdem hayretle annesinin sözünü kesti:
-Ama anne! Teyzemi dikiş makinasına nasıl soktular?!


Nereden Bilecesun

Bir gün papaz Trabzon'a gider ve kiliseyi aramaya başlar.
Yolda bir çocuk görür ve sorar, evlat kilise nerede diye çocuk tarif eder ve papaz:
Sen iyi bir çocuğa benziyorsun yarın gel sana cennetin yolunu tarif edeyim der. Çocuk:
-Ula sen daha kilisenin yolunu bilmiysun cennetun yolunu nereden bilecesun, der.


Verimli Toprak

Ziraat mühendisi bilgi vermek için gittiği karadeniz köyünün birinde "Sizin toprağınızı tahlil ettirdim" demiş, "O kadar verimli toprağınız var ki ne ekseniz bire yirmi verir." Köylülerden biri "Aman deme mühendis bey" diye ayağa fırlamış " Geçen hafta bizim kayınvalideyi gömdük!"


Tembel Uşak

Adamın tembel mi tembel bir uşağı vardı. Bir gün uşağını üzüm ve incir almak için çarşıya gönderdi. Uşak getire getire yalnız üzüm getirmişti. Efendisi"Ne zaman seni bir iş için göndersem, birkaç işi birden yapmalısın!" diye azarladı uşağı.
Aradan bir süre geçti. Tesadüfen adamcağız hastalandı ve uşağını doktor çağırmaya gönderdi. Uşak doktorla birlikte kâri, gassal ve mezarcıyı da yanında getirmişti.
Adam yine çıkıştı uşağına:
-Bunları ne diye getirdin yanında? Sana yalnız doktor çağır demedim mi?
- Efendim, 'ne zaman seni bir iş için gönderirsem, birkaç işi birden yapmalısın' dememiş miydiniz? İşte ,tedaviniz için doktor getirdim. Tedavi kâr etmezse, başınızda Kuran okusun diye kâri getirdim. Cesedinizi gasletmesi için gassal ve gömmek için de bir mezarcı getirdim!


Mozart'ın Köpeği

Küçük çocuk, keman dersi için evde prova yapıyor, babası da oturmuş gazete okuyordu. Evin köpeği de çocuğun kemanından çıkan melodilere havlayarak eşlik ediyordu.
Bu gürültüde babanın gazete okuması mümkün mü?
Bir duruyor, iki duruyor, ama ne çocuk keman çalmayı ne de öteki havlamayı kesiyordu.
En sonunda baba, oğluna seslendi:
"Oğlum, şunun bilmediği bir parça çalsana!"


Göz Ağrısı

Temel, göz doktoruna gitmiş:

-Doktor bey, ne zaman çay içsam gözlerum ağriyi, ne yapmam lazim.

Doktor da Temel'in gözleri muayene etmiş ve:

-Çayı içmeden önce kaşığı bardaktan çıkartmanız gerekli, demiş.


Birincilik

Öğretmen, öğrencilere şu ödevi vermiş:
- Tembelliği açıklayın?
Öğrenciler kaleme kuvvet tembellik hakkında sayfalar dolusu yazmışlar ve pek de güzel açıklamışlarç
Fakat birinciliği hiç birisi alamamış.
Bir öğrenci bomboş kağıt vermiş ve birinciliği kazanmış..!


Şakadan Hoşlanmam

Temel'in ensesine biri tokadı indirmiş Temel dönmüş bakmış, azman gibi bir adam yanıbaşında duruyor.
- Ciddi miydu diye sormuş?
- Ciddu demiş adam.
- Pen şakadan hoşlanmam daa.


Kim Haklı?

Annesi küçük Fatih'e çok kızmıştı:
-Baban gelince yaptıklarını bak nasıl anlatacağım! diye bağırdı.

Fatih büyük bir soğukkanlılıkla cevap verdi:
-Yaparsın yaparsın... Kadınlar sır saklamasını bilmez diye boşuna söylememişler..


25 Ocak 2015 Pazar

Kadın Kulağı

Adamın biri kazada kulaklarını kaybetmiş. Araştırmaları sonucu iyi bir plastik cerrah bulmuş ve girmiş ameliyata.
Ameliyat sonrası bandajlar açıldıktan bir süre sonra: - "Aman Allah'ım Doktor! Bana kadın kulakları takmışsınız!" diye bağırmaya başlamış.
- "Kulak kulaktır!" demiş Doktor... "Kadını erkeği olmaz!"
- "Yanılıyorsunuz!" demiş hasta... "Herşeyi duyuyorum ama hiçbir şey anlamıyorum!"



O Sevmez

Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı Fadimeye sorar:
-Fadime, ben ölünce yeniden evlenecekmisin ? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel:
-Onu benim kadar sevecekmisin ?
-(ağlayarak) Evet
-Onu eve alacakmısın ?
-Evet
-Ona güzel yemekler yapacakmısın ?
-Evet Temel'im.
-Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacakmısın ?
-O Sevmez


Sayı Saymayı Bilmek

Sayı saymayı bir türlü öğrenemeyen Tahsin`e öğretmeni elli kez "ben sayı saymayı bilmiyorum" cezası vermişti.
Ertesi gün öğretmen, kontrol ediyordu. Deftere baktı ve sinirli bir şekilde sordu:
- Neden yirmi kez yazdın, elli kez yazman gerekiyordu?
Tahsin cevap verdi:
- Ben, sayı saymayı bilmiyorum ki!...


Nereye gidiyorsun

Erzurum'a daha yeni ışıklar yapılmış.

Bir gün teyzenin biri yolda giderken kırmızı ışığı görmeden geçmiş.

Polis;
- ''Hoop teyze görmedin mi ışığı nereye gidiyosun demiş.''

Teyze de:

- ''Vışş siyene kaynımgile gidirem'' demiş..


Trafik Polisi

Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar;
- Beyefendi ruhsat lütfen!
- Buyrun Memur Bey.
- Alkol?!
- Yok Memur Bey.
- Kemer takılımıydı?!
- Evet Memur Bey.
- İlk yardım çantanız?!
- Tastamam yerinde Memur Bey.
Bakmış olacağı yok memur;
- Mezdeke kasetin var mı?!
- Var Memur Bey.
- Koy kaseti!
- Tamam Memur Bey.
- 3. Parçayı çal!!
- Tamamdır memur bey??...
- Şimdi ben oynuyorum sen Para yapıştırıyorsun!!!


Akıllı Gaspçı

- Beyefendi, çevrede bekçi ya da polise rastladınız mı?
- Hayır, evladım.
- Öyleyse lütfen para cüzdanınızla saatinizi bana teslim edin.


Neden Eşeğim

Cemal Temel'e eşek demiş. Temel sormuş:
- Arkadaşın olduğum içun mi eşeğum, eşek olduğum içun mi arkadaşinum?


Pazarlama Satış

Adam iş hanındaki çaycıya sorar: "Bir günde kaç demlik satıyorsun?". Çaycı:
- Aşağı yukarı on demlik satarım.
- Onbeş demlik satmak istermisin?
- Tabi!
- Öyleyse bardakları tam doldur!


Sonbahar

Din dersinde hoca Temel'e sordu:
- Söyle bakalım Temel... Adem ile Havva ne zamana kadar cennette kaldılar?
Temel gayet sakin:
-Sonbahar'a kadar...
Hoca şaşırır:
-Ne alakası var Temel?
-Mantık bunu gerektirir hocam... Çünkü elmalar sonbaharda olgunlaşır.


Mahçubum

Karısı Temel'in yanına gelir:
- Ula Temel Dursun'un karısı ölmüş niye cenazeye gitmeysun?
- Çok mahcubum da gidemem.
- Niye mahcupsun ki o senin en iyi arkadaşın.
- Adam beni altinci karisinun cenazesine çağirdu, daha ben onu bir kere bile çağıramadum.


Bush`un Pulu

Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..."


Aspirin

Adam eczaneye gelmiş :
-Sizde asetilsalisilik asit var mı? Eczacı adama dönmüş :
-Yani aspirin istiyorsunuz değil mi ?
-Evet evet, şu meredin adını bir türlü ezberliyemedim de.


Orasını Garıştırma

Pasinlerin kurtuluşunda, belediye başkan vekili Sabih Pasin heyecanlı, heyecanlı bir nutuk çekmektedir :

-“Ermeniler saldırdi, ahan bu ot yığınlarına kadar geldiler, biz saldıranda da ano çeşmenin yanından kaşdi cannarıni zor gulturdular.”

Nutuğu dinleyen ve o günleri yaşamış yaşlı bir kadın itiraz etti:

-“Ola Sebih atma ula atma! Sen ne annadirsan, sen o günleri gördün mü ki?”

Buna sinirlenen başkan vekili Sebih:

- “Orasını garıştırma ola Behile Nene, bu bir nutuh! Ne söyler söylerem.!”


Şenol Güneş

Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..


Bozuk Pist

Temel’le Cemal bir gün kahvede otururken gazetede bir ilan görürler.
“Pilot kursları baslamıştır”
Tabi ki bizimkilerde meraklı, pilotluğa köyde bağı bahçeyi satıp İstanbul'a giderler.
Kursa başlarlar başarıyla bitirirler diplomalarını alırlar.
Aradan iki ay geçer bir uçak şirketi arar.
- Eğer iyi pilotsanız sizi işe alacağız. İlk seferiniz de İspanya’ olacak.
Bizimkiler süper bir kalkış ve güzel bir havalanış ile İspanyaya varırlar.
Tam inecekler:
Cemal :
- Kule, acil iniş pisti boşaltın, itfaiye, ambulans, doktor çağırın, zor durumdayız.
Temel, anons yaptırır.
- Sayin yolcularımız herkes emniyet kemerlerini bağlasın bildiği bütün duaları okusun tehlikedeyiz.
Derken uçağı zor bela, kan ter içinde piste indirirler.
Temel:
- “Vay eşşolu İspanyollar vay, ula bunlarin kafalari hiç çalismayi, 15 metrelik pist mi olur. Az daha ölecektuk da”.
Cemal:
- “Ula Temel, doğru deysin. Hakketten kafalari çalismayi. 15 metrelik pist yapayler da 10 kilometre genişluk olur mi?”


Doğum

İlkokulda üç çocuk bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini konuşuyormuş.
Dursun:
- Bizim ailede hep leylekler getirir.
Fadime:
- Bizde hep cül bahçesinde bulunur.
Temel:
- Biz façiruz, bizde hep pepekleri annem kendisi yapayi.


Bir Şans Daha

Temel'in öğretmeni ile arası hiç iyi değilmiş. Herkes öğretmenin temel'i sevmediğinden sınıfta bırakacağını söylüyormuş.
Öğretmen bakmış böyle olmayacak karar vermiş Temel'i herkesin önünde sınav yapmaya.
Toplamış milleti stadyuma başlamış sınava....
- Söyle bakalım Temel 7x7 kaç eder ?
Temel:
- 49 !
....
Aradan 10 - 15 saniye geçince staddaki herkes:
"Bir şans daha ver, bir şans daha ver, bir şans daha ver!"


24 Ocak 2015 Cumartesi

Bakkal Borcu

Sözde, Nasreddin Hoca'yı topluluk içinde küçük düşüreceklerdi. Oldukça zengin birisi:
- Hoca Efendi, borcunuz var mı? diye sordu.
- Evet, bakkala biraz borcum var.
- Canım onu sormuyorum. Namaz borcun var mı?
Hoca kızar:
- Namaz borcunu bana Allah sorabilir.Size düşen bakkal borcunu sormaktır!


Kızılderili Avı

Temel ile dursun bir gün yolda giderlerken bir ilan görürler:
"Kızılderili kellesi getirene kelle başı 1000 Dolar ödül verilecektir."
Bu ilanı gören Temel ve Dursun hemen kısa bir araştırma yaparlar ve Kızılderililerin Amerika da yaşadıklarını öğrenirler ve hemen Amerika'ya giderler.

Issız bir ormanda araştırma yaparken hava kararır ve geceyi uygun buldukları bir yerde geçirmeye karar verirler.
Sabah olunca Temel uyanır. Etrafına bir de bakar ki Kızılderililer sarmış ve ellerindeki süngülerini Temel ile Dursun'a doğrultmuşlar.
Temel:
- Dursun kalk ula kalk, zencin olduk!


Çalmak

Ali okula geç kalır. Ögretmen Ali yi cezalandıracaktır. Ali ye der ki,
- Soracağım soruyu doğru bilirsen seni affedeceğim. Şimdi söyle bakalım.
Çalmak fiilinin gelecek zamanı nedir?
Ali cin gibi atılır :
- Hapse girmektir ögretmenim...


Sor ki Öğrenesin!

Faruk babasına sormuş?
Babacığım uzayda kaç gezegen var?
Bilmiyorum.
İstanbul'u ilk kuşatan kimdir?
Unutmuşum oğlum.
Babacığım sorularımla seni sıkıyor muyum?
Sıkılmak da ne demek oğlum! Sor, sor ki öğrenesin!


Temel Adalet Bakanı

Temel adalet bakanı olmuş bir hapishaneyi ziyarete gitmiş. Hapishanede olan herkes
-Suçsuz yere buraya düştüklerini, kader kurbanı olduklarını söylüyorlarmış.İçlerinden sadece bir tanesi suçlu olduğunu ve cezasına razı olduğunu söylemiş. Temel hapishane müdürüne dönmüş sinirli bi şekilde:
-Ha pu adamı çıkarun dışarıya içerdekilerinde ahlakunu pozmasun"


Temel´e Mercedes Lazım

Bizim Temel ile Cemal bir gün lüks bir otelin lobisinde güzel bir kadın görürler. Temel der ki,
- Ula Cemal, gidip bi bakayım, bu kadın bize pas verir mi?

Temel yaklaşır kadına, sorar :
- Benimle bi yemek yemek ister misunuz ?
- Bahse girerim şu kapıdaki Mercedes sizin degil.
- Değildur.
- Söyle iyi durumda bir banka hesabınız da yoktur sanırım.
- Yoktur.
- Karadeniz kıyılarında şöyle iki katlı bir çiftlik eviniz de yoktur heralde.
- Yoktur.
- Hadi o zaman çek arabanı!

Temel boynu bükük döner Cemal`in yanına :
- Ula Cemal, benim Limuzini sana versem Mercedesini bana verir misun?
- Verirum Temel`im
- Bi telefon etsem kendi bankamda bana hesap açarlar mi ?
- Açarlar Temel`im.
- Tamam o da kolay da, heralde bizim peder uçüncü katı yıkmama izin vermez...


Beni Sormazsınız!

Nasrettin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Vaazda Hazreti İsa'nin gögün dördüncü katında olduğunu da söylemiş...
Vaazdan sonra, bir kadın Hoca'ya yanaşmış:
- Hocam, Hazreti İsa, orada ne yer, ne içer? diye sormuş.
Hoca'nın tepesi atmış:
-Ey hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip, içtiğimi sormazsınız da, Allah'ın peygamberini mi sorarsınız!


İstanbul'dayım

Laz alacaklılardan kaçmak için kapısının üzerine "İstanbul'dayım" yazmış ve her kapı çaldığında tavan arasına kaçıyormuş. Yine kapı çaldıktan sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi lazın eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar. Bu durumu tavan arasından seyreden laz:
- Ulan şimdi İstanbul'da olmasam size gösterirdim.


Niye Gelmediniz?

Nasreddin Hoca, bazı menfaatperestler tarafından devletin yetkili mercilerine şikayet edilir.
Bunun üzerine Nasreddin Hoca ifadesi alınmak üzere çağrılır. Fakat gitmez. Yetkililer kendisine üç-dört defa haber gönderirler.
Nasreddin Hoca yine oralı olmaz. Daha sonra polis tarafından yetkili merciye götürülür. Nasreddin Hoca'ya sorarlar:
- Seni birkaç defa çağırdığımız halde niye gelmedin?
Nasreddin Hoca şöyle cevap verir:
- Biz camilerde her gün beş kez ezan okuyarak sizi Allah'ın huzuruna çağırdığımızda niye gelmediniz?


Şenol Güneş

Bir gün Şenol Güneş Brezilya milli takımı antrenörü Scolari ile karşılaşmış.
- Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de şampiyon oldunuz? demiş.
- Çok kolay zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim demiş ve Ronaldo'yu çağırmış.
- Ronaldo'ya oğlum söyle bakayım senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?
Ronaldo biraz düşünmüş, "tabiiki ben oluyorum" demiş. Şenol Güneş bundan çok etkilenmiş. Türkiye'ye döner dönmez İlhan Mansız'ı çağırmış.
- İlhan sana bir soru soracağım eğer bilirsen bu hafta seni takıma alırım, bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
İlhan biraz düşünmüş işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan'ı bulmuş.
- Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?
Hakan cevap vermiş: Benim tabii ki, İlhan sevinçle Şenol Güneş'in yanına dönmüş:
- Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış.
Şenol Güneş köpürmüş:
- Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap Ronaldo idi!..


Boğazından Yakalayacağım

Nasreddin Hoca dereden su almak için testisini daldırdığı sırada testi elinden kayıp gitmiş ve derin suyun dibini boylamış. Hoca yerinden kımıldamadan bir an öylece kalakalmış.
Oradan geçen bir tanıdığı sormuş:
- "Ne bekliyorsun Hoca ?"
- "Testi suya daldı da" demiş Hoca, "çıkınca
boğazından yakalayacağım."


Üstün Bellek

Bir gün bir çocuk elinde iki tane ödülle kapıdan girmiş. Babası mutlu ve onurlu bir şekilde sormuş:
-Bu ödülleri neyden dolayı aldın?
Çocuk cevap vermiş:
-Üstün belleğimden dolayı aldım baba.
-Ya öbürünü?
Çocuk, durmuş durmuş...
-Şeey unuttum!


Güzellik Geçicidur

Temel'e sormuşlar:
- Güzel mi olmak istersin yoksa aptal mı?
Temel
- Aptal olmak isterum.
demiş.
- Neden
demişler,
Temel
- Güzelluk geçicidur.


Ay Kaça Geldi

Nasrettin Hoca Konya'da akşam namazından çıkmış, yatsıya kadar biraz çarşıda gezinmek istemiş.

Tanımadığı kellifelli bir adam gökteki yusyuvarlak aya bakıyormuş.

Hoca yaklaşınca, adam seslenmiş:

-"Efendi” demiş, "Bugün ay kaça geldi?"

-"Bilmem ki evlâdım” demiş Hoca, "Bu günlerde hiç ay alıp satmadım. "


Portakal Benzetmesi

Öğretmen,elindeki küreyi sınıfa göstererek.
-Çocuklar, şu elimdeki,dünyamızın küçük bir örneğidir. Gördüğünüz gibi aynı bir portakala benzemektedir.
Öğrencilerden biri:
-Anlaşıldı,onun için herkes onu yemek istiyor.


Diş

Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.
- Benimki bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor.
-Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim.
-Çok iyi! Ne yaptıysan bana da öğret lütfen.
-Çok basit dişlerini sakladım.


Apandist

Yeni ameliyat olan biri arkadaşına: "Sorma, apandist ameliyatı oldum, inanır mısın tam yirmi kilo verdim." deyince, arkadaşı şaşırarak;
"Hadi ya! kırk yıl düşünsem bir apandistin bu kadar ağır olduğu aklıma gelmezdi."


Sinemaya Cideyruz

Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.


Felç İnecek

Temel rahatsızlanmış doktora gitmiş. Doktor muayene ettikten sonra, asistanlarına:
- Birazdan bu hastanın sol tarafına felç inecek,der. Bunu duyan Temel yavaşça kafasını sağa yatırmış.


23 Ocak 2015 Cuma

Kapıya Dikkat

Temel'in karısı vefat etmiş. Cenaze namazı kılınmış, cemaat tabutu sırtlamış tam camiiden cenazeyi çıkartacaklar, tabut camiinin kapısına çarpmış. Tabuttan bir inilti duyulmuş. Hemen açmışlar tabutu. Öldü sanılan kadın yaşıyormuş. Hemen hastaneye götürmüşler ve kadın 10 sene daha yaşamış.
10 sene sonra kadın ölmüş. Yine aynı camiide cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camiinin kapısından çıkartacaklar, birden Temel'in sesi duyulmuş:

- Uşaklar gözünüzü seviyim şu kapiya tikkat edun da!


Fal Bakan Makine

Kayserili ve Temel zengin olmak için Amerika'ya gitmişler. 5 yıl sonra bulundukları yerde buluşmaları için kararlaştırmışlar. 5 yıl geçmiş ve Temel buluşacakları yere gelmiş, az sonra Kayserili de Limuzin ve de smokinle gelmiş. Temel şaşırmış hemen sormuş; Sen nasıl zengin oldun demiş. Kayserili bir tane makine ürettim, 5 dolar veriyorsun, elini koyuyorsun falına bakıyor, demiş. Temel de, o zaman seninle 1 yıl sonra tekrar buluşalım, demiş. 1 yıl geçmiş yine Kayserili aynı şekilde Limuzin ve smokinle gelmiş. Temel ise buluşmaya helikopterle gelmiş. Kayserili şaşırmış; peki sen nasıl zengin oldun bu kadar kısa sürede, demiş. Temel de demiş ki; Ben senin makineyi biraz değiştirdim. Elini koyuyorsun,5 dolar veriyorsun falına bakıyor. Elini geri alabilmek için ise 10 dolar veriyorsun, demiş..


Sinemaya Cideyruz

Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.


Ben de Öyle Yaptım

Karı-koca iki saattir kavga ediyordu. Sonunda erkeğin sabrı taştı:
- Sen ancak bir budalayla evlenmeliymişsin! diye bağırdı.
Kadın hemen cevap verdi.
- Ben de öyle yaptım zaten!


Guşluği Beş Geçir

Memleketim insanı memleketini para kazanmak maksatlı süreli veya süresiz bir miktar terk eder. Memlekette hatun onu bekler. Bey efendimiz geldiği andan itibaren hane halkı tarafından o gün bayram ilan edilir. Yine böyle bir gün, yine böyle bir hanenin önünde cereyan eden olay şöyledir: Hanenin dişi kuşu, kocasının gurbetten getirdiği kol saatini kolunu gere gere taşımaktadır. Bir yandan da bahçeye yıkadığı çamaşırları asar. Yeni saati gören komşusu dişi kuşa saatin kaç olduğunu sorar. Saatin rakamlarından çok görüntüsü ile ilgilenen, okuma yazmadan zannımca yoksun dişi kuş ise "Guşluği beş geçir" diye cevap verir.


Temel'in Köpeği

Temel ve köpeği karabaş trene binerler.Aynı kompartımandaki birisi Temele:
-Köpeğinize dikkat edin lütfen,şu anda koca bir pirenin vücudumda dolaştığını hissediyorum der.Temel gayet sakin:
-Karabaşum,bu adama yaklaşma,piresu varmuş sana ta geçebilir


Ateşş

Temel ile Dursun bir suçtan 30 yıl hapse mahkum kalırlar, bunları ayrı ayrı hücreye kapatacaklardır ve 15 sene boyunca hiç açmayacaklardır. Hapishane müdürü Dursun'a sorar:

- 15 yıl boyunca seni içeri kapatacaz, ne istersin?

Dursun bilge bir insandır.
- Kitap, der. 15 yıl yetecek kadar kitap.

Hapishane müdürü Dursun'un hücresine kitabı yığar ve kapıyı kapatır.

Sıra temele gelir hapishane müdürü temele sorar:

- 15 yıl boyunca seni içeri kapatacaz, ne istersin?

Temel ise sigara tiryakisidir.
-sigara der. 15 yıl yetecek kadar sigara.

Hapishane müdürü temelin hücresine de sigarayı yığar ve kapıyı kapatır.

Aradan 15 yıl geçer, hücreler açılacaktır. İlk Dursun'un hücresi açılır. Dursun'un saçlar beyazlamış gözleri bozulmuştur. Hapishane müdürü sorar:

- Bir isteğin var mı?
Dursun gözlerini işaret ederek:
- gözlük istiyorum, bi de diğer 15 yıl için kitap istiyorum, der.

İsteği yerine getirilir. Sıra temelin hücresindedir. Temelin hücresini açarlar, temel bitkin, saçı başı yoluk yerlerde sürünmektedir. Hapishane müdürü sorar bir isteğin var mı temel diye:

-(temel şiddetle bağırarak) ateş ula ateşşşşşşşşş!


Tabanca

Temel bir silahçı dükkanına girer ve satıcıya seslenir:
-Ha pen pi tapanca almak isteyrum.
Satıcı sorar :
-Nasıl bir tabanca?
Temel :
-Peş kişiluk...


Küçük Kusur

Minik kız elinde karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi
var, ama öğretmen karnenin altına şöyle bi not düşmüş:

- "Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste çok
konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylaşmak istiyorum"

Baba bunun üzerine karneyi imzalamış ve öğretmenin görüşlerinin altına kendi de bi not düşmüş:

- "Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde
uygulayacağım.."


Ayakkabı

Temel işe girmek için sözlü sınava giriyor. Çok heyecanlı, bir önceki adaya soruyor :
- Ne sorayiler?
- Ayakkabı.
Temel'in sırası geliyor, bilsin diye kolay soruyorlar :
- Dört ayaklıdır, miyav miyav der.
Temel soruyor :
- Bağcıkli midur?


Çivi Gibi Adam

Dursun, yolda giderken askerlik arkadaşı Temel ile karşılaşır. Bir süre sohbet ettikten sonra:
- Temel sizi mahallede oturan İdris, nasıl bir adamdır?
- Neden sordun?
- İş için müracaat etmiş de.
- Çivi gibi adamdır.
Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra Temel'i arayan Dursun:
- İdris, hiç de tavsiye ettiğin gibi çalışkan biri değilmiş.
- Ben çivi gibidir demekle kafasına vurmadan iş yapmaz demek istemiştim.


Yarı Manyak

Ögretmen derste çocuklara dönerek sorar:
- Söyleyin bakayım, kuzeyimizde karadeniz, güneyimizde akdeniz,batımızda ege
denizi varsa BEN KAÇ YAŞIMDA OLURUM?..
Arka sıralardan bir parmak kalkar:
- Kırkdört ögretmenim...
Gerçekten de o yaşta olan öğretmen şaşırır :
- Dogru... Ama nasıl bildin?..
- Gayet kolay ögretmenim... Benim yarı manyak bir ağabeyim var; tam yirmiiki
yaşında...Onun yaşını iki ile çarpınca sizin yaşınız çıkıyor...


Gülme Komşuna

Bir gün Temel komşusuna sayısal lotodan 500.000 tl çıktığına duymuş. temel her yerde gülüyormuş bir gün adam ona sormuş:
-Hayırdır temel seni ne zaman görsem gülüyorsun hasta mısın?
Temel:
-Yaa bizim komşu sayısal lotodan 500.000 tl çıktı da ona gülüyorum
Adam:
Sen deli misin nesi komik ki gülüyorsun?
Temel:
Eee ne demişler gülme komşuna gelir başına :)


Kıyafet Denerken

Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)


Çalı Tohumu

Nasreddin Hoca parasını geri istemek için defalarca kapısını çalan

Alacaklısına kapıyı açmış.
-Yakında, demiş; yakında paranı ödeyeceğim.
-Ne zaman?
-Dinle bak…Bizim duvar kenarına yol boyunca çalı tohumu ektim.
-Ve?
-Ve tohum ilkbaharda yeşerecek ve çok çalımız olacak…
-Evet, şüphesiz! Sonra?
-Bu caddeden cok koyun sürüsü geçer. Geçerken, geçen koyunların yünleri çalılara takılacak. Ben de yünleri toplayacağım. Bizim hanım bunları
eğirip ip yapacak. Sonra gerisi kolay! Ben de pazara götürüp satacağım ve
paranı geri ödeyeceğim.
Adam bu saçma plan üzerine kahkahayı basar. O zaman Hoca, demiş ki;
-Parayı avucunda hazır hissedince nasıl da gülersin, değil mi, seni
köftehor seni..


Sultan Mahmud İle Nedimi

Gazneli Mahmut çok acıkmıştı. Önüne patlıcan yemeği getirdiler. Çok hoşuna gitmişti. "Patlıcan hoş bir taam" dedi.
Mahmud'un nedimi patlıcanı medhetmeye başladı. Meziyetlerini anlata anlata bitiremedi.
Yemek bitip de karnı doyunca "Patlıcan kötü bir taam" dedi Gazneli Mahmud.
Nedimi bu kez "Çok kötü ve de zararlıdır" dedi.
Bunun üzerine Mahmut nedime dönerek: "Behey köftehor, demin patlıcanı övüyordun, şimdi yeriyorsun. Bu ne iştir?" deyince nedim "Efendim, ben sizin nediminizim, patlıcanın değil" cevabını verdi.


Tedavi

Temel İstanbul'da bir şirkete iş başvurusunda bulunmuş. Mülakat sırasında İnsan Kaynakları Müdürü sormuş:
- Laz mısınız?
Temel:
- Evet ama tedavi olayirum.


Alışacaksın

Kadının biri falcıya gider. Fal baktırır. Falcı bu cahil kadına anlatır da anlatır:
- 40 yaşına kadar çok acı çekeceksin, çok büyük sıkıntılar çekeceksin.
Kadın hemen sözünü keser:
- Ee sonra ne olacak kurtulacağım değil mi?
- Evet kızım.
Derin bir oh çeker ve rahatlar kadın. Falcı:
- Kırkından sonra alışacaksın.


Ressam

Ressam iki arkadaş, sergide bir tabloyu seyrediyordu. Biri:
-Şuna bak, dedi, güneşin doğuşunu ne güzel canlandırmış.
Öbürü düzeltti:
-İmkânı yok, mutlaka güneşin batışıdır.
-Belki öyledir. Ama nasıl oluyor da bu kadar kesin konuşabiliyorsun?
-Ressamı tanırım, sabahları onbirden önce kalkmaz.


Temel ve Baklava

Öğretmen Temel'e sorar:
- Söyle bakalım Temel senin beş tane baklavan var üçünü bana verdin kaç baklavan kaldı?
Temel hiç istifini bozmadan 5 der.
- Üçünü bana verdin Temel nasıl oluyor bu iş?
- Size vereceğumi kim söyledi ki.


Maymuna Dönmüşsün

Adamın biri Nazım Hikmet'e sakal bıraktığı için maymuna dönmüşsün demiş. O da cevaben:
-İyi o zaman başka tarafa döneyim, demiş ve başka tarafa dönmüş.


22 Ocak 2015 Perşembe

Annem Gel Dedi

İlkokul öğretmeni sınıfta Cennet'e gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister. Yalnız Temel'cik elini kaldırmayınca merak eder ve sorar,
- Sen gitmek istemiyor musun?
- İster idum ama anacığım okuldan sonra hemen eve gel dedü...


Ahmetler

Bir kadın 10 çocuğunu birden okula yazdırmak için müdüriyete başvurmuş. Müdür kayıt için çocukların adlarını sormuş. Kadın:
- Ahmet, demiş.
- Nasıl yani, hepsinin adı mı Ahmet?
- Evet...
- Peki hanımefendi zor olmuyor mu, karıştırmıyor musunuz?
- Yoo bilakis kolay oluyor, Ahmet yemeğe diyorum hepsi birden geliyor, Ahmet çıkıyoruz diyorum hepsi birden hazırlanıyorlar.
- Peki aralarından birine iş vermeniz gerekiyorsa ne yapıyorsunuz?
- O zaman soyadlarıyla çağırıyorum.


Paranın Faizi

Kayserili bir iş adamı tatilini geçirmek üzere bir köye gider. Burada
cüzdanını düşürür. İçerisinde yüz milyon lira vardır. Bir zaman sonra cüzdanı bulan bir köylü Kayseriliye mektup yazar ve cüzdanını gelip almasını söyler. Kayserili gelir ve cüzdanı alır. İçini açıp parayı sayar ve alnını kırıştırır. Bunu gören köylü:
-Ne o? Yüz milyondan fazla mı para vardı? diye sorar.
Kayserili:
- Bu para iki aydır bende değil, bunun faizini kim verecek?


Kirazın İçinde

Karadeniz'li arkadaşıyla balık tutuyormuş. Arkadaşı onu bir süre izledikten sonra dayanamayıp sormuş,
- Senin oltanda kurt yerine kiraz var.
Karadeniz'li sinirlenmiş: "Aptal, kurt kirazın içinde!" demiş.


Çorbacı

Adamın biri bir gün çok acıkmış. İlk gördüğü lokantaya dalmış.

Garson gelmiş:
- Buyurun ne istersiniz?
Adam:
- Çok acele bir çorba istiyorum.

Garson gitmiş ama bir türlü gelmek bilmiyormuş. Adam da çok aç, bakmış yan masada bir adam oturuyor ve önünde de çorbası duruyor kendisi de bir gazeteye gömülmüş hararetle okuyor.
Bunun üzerine bizimki çaktırmadan adamın çorbasını almış ve başlamış içmeye, içmiş içmiş içmiş tam dibine gelmiş ki ne görsün!
Kocaman bir hamam böceği, midesi bulanmış ve içtiklerini çıkarmış istemeden.

Yandaki adam gazeteyi doğrultmuş ve sormuş:
- Sen de mi hamam böceği gördün?


Ocağım Söndü

Gurbette çalışan iki Karadenizliden biri izinden dönmüş, hemşerisine memleketten haberler veriyordu :
-Memlekette kar yağdı, kurtlar çakallar köye kadar indi, dedi. Bunun üzerine arkadaşı:
-Bir zarar verdiler mi?
-Sizin çilli horozu çakal kaptı.
-Peçi Karabaş nerede imuş?
-Eşek Karabaşa tekme atarak öldirmuş.
-Eşek değirmenda değul miydu?
-Değirmenden babanın tabutunu cetirmişdu.
-Uy, babam öldi mu?
-Öldü ya. Ananın ölümüne dayanamadu da..
-Ah anam ah! O da mu öldi?
-Eviniz yanarken kurtaramaduk.
-Uyy desene ocağum söndü...


Fadime`den E-mail

Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika'nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider. Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:
"Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum..." (Karın)


Profesör ile Öğrenci

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.

-Profesör kaşlarını çatarak:
- Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!
Öğrenci:
-O zaman ben uçuyorum...

Profesör cevaba çok sinirlenmiş, sınavda öğrenciye takmış ve sınavını başarısız geçmesi için elinden geleni yapmış.Yalnız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış.

Profesör öğrenciye:
-Sana son bir soru soracağım, demiş. Yolda yürürken iki torba bulduğunu hayal et, birinde akıl var, diğerinde ise para var. Hangi çuvalı alırsın?

- Öğrenci: Para olan çuvalı seçerdim...

- Profesör: Ben akil olan çuvalı seçerdim...

- Öğrenci:Normal ! Kimde ne eksikse onu seçer...

- Profesör çok sinirlenmiş, öğrencinin not defterini alıp içine "öküz" yazmış.

- Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış.Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamış :
- Sayın profesör, imzanızı atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz, demiş.


Babası Dava Açmaz

Müfettiş, öğretmeni bir öğrenciyi fena halde döverken yakalamıştı. Derhal uyardı.
- Ne yapıyorsunuz hocam, biliyorsunuz ki dövmek yasak! Babası size dava açsa
başınıza bela alır, uğraşıp durusunuz?
- Babasının dava açmayacağına garanti veririm!...
Müfettiş şaşırdı. Öğretmen açıklamaya devam etti:
- Babası benim!...


Deliye Branda Verilirse

Delilerin Hastanesinde yangın çıkmış.Bütün delileri boşaltmışlar sadece 4. katta camın üzerinde bir deli kalmış. İtfaiyeciler bir türlü indiremiyorlar deliyi. Sonra bir deli itfaiyecilere, biz indiririz onu demiş. Onlarda kabul etmiş ama bize bir branda verin o kendini boğa zannediyor demiş deliler. Germişler brandayı yukarıdaki deliye toro toro diyerek dikkatini çekmişler oda brandayı görünce atlamış aşağıya . Tam düşecekken oley oley diye brandayı çekmişler



Ben Öyle Yapıyorum

Anadan doğma kör iki kafadar aynı tabaktan sarma yiyorlar. Birisi sarmaları çift çift yeme diyor. Diğeri soruyor çift çift yediğimi nereden gördün deyince cevap verdi:

"Ben öyle yapıyorum"


Okul Bitince

Delikanlı okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere ise kabul edilmiş. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gelmiş. Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak,
"Hoşgeldin" diyerek ve delikanlının eline bir süpürge tutuşturarak, "İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver" demis. Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde;
"Ben üniversite mezunuyum". Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek,
"Özur dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm"


Etkili Dua

Bir sofu değirmene buğday götürdü.
Değirmenci : Şimdi zamanım yok.
Sofu : Şimdi buğdayımı öğütmezsen, sana, değirmenine ve eşeğine bela gelmesi için dua ederim !
Değirmenci : Senin her duan kabul oluyor mu?
Sofu : Evet.
Değirmenci : Öyle mi? Dua et de buğdayın öğütülsün bakalım!


Aslan Avı

Afrika'da aslan avına çıkmak için akşamı bekliyorlardı. İki gencin bir gece önce avlanamadan döndüklerini işiten yaşlı avcı:
- Size bu avın püf noktasını öğreteyim. Korunaklı bir yere gizlendik ten sonra, gece yarısını bekleyeceksiniz. Ortalık zifiri karanlık olunca, iki fosforlu göz belirir karşınızda. O iki gözün tam ortasına nişan alacaksınız.
Gençlerden biri gülümsedi:
- O eskidendi, usta. Artık aslanlar da bu yöntemi öğrenmişler. İkişer ikişer dolaşıp birer gözlerini kapıyorlar!


Misafire İkram

Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!


Tesbih

Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Nuh Nebi''den mi kalmıs, Kalubela'dan mı? Her ne ise.. Her tarafı delik deşik olmuş; adeta çökmeye bir başı kalmış. Hoca'nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz arasında:
"Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak;
"Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hak'ka tesbih çekiyor!" demiş.
Hoca'nın közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözlerine dikerek;
"Peki ama, demiş; ya bu tavan böyle tesbih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak!"


Saatler Geri Alınıyor

Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki saatleri toplayıp saatçi Temel'e gider:
-Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Biz de evdeki saatleri senden satın aldığımız için sana getirdik.
Bunları geri alacaksun da.
Temel kendinden emin bir şekilde :
-Öyle yağma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alınacakmış.
1 tanesini alırım, diğerlerini almam :)


Masal Kitabı

Adamın biri kitapçıya gider ve tezgahtara:
-Evin reisi erkektir adlı kitap var mı? diye sorar.
Tezgahtar cevap verir:
-Maalesef beyefendi masal kitabı satmıyoruz.


Enayi Bulunur

Bir yığın sebze yüklenmiş el arabasını kan ter içinde yokuş yukarı çıkarmaya çabalayan manav çırağa acıdı, yardım etti. Güç bela
yokuşun başına geldiler. Geniş bir soluk alarak sordu:
- Oğlum, tek başına bu kadar yükü taşıyamayacağını ustana söylemedin mi?
- Söyledim ama...
- Öyleyse niye taşıttı?
- Sana yardım edecek bir enayi bulunur, dedi.


Ağlayan Sen Olacaksın

Hoca'nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş. Bir gün Hoca yanına gidince:

-“Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım” demiş. “Hava güneşli olur da zamanında hepsi kurursa zengin olacağım. Ama yağışlı olursa anam ağlayacak!"

Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış.

Oğlu:

-“Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Kuraklık olursa anam ağlayacak” demiş.

Hoca eve canı sıkkın dönmüş.

Karısı:

-"Hayrola efendi, yüzün neden asık” demiş.

-"Benimki bir şey değil” demiş Hoca; "Asıl Sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da yağmasa da ağlayan sen olacaksın".


Duvarcı Ustası Temel

İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek, ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur:

Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın 6. katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı, yaklaşık 250 kg. kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağıya indim bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, 6. ka ta çıktım ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya salladım.

Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6 kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum. Nasıl bulmayayım ben yaklaşık 70 kiloyum. 250kg lik varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akil edemedim. Yolun yarısında Dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın burada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca 2 parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarımda bu sırada kırıldı.

Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince bu sefer ben aşağıya inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim.

Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenabı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim.

Duvarcı Ustası Temel


21 Ocak 2015 Çarşamba

Dul Kadın

Temel'e bir gün sormuşlar:
- Ula Temel ne zaman evleneceysun?
Temel de:
- Evleneceğum hem de dul bir kadinla evleneceğum.
Aradan belli bir zaman geçmiş ama hala bizim Temel evlenmiyor.
Ahali Temel'e dalgacı bir üslupla yine sormuş:
- Ula Temel hani evleniyudun ne oldu senin dul hatuna, demişler .
Temel de
- Ben sözümden vazgeçmiş değilum. Evleneceğum da o dulla. Kocasinun ölmesini bekliyrum.


Emperyalist

Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi?
Cevap dikkate şayandır:
-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.


Eeleyse Niye Durdun

Erzurum'lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şoför acı bir frenle duruyor.
Kadın:
- Gardaş bu otubus İlice'ye gidir mi?
Şoförün canı burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla
- Heyir baci, getmez!
Kadın:
- Vış! eleyse niye durdun!



Timur'un Filleri

Timur, Akşehir'e bir erkek fil getirmiş. Başıboş gezen fil, bağlara bahçelere büyük zarar veriyormuş. Filden bıkan Akşehirliler, nihayet Hoca'ya gitmişler:

- Hoca, bu Timur senin sözünü dinler. Şu filin bi çaresine baksan, demişler.

Hoca kabul etmiş. Yarın hep birlikte gidip derdimizi anlatalım, demiş. Ertesi gün Hoca önde ahâli arkada Timur'un yanına gitmek üzere yola çıkmışlar. Ama her yol ayrımında birkaç kişi gruptan ayrılıyormuş. Hoca Timur'un karşısına geldiğinde bakmış ki arkasında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca Akşehirlilere bir ders vermek ister. Timur'a:

- Efendim. Biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Ama hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek, çok huzursuz. Ahâli bu filin dişisini de getirmenizi istiyor, der.

Timur, bu sözlerden hoşlanır. Akşehirlilerin isteğini yerine getireceğini söyler.

Timur'un yanından ayrılan Hoca, kendisini beklemekte olan halkın yanına varınca halk merakla sorar. Hoca gülerek cevap verir:

- Müjdeler olsun. Belanın dişisi de geliyor.


Babada Kalacaktır

Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım."
Hakim kocaya sormuş:
- "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?"
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış:
- "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?"
Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."


Antrenman

Temel bir gün ormanda yürürken bir ıslık çalıp bir besmele çekiyormuş. İdris bunu görünce sormuş;
- Ula uşağum ne yapayisun.
Temel;
- Hiç şeytana antrenman yaptirayırum.


Çözüm Basit

Temel, Nuh diyor peygamber demiyordu:
- Okuyup da ne olacak benum oğlan?
Ha bu dükkanda duracağuna gore, ouma yazmanın heç gerekliliğu yoktur. Bir, iki, üç diye saysa yeter da.

Komşuları ısrar edip duruyorlardı:
-Olur mu canum, diyelim ki onu dükkanda biraktup kahveye gittun. Dükkana da dört adam geldu. Üçten fazla sayamazsa gelup sana ne diyecek?

-Uyy, bu da mesele midur da, gelur baba üç kişi geldu yanlarunda bir herif daha var, der.


Kıskanç Fadime

Temel'in karisi Fadime çok kıskançmış. Temel'in elbiselerini kontrol eder saç bulursa cıngar çıkarırmış. Bir gün Fadime saç bulamamış, yine cıngar çıkarmış:
- Uyy Temel, şimtu kel karularla mi oynaşaysun?


İşaret

Temel ile Dursun can sıkıntısından bir kayık kiralarlar. Balık avlamaya çıkarlar... Bir zaman kürek çekerek açılırlar, derken hazırlıklar biter, oltaları denize atarlar... Atar atmaz balıklar da oltaya takılmaya başlar. Temel ile Dursun’un keyifleri yerindedir...
Temel Dursun’a:
-Ula Dursun haburiya bi işaret kuyalum yarun burayi bulmamuz kolay olur...
Derken sahile dönerler, kayıktan inerken Temel Dursun’a gene sorar:
-Ula Dursun işaret koymayi unutmadun değil mi?
Dursun:
-Ula hiç unutur miyum, işaret tamam...
-Nasi işaret koydun?
Dursun:
-Bağa soracağuna kayuğun ucina bak... Çarpi koydum.
Temel sinirlenir:
-Ula o işareti denize yapacağidun kayuğa değil... Ayni kayuğu başkasi kiralarsa gitti baluklar...


Ebe

Birgün bir adam yolda giderken karşısına bir deli çıkmış. Deli başlamış bunu kovalamaya. Sanki yakalasa öldürecek gibi kovalıyormuş. O sokak aralarına girer oda girer derken bu çıkmaz bir sokağa girer. Deli yaklaşır, yaklaşır elini vurduktan sonra "Ebe" der ve kaçar.


Hepsini İçtik

Tekirdağ da polis gençleri çevirir:
-Alkol var mı gençler?
-Yok valla abi hepsini içtik beaa...


Ayaklar Sıcak Olacak

Temel ve Dursun kış mevsimi Sibirya’ya geziye giderler.
Temel bir mağazada ayağına çok büyük bir çorap ve iki kalpak alır.
Çorabı başına, kalpakları da ayaklarına geçirdiğini gören Dursun:
- Uy Temel, ha pu yaptuğun puranun modasimidur? - diye sorunca, Temel:
- Ne modasu. Penum Toktor temiştiçi, hasta olmamak içun, ayaklarunu siçak, paşuni serun tutacaksun. -


Kıyafet Denerken

Kıyafet denerken,
Fransız kadın;
"Bir beden küçüğü var mı?"
İngiliz kadın;
"Bir beden büyüğü var mı?"
Alman kadın;
"Tam benim bedenim."
Türk kadın;
"Bunun kalıbı dar." :)


Desteksiz Yalan

Adamın biri elinde antikayla yakalanmış hakim karşısına cıkmış.
Hakim sormuş:

-Ne yapacaktın bunları?

Adam:
- Hakim bey ben bu antikaları tarlamı sürerken buldum. Müzeye götürürken polisler yakaladı, vallahi suçum yoktur hakim bey.

Hakim:

- Yahu kardeşim madem bunları tarlanda buldun müzeye verecektin, Hatay'da bulduğun malları niye İstanbul'daki müzeye vermek istedin.



Sinirli Tabirci

Adamın biri bir rüya görmüş sonra rüya tabircisine gitmiş başlamış anlatmaya;
-Ya hocam ben bi rüya gördüm sorma gitsin.

Önce bi ağaç gördüm ağaç mı desem, çınar mı desem, meşe mi desem...

Bi yeşillik gördüm yeşillik mi desem, çayır mı desem , çimen mi desem...

Sonra bi su gördüm ırmak mı desem, nehir mi desem, okyanus mu desem...
Adamın herşeyi 3 defa tekrarlayarak anlatmasına sinirlenen tabirci bi hışımla;
-Allah senin belanı verecek bugün mü desem, yarın mı desem, öbür gün mü desem demiş
 


Deniz Yıldızı

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken,denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar.
Biraz daha yaklaşınca bu Kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve
"Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun?" diye sorar.Topladıklarını hızla denize
atmaya devam eden kişi, "Yaşamaları İçin" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:
- İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var.Hepsini atmanıza imkan Yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki?
Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,
"Bak Onun İçin Çok Şey Değişti," karşılığını verir.


Eltim Gile Gidiyem

Bayburt'a köyden yeni gelen bir hanımefendi kırmızı ışıkta Cumhuriyet caddesini karşıya geçmek ister, yarı yolda trafik polisi seslenir:
"-Hop teyze nere gidiyorsun."
O güne kadar kırmızı ışık nedir bilmeyen teyze şöyle cevap verir.
"-Gadam tepehen olsun, sehenmi soracam eltim gile gidiyem.


Uyumak İçin

Komşunun küçük oğlu bir gece yarısı kapıyı vurduç Kapıyı açtılar.

"Babam teybinizi istiyor." dedi.
"Ne yapacaksınız? Müzik mi dinleyeceksiniz?"
Çocuk, sakince cevap verdi:
"Hayır, babam uyumak istiyor..."


Babası Dava Açmaz

Müfettiş, öğretmeni bir öğrenciyi fena halde döverken yakalamıştı. Derhal uyardı.
- Ne yapıyorsunuz hocam, biliyorsunuz ki dövmek yasak! Babası size dava açsa
başınıza bela alır, uğraşıp durusunuz?
- Babasının dava açmayacağına garanti veririm!...
Müfettiş şaşırdı. Öğretmen açıklamaya devam etti:
- Babası benim!...


Yapıştım

Bir gün bir bilim adami yilbasi nedeniyle hastaneleri gezip akillanan delileri salmaya karar vermis. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hic akillandigina kanaat getirilen deliye rastlamamis.

En sonunda bir hastaneye gitmis birde bakmis ki bütün deliler zipliyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormus:
-"Bunlar neden böyle zipliyorlar?"
-"Bunlar kendilerini misir patlagi zannediyorlar." demis

Birde bakmislar ki bir tanesi ziplamadan yatagin üzerinde sabit bir sekilde duruyormus. Hemen ona yaklasarak sormus.
-"Sen neden ziplamiyorsun?"
-"Ben tavaya yapistim..."


20 Ocak 2015 Salı

Babamla

Öğretmen telefonda:
- Demek Temel hasta, okula gelmeyecek, peki ben şimdi kiminle konuşuyorum?
- Papamla


Boş Ver Yenisini Alırız

Bir gün hoca eve yorgun gelir. Karısına:
- Yemek hazırla da yiyelim! der.
Yedikten sonra yatarlar. O gece eve üç hırsız girer, tabakları çalarlar karısı:
- Hoca, Hoca tabakları çalıyorlar! der.
Hoca:
- Boş ver yenisini alırız! der.
İkinci gün koltukları çalarlar. Karısı:
- Hoca, hoca koltukları çalıyorlar!
Hoca:
- Boş ver yenisini alırız!
Üçüncü gece karısını çalarlar. Karısı:
- Hoca, hoca beni çalıyorlar!
Hoca:
- Boş ver yenisini alırız!


Dilenci

Kadıncağız kapının önündeki küçük dilenciye nasihat verdi:
-Niçin okula gitmiyorsun da burada dileniyorsun?
-Gittim teyze, gittim ama okulda çok az para verdiler.


Bir Terslik Olmasın

Adamın biri kahveye girmiş, bir çay söylemiş ancak bir iki yudum içip birden dışarı fırlamış;
-Yeşiller yukarı, yeşiller yukarııı! Diye bağırmış, sonra içeri girip çay içmeye devam etmiş.
Bu işlemi bi kaç kere tekrarlayınca kahveci dayanamayıp sormuş:
- Abi sen napıyon yav?
- Ben müteahhidim, bugün bahçeye ağaç fideleri diktiriyorum. Ancak bütün işciler laz, bir terslik olmasın, ağaçları ters dikmesinler diye bağırıyorum.


Söylenemeyen Harf

Bir gün Konya'da spikerlik seçmeleri yapılıyormuş. Ortalama yüz kişi katılmış. Yarışma başlamış yarışmadaki herkese küçük yazılar okutturmuşlar.
Konyalılar "k" harfine "g" diyorlar diye (mesela ''gonyalıyım'') herkesi elemişler.
Sadece iki kişi kalmış aslında onlarda "g" diyormuş ama onların yazılarında şanslarına k harfi geçmiyormuş.

Bu ikisini bekleme odasına almışlar ve ne içersiniz diye sormuşlar.
Bir tanesi:
- Ben gola alayım, demiş.
Onuda elemişler. Öteki de hemen aklından "demek g diyenleri eliyorlar" demiş.
Bu sırada adam sormuş:
- Peki siz ne alırsınız?
- Ben bir kazoz alayım...


Niye Yedin?

Küçük Temel birgün sokakta oynarken yoldan geçen bir hamile bayanı durdurur. Kadının karnını işaret ederek:
"Teyze o ne?" der.
Kadın da:
"O benim çocuğum", der.
Temel:
"Çocuğunu seviyor musun teyze?" der.
Kadın da:
"Tabii ki evladım" diye cevap verir.
Temel de:
"O zaman onu niye yedin?" der


Ne Ekersen Onu Biçersin

Nasreddin Hoca , yeni öğrencilerine [mollalarına] dünya ve ahireti genel anlamı ile anlatmaya, kavratmaya çalışmış.
"Ahiret hayatımızın tarlası dünya hayatımızdır. Burada kazanırken usulüne uyarsak orada da biriktirmiş oluruz. Herkes önceden, buradan ne gönderdi ise orada karşılığını bulur. Hiç bir işimiz, amelimiz karşılıksız kalmaz vs." diye anlatmış.
Bakmış mollalarda gevşeklik ve uyku hali var. Vakitte öğle yemeği vakti :
- "Haydi çocuklar, ders tamam. Namazımızı kılar kılmaz hep beraber bizim eve etli pilav ve yoğurt yemeye gidelim" demiş.
Hocanın evine gelmiş, salona doluşmuşlar. Hoca içeriye, Karısına seslenmiş;
- "Hatun hep beraber etli pilav ve yoğurt yemeye geldik."
İçerden Karısı :
- "Aman efendi, Evde o kadar ne pirinç, ne et, ne yağ ne de yoğurt var. Hatta o kadar yemeği bırak size sunmayı pişirebilmek için odun bile yok." diye seslenmiş.
Hoca içeri gitmiş. Eline koca bir kazan, bir kepçe, koca bir tepsi, büyük bir yoğurt bakracı ve bir sürü kaşık alarak salona gelmiş.
- "Kusura bakmayın çocuklar" demiş. "Evde yeteri kadar et, pirinç , yağ, süt ve odun getirebilmiş olsaydım, şu koca kazanla pişirip , bunlarla da sizlere ikram edebilecektim..."


Dibi Delik, Üstü Kapalı

Lokantaya giden Temel garsondan bardak istemiş.
Garson da masada ters duran bardakları göstererek:
-Masada var ya demiş.
Temel bardağı eline almış ve biraz inceledikten sonra kaşlarını çatmış ve sitem dolu bir sesle konuşmuş:
-Onların dibi delik, üstü kapalı demiş.


Verim

Sınıf olarak çiftliğe gitmişlerdi.
Dolaşırken, sınıfın ukalası Mehtap, meyve bahçesinde çalışan çiftçiye:
- Ne kadar eski usulle çalışıyorsunuz böyle! Eğer öyle çalışmaya devam ederseniz, öreneğin bu ağaçtan yılda on kilo bile elma alamazsınız, demişti.
- Haklısın kızım diye onayladı çiftçi.
Elbette on kilo elma alamayız, çünkü o bir armut ağacı...


Çekirge

Amerikalı bir turist bulduğu rehberiyle beraber Avustralya'yı gezmektedir. Rehber ve Amerikalı büyük bir çiftliğe gelirler. Amerikalı ileride otlayan koyunları fark ederek rehbere:
-"Bunlar nedir"? diye sorar.
Rehber:
-"Koyun"
Amerikalı:
"Yapma yahu, bizde koyunlar bunların iki üç katıdır" diyerek alaylı bir biçimde güler.
Biraz daha ilerlerler ve otlayan inekleri görürler. Amerikalı yine sorar:
-"Bunlar nedir?"
Rehber:
-"İnek" diye yanıtlar. Amerikalı yine gülerek:
-"Vay be bizim oralarda inekler bunların en az iki-üç katıdır". der.
Bir süre daha gittikten sonra önlerinde Kangurular geçer. Amerikalı sorusunu hemen yineler:
-"Peki bunlar ne?"
Rehber hiç umursamadan yanıtlar:
-"Çekirge"


Balık Hafıza

Küçük Temel babasına sorar:
-Baba balıkların hafızası ne kadardır?
-Onların hafızası çok zayıftır, 5 saniyeyi geçmez.
-Peki yüzmeyi nasıl unutmuyorlar?


Temel Hacker Olursa

SAYIN MESAJI ALAN KİŞİ,

Şu anda bir Laz Virüsü almış bulunuyorsunuz.

Biz, Trabzon-Türkiye'de henüz yeterli teknolojik
imkanlara sahip olmadığımızdan, bu bir manuel
virüstür.
Lütfen, kendi hard diskinizdeki bütün dosyaları
kendiniz silerek yok ediniz ve bu mail bildiğiniz
herkese gönderiniz.
Bize yardımcı olduğunuzdan dolayı çok teşekkür ederiz.

Hacker Temel


Balık ve Temel

Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş.
Akvaryumların yanında birini görmüş.
Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş.
Temel sormuş: "Ula bu nası oliyi? "
Adam: "Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki
olanları yönetebilirler ."demiş.
Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne
görsün?
Temel akvaryuma ağzını yapıştırmış. Balık gibi bir açıyor bir kapıyor.


Nasıl Gördün?

Mecnun namaz kılan birinin önünden geçer.
Adam:
- Hey! Mecnun beni görmüyor musun da namaz kılarken önümden geçiyorsun?

Mecnun:
- Be adam ben Leyla'yı düşünürken seni görmedim. Sen Mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün?!


Ağaçta

Bir müfettiş akıl hastanesini geziyormuş. Bahçeye gelince delilerin ağaçta asıldığını ama birinin yere yattığını görünce yatana sormuş .
-Neden ağaca çıktılar, demiş. o da :
-Armut sanıyorlar kendilerini, demiş.
Müfettiş :
-Sen armut değil misin?, demiş. o da hayır ben olgunlaşıp yere düştüm demiş.


19 Ocak 2015 Pazartesi

Saç Dökülmesi

İki arkadaş sohbet ederken, biri diğerinin saçlarına bakarak:

"Saçların amma da dökülmüş ha.. Neden?" diye sormuş.

Arkadaşı cevap vermiş:
"Üzüntüden.."

"Yaa, demek saçların üzüntünden dökülüyor. Peki, niye üzülüyorsun bu kadar?"

"Saçlarımın dökülmesine.."